“söylesene âli,
nasılsın, ahvâlin nasıl?”“sahi,” dedi âli yarım yamalak açtığı gözleri ile sıla'nın yüzüne bakarken, “siz nasılsınız ruhi bey?” dudakları yana kıvrılınca, sıla başını arkaya atıp küçük bir kahkaha attı. “iyiyim,” dedi, “iyiyim iyiyim ruhi bey.”
âli gülüşünün ardından iç çekti. “keşke,” dedi, “keşke sığsaydık şu bir kaç satıra mihribân.”
insanın içi, diye düşündü sıla, nasıl titrer durur böylesine.
yirmi yıllık yaşamını, âli'nin yüreğine yetişmeyen nefesine, bir âh'a sığdırabilirdi.
eğilip yanına koyduğu kitabı aldı eline usulca, âli'nin ellerine tutuşturup, “vâktin olunca bakarsın, olur mu?” diye mırıldandı.
âli, “güzel ırmak,” diye fısıldadı, “duymamışım.”
rastgele bir sayfasını açıp, okumaya başlayınca “sanki,” dedi, “çok uzun bir şiire çalışıyorum da ben,
yüzün ona en uzun uyaklar düşürüyordur.”âli'nin saçlarını okşarken yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi. insan kendine geç kalıyordu bu zamanda, nasıl eğilirdi bir şiirin önünde?
âli gözlerini kitaptan kaldırıp, sıla'nın gözlerine değinince, “şu şiiri,” diye mırıldandı, “şöyle tamamlarım,” elini uzatıp sıla'nın yüzünde dolaştırdı parmaklarını, “seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki.”
7 mart, 2021-14:08
ŞİMDİ OKUDUĞUN
susmak, mevzu âli olunca sıla'nın ellerini ağrıtıyordu.
Short Storykısa hikâye, tamamlandı. laleler boyunlarını büker, sular ısınır, ellerin vâkitsizce titrer durur sıla..sen yine de adımlarını eskitme bu dağın yamacından./23