Merhaba 👋
İlk düzyazı ficime hoşgeldiniz! Taslaklarımda duruyordu ve artık orada çürümesin diye paylaşmak istedim! Ayrıca daha yirmiye yakın ficim var taslaklarımda. Biri bitince diğerini atarım artık.
Ve hikaye Taekook'tur, Taegguk değil. Kesinlikle threesome yoktur. Taegguk, sadece en yakın arkadaşlardır. Aralarında asla daha fazlası olmadı, olmayacak. Bunu bilerek okumanızı istiyorum.
Keyifli okumalar dilerim..
....
"Utanmıyor musun sen ya, gelmiş burada benimle kavga ediyorsun? Kusura bakma ama eşek kadarsın."
Karşımdaki, yaklaşık yirmi dakikadır laf dalaşında olduğum çocuğun son lafıyla ellerimi belimin iki yanına koydum ve şaşkınlıkla gözlerimi belerttim. Bana eşek mi dedi bu yer cücesi? Eşek miyim ben ya?!
"Bana bak yer cücesi, eşek sensin tamam mı?" Konuşmamla gözlerini devirmişti. Bu nasıl çocuk ya, hiç saygısı yok resmen, "Hem ne olmuş büyüksem, buraya sadece çocuklar gelebilir diye bir tabela göremiyorum etrafta?" Gözlerimi alayla etrafta gezdirmeye başladım.
Tekrar önümdeki bu çok bilmiş yer cücesine döndüğümde, onun da gözlerinde aynı alaycılık vardı. Kollarını göğsünde birleştirip bilmiş bir ifadeyle bana bakıyordu. Gözleriyle etrafı işaret edip tekrar bana döndü.
"Buranın çocuklara özel bir alan olduğunu anlaman için bir tabela olmasına gerek yok diye düşünüyorum."
Her şeye de laf yetiştiriyor, bunun çocuk olduğuna emin miyiz? Daha çok büyümüş de küçülmüş gibi bir hali var da. Çocuk olduğuna inanmıyorum ben bunun ya. Olamaz böyle bir şey.
"Niye ya, sadece siz bücürler mi gelebilirsiniz parka? Ne var yani insen de biraz ben sallansam?" Cidden tek istediğim biraz sallanmaktı ama bu yer cücesi yüzünden yapamıyordum. "Biraz ben binsem ölür müsün sanki?"
Belimin iki yanında duran ellerimden birini kaldırıp gözümün önüne düşen bir tutam sarı saçı çektim ve elimi geri belime indirip, karşımdaki yer cücesine baktım. O da kıstığı gözleriyle aynı şekilde bana bakıyordu.
Parka geldiğimde ilk önce bu boş salıncağı gördüm ve sallanmak istedim. Ama bu çocuk ben gelmeden önce salıncağa binince ben binemedim tabi ki. Geldiğimden beri dil döküyorum ama inmiyor. Hayır yani sallanmıyor bile, ne diye inmiyorsa?
Artık iyice sinirlerim bozulduğu sıra ayağımın tekini sinirle yere vurup mızmızlanmaya başlamıştım. Çünkü bu yer cücesinin her kelimesi beni sinir ediyordu. Ben hala mızmızlanmaya devam ederken çocuk da beni hiç takmıyormuş gibi etrafa bakmaya başladı. Bu sinir katsayımı olabilirmiş gibi daha da arttırdı.
Bir de beni takmıyor! İnanamıyorum!
"Kook, güzelim, ne yapıyorsun böyle?"
Yan tarafımdan gelen sesle tepinmeyi bırakıp o tarafa döndüm. Jeongguk ne yaptığımı anlamaya çalışır bir ifadeyle suratıma bakıyordu. Büzdüğüm dudaklarımla ona bakmaya başladım. Hemen yanına gidip göğsüne sığındım.
"Gguk, bu çocuk salıncağa binmeme izin vermiyor." Büzdüğüm dudaklarımla ona bakmaya başladığımda çatık kaşları düzeldi. Birazcık acitasyon yapmaktan zarar gelmez bence? "Hem bana eşek dedi biliyor musun?"
Kıstığım gözlerimle biraz arkamda kalan çocuğa döndüğümde, kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde bana baktığını gördüm. Gguk bu dediğimle birlikte önce çocuğa bakmış sonra bana dönmüştü.