"Ada, duracak mısın artık? Başladın yine Osayi gibi atak yapmaya."
Tabiri caizse, yangından mal kaçırır gibi çıktığım merdivenlerin sonunda yavaşladım. O kadar da fark açmıştım hâlbuki, yine de odaya giremeden yakalanmak planlarım arasında yoktu... Biraz önce sonumu düşünmeden oynadığım kahramanlığın bana patlamaması için bir an önce okkalı bir yalan bulup sıyrılmam gerekiyordu bu durumdan.
Soru 1: O sözcükler ağzımdan çıkarken ne amaçlamıştım tam olarak?
Soru 2: Soru 1'in aynısı.
Teslim olurcasına ellerimi kaldırıp arkamı döndüğümde Altay da tam karşımda dikiliyordu. İlk kez yaptığım bir eylemin sorumluluğundan kaçıyor, beraberimde Altay'ı da götürüyordum hatta.
"Aaa, ne atağı? Alt tarafı hızlı yürümüşüm." diye savunmaya geçtim hemen.
Tek kaşını kaldırarak "Peki bu," dediğinde ilgisizce onu dinliyordum. Havada görünmez bir tırnak işareti yaptı. "Hızlı yürümenin," Kollarını göğsünde birleştirdi. "Az önceki Oscar'lık performansınla bir ilgisi olabilir mi?"
"Hah!" dedim kollarımı iki yana açarken. "Henüz kendimi senin kadar geliştiremedim. Ayrıca, ben seni sarışın kuvvetlerinden kurtarayım; sen bana burada atak matak bir şeyler de!"
"Kurtarmanı ben istemedim ama."
O kadar ani gelmişti ki bu cümle, birkaç saniye beynimdeki çarklar dönmeyi bıraktı ve kendime zaman tanıdım anlayabilmek için.
Özüne bakarsak, haklıydı.
Fakat ben, özüne bakmıyordum. Bilinçsizce yaptığım bir şeyi yine bilinçsizce yok etmeye çalışacaktım bu yüzden. Nasıl olsa Esra'yı şimdilik atlatmış sayılırdık, asıl mesele Altay'ı atlatmaktan geçiyordu.
"Ha..." dedim bozulsam da rengimi belli etmeden. Eh, böyle bir cümleye ne tepki verilirdi?
Hayır, istedin.
İstemedim, çıkar göster!
"E niye oyunumu devam ettirdin o zaman?" diye meydan okuduğumda çok kısa bir an duraksayıp omuz silkti. Gamsız bir ifade vardı yüzünde. Ya beni yokluyordu ya da gerçekten iyi yapıyordu rolünü.
"Ne yapacağını merak ettim."
Rezillik, rezillik... Kapat kepenkleri gidelim abi.
''İyi!'' dedim sinirle. ''Görmüş oldun. Bir dahakine varsayımlarınla değil aklınla hareket edersin.''
Sırıttı. ''Ben zaten aklımla hareket ediyorum ama sanırım senin duyguların devrede...''
Tam söylediğine karşılık bir cevap verecektim ki sağ taraftaki odanın kapısı açıldı. Kapı eşiğinde baygın bakışlarını bizde gezdiren Thiam, bir yandan da esniyordu bu sırada.
"Sizin neyiniz var? Neden gol atmış gibi bağırıyorsunuz?"
"Yok bir şey, Mame." dedim iç çekerek. Altay'ı şuradan aşağı yuvarlasam Fenerbahçe'ye çok büyük bir zarar vermiş mi olurdum? "Konuşuyorduk."
"Biraz desibelinizi düşürün o hâlde." Kapısı kapalı olan odaları işaret etti. Gerçekten de sessizdi otel. "Şu an herkes yatmıştır."
"Tamam," diye geçiştirdim. Kafam da burada değildi zaten. "Biz de yatmaya gidiyorduk şimdi. Biz derken, ayrı ayrı kastediyorum."
Göz devirirken homurdanıyordu. "Bunu açıklamana gerek yoktu."
''Bence de.'' diye arka çıktı Altay. Ah, şu sırıtan suratını dağıtmayı ne çok isterdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şampiyon | altay bayındır
Fanfictionada: penaltı kurtarınca neden bedir'in sancağını tutmuş gibi bağırıyorsun? görüldü ✅✅ 🧤 Ada Özberk, tercümanlık bölümünü bitirdikten sonra aktif olarak 2 sene çalışma hayatında bulunmuş bir kızdır. Fenerbahçe'de yaşanan aksaklıklar sonucu tercüman...