BÖLÜM 2

3 0 0
                                    

Elizabeth Dawson kendisine sırıtan adamın kafasında önündeki cam kadehi parçalamamak için zor duruyordu. Vücudunun her hücresi adama karşı nefretin en saf halini hissederken öylece kıpırdamadan oturmak, üstüne gülümseyerek onunla konuşmak tarifi imkânsız bir çaba sarf etmesine neden oluyordu. Ah, adamın üstünde uygulamak istediği onlarca işkence varken sadece oturup içkiler, localar üzerine sohbet etmek... Salak, diye düşündü. Karşısındaki kişinin kim olduğu hakkında hiçbir fikri yok.

Sinirlerini yatıştırmak için derin bir nefes alan Elizabeth, işkence fikirleri zihninden geçerken dağılmakta oldukça ısrarcı olan odağını tekrar adama çevirdi.

"Ve siz de David Fox, ünlü iş adamı. Kendinizi tanıtmanıza gerek kalmadan karşınızdakinin nasılsa sizi biliyor olacağını düşünmek oldukça güzel olmalı, değil mi?" Adamı baştan aşağı süzdükten sonra ekledi.

"Hoş, bu gerçek sizin insanlar üzerindeki etkinize olumlu bir etki yapmıyor, bilin istiyorum. Oldukça kendinizi beğenmiş duruyorsunuz böyle."

"Sakin olun genç bayan, şuana kadar alt tarafı iki cümle söyledim. Sizi kendime bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilirim? Yoksaaa..." Adam kadına doğru eğilerek cümlesini bitirdi."... zamanında reddettiğim kadınlardan biri misiniz?"

İşte, tekrardan o kendini beğenmiş gülüş... Elizabeth yumruğunu o gülüşe o kadar geçirmeyi istedi ki elinin havaya kalkmaması için kollarını önünde birleştirmek zorunda kaldı. Planlarının bu kadar ufak bir şey yüzünden bozulmasını istemiyordu. Hele bu kadar uğraşmış ve bu kadar yol kat etmişken, asla.

O olaydan önce bu kendini beğenmiş tavırlara ve adamın yakışıklılığına ayrı bir hava katan gülüşüne vurulabilirdi. Çünkü yalan yok, karşısındaki adam yakışıklıydı. Güzel gözler, karakteristik bir yüz hattı, dolgun dudaklar, yumuşak, kesinlikle dokunulası saçlar... Hatta, adam şanslı günündeyse tam olarak Elizabeth' in tipi olarak bile adlandırılabilirdi. Fakat şimdi, bu yakışıklı yüzü gördüğünde içinden gelen iki şey vardı: Ya berbat anıların hatırasıyla içi dışına çıkana kadar kusmak ya da karşısındakinin canını kendi canının yandığı kadar acıtmak. Nasıl yapar, tam olarak neler uygulardı bilmiyordu, orasını hep zamanı geldiğinde karar vereceğini düşünmüştü.

Elizabeth Dawson her zaman kendini hırslı ve kin tutan bir insan olarak nitelendirmişti. Asla kendisine karşı yapılan en ufak şeyi unutmaz ve zamanı geldiğinde kullanırdı. Çoğu zaman en ufak şeylere takıldığı için normal insan ilişkilerinde başarılı olamayan Elizabeth, bu huyundan hiçbir zaman rahatsız olmamıştı nedense. Şuanda da bu yüzen burada değil miydi? Yaşatılanı yaşatmak için?

"Beni reddetmeniz için size gelmiş olmam gerekir Bay Fox, uğrunda koşacağım bir erkek değilsiniz."

Güzel, dedi içindeki ses. Kızdır onu, seni merak etmesini sağla. Onun gibi adamların ulaşamayacağı şeylere karşı ilgisi hep artar. Çünkü istediklerini hep almışlardır.

Güldü Elizabeth, öyle bir güldü ki karşısındaki kişide hiçbir ilgisinin olmadığını anlayabilirdiniz o gülüşten. Ama karşısındakinin kendisinin peşinden koşma fikri hoşuna gitmişti. İşte bu an, avcı ve avın yer değiştirdiği andı. Çünkü David, sanki kendisine yapılan başkaldırının farkına varmış gibi, Elizabeth' in kendini beğenmiş insanların kendilerini her şeyde en iyi görmeleri konusundaki iddiasını destekler nitelikte ve tam da Elizabeth' in olmasını umduğu gibi oltaya geldi.

"Bayan Dawson, fikrinizi değiştirebileceğime oldukça eminim." Yine o küstah gülümseme... Bu adamın karşısındaki her saniye Elizabeth' in kendisini tutma şansı gittikçe azalıyordu.

CAM KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin