2.1

47.8K 2.5K 2.7K
                                    

Selaammmm, düz ve uzun bir bölümle geldim ✊

Bölüm biraz hoşuma gitti biraz gitmedi, ama olsun seveceğinizi düşünüyorumm ♡

Yani umarım seversiniz... neyse ben daha fazla konuşup batırmadan bölüme geçelim. Oy ve yorum atan herkese şimdiden teşekkür ederim ✌❤

~

"Hayır madem hocamız yok, adam izinli. Neden bizi serbest bırakmak yerine illa başka bir hocayla ders işliyorlar ki? Onu anlamıyorum abi ben."

Eren'in isyan dolu sesi kulaklarıma dolarken ufak bir şekilde kıkırdamış ve bağcıklarımı bağlamaya geri dönmüştüm. Soyunma odasında kıyafetlerimizi değiştiriyorduk ve o durmadan sürekli söyleniyordu ders neden boş değil diye.

"Birde o sinir matematikçi geldi gele gele, meymenetsiz adamdan yemin ederim hiç haz etmiyorum ha, normal dersler yetmiyor gibi sanki..." kendi kendine homurdandığında istemsizce gülümseyen suratım düşmüş, çenem kasılmıştı.

Söylediği kelimelerle kaşlarım usul usul çatılırken dilimin ucuyla yanağımın içini yokladım. Alnıma düşen sarı saç tutamlarını parmaklarımla geriye doğru tarayarak kuruyan dudaklarımı hafif bir şekilde ıslatmıştım. "Düzgün konuş." Dedim ardından, sertleşen ve sinirli çıkan ses tonumla konuşup ona ters ters bakışlar atarken. O'nun hakkında böyle konuşması beni sinirlendirmiş, asabımı bozmuştu.

"Aman toz kondurma zaten sevgili öğretmenciğine." Diyerek dalga geçtiğinde gözlerimi devirerek koluna elimin tersiyle hızla vurmuştum. "Boş boş konuşacağına hızlı giyin yoksa yok yazdırırım seni. Çıkıyorum ben, lavaboya gideceğim." Bir şey demeden kafasını hızlı hızlı sallayıp pantolonunun kemerini çözmeye başlamıştı.

Altıma giydiğim eşofmana kısa bir bakış atıp derin bir nefes aldım ve kapıyı hızla aralayarak kendimi boş koridora attım. Siyah, dar eşofmanımı giymiştim altıma. Üzerime de klasik kısa kollu, belimde biten ince ve gri tişörtlerimden birini geçirmiştim. Ufak bir hareket yapsam bile yukarı doğru katlanıyordu. Böyle giyinmeyi seviyordum, fiziğime oldukça yakışıyordu ve aynaya baktıkça kendime hayran kalıyordum.

Yumuşak saçlarımı başımı sağa omzuma doğru eğerek gözlerimin önünden çektim ve lavaboya doğru ilerledim. Çoğu kişi çoktan spor salonuna gitmişti bile. Gözlerim ayaklarımda bir şekilde lavabodan içeriye girip kapıyı ardımdan kapattım ve başımı ayaklarımdan kaldırdım.

"Hassiktir!"

Aniden önüme çıkan Dağhan ile ne yapacağımı şaşırarak, korkuyla yüksek sesli bağırdığımda aynadan bana kısa bir bakış attı ve dudaklarını iki yana kıvırdı. Güzel gülümsemesine bakıp sakinleşmeye çalışarak yutkunup, kalbimin üzerine giden elimi serbest bırakmıştım.

"Öğretmenine küfür etmeye utanmıyor musun sen?" Alayla karışık şakacı bir şekilde konuştuğunda alt dudağımı dişleyerek ona doğru ilerledim. Yanında ki musluğa geçmiştim ve bakışlarımı ondan çekip aynaya dikmiştim. "Kusura bakmayın hocam, aniden önümde sizi görünce, bir an boş bulundum. Beni korkuttunuz." Diyerek mırıldandığımda tatlı kıkırtısını işitmiştim.

Küfür etmek ne kelime hocam... ben sizin ırzınıza bile geçtim.

"Geçen güne göre daha iyi misin?" Samimi bir şekilde sormuştu.

Daha öncesinde kimseyle konuşmadığı kadar yumuşak, uysal bir şekilde benimle konuşması içimi eritiyor, pamuk şeker kıvamına getiriyordu beni. Sertti. Ders anlatırken veya başka bir konu üzerinden onunla muhabbet ettiğinizde kibarlığını asla bozmamasının yanı sıra oldukça soğuk ve sertti. Ama bana karşı, garip bir şekilde değildi işte.

ATA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin