-2-

181 8 1
                                    


İyi okumalar💜

Bütün hayatımı gözlerinin önüne sermek istiyorum,seni tanıdığım o gün gerçektende başlayan hayatımı.

Hayatım senden önce sadece bulanık ve karmakarışık bir şeydi, derinliklerine hiçbir zaman inilmeyen öylesine bir mahzen gibiydi, kalbim artık işe yaramaz insan ve yaşantılarıyla doluydu.

Sen ortaya çıktığında,ben on sekiz yaşındaydım ve şu an oturduğum apartmanda oturuyordum, bu mektubumu hayatımın son nefesini ellerinin arasında tuttuğun o mekânda, benim evim seninkiyle aynı kattaydı, tam da senin dairenle karşı karşıya.

Evimde çıt çıkmazdı hiç, kendi halimde yaşardım. Belki adımıda bilmiyordun,çünkü giriş kapımda isimlik yoktu, ne kapımı çalan ne de arayıp soranım oluyordu.

Gerçi aradan uzun bir zaman geçti, beş veya altı yıl, artık aklında kalmadığından kesin eminim, sevgilim, ama ben tutkuyla en küçük ayrıntıyı bile anımsıyorum, hatta bugünmüş gibi,saatine kadar, çünkü senden bahsedildiğini ilk deda duyduğumu,seni ilk defa gördüğüm günü anımsıyorum, benim için dünyam yeniden başlamıştı.

Sabırlı ol sevgilim, her şeyi sana başından itibaren anlatacağım, sadece senden bir şeyi rica ediyorum, beni dinleyeceğin bir çeyrek saat için yorulma,zira ben seni hayatım boyunca sevmiş olmaktan hiç yorulmadım.

Sen benim yaşadığım apartmana taşınmadan önce senin evinde çirkin,edepsiz,kavgacı insanlar oruruyordu. Kendi yoksulluklarına bakmadan komşularının yoksulluklarından nefret ederlerdi. Adam her zaman zil zurna sarhoş bir şekilde eve gelir karısını döverdi.

Geceleri sık sık devrilen sandalye ve kırılan tabak gürültüleriyle uyanırdık. Adam beklenmedik bir anda hırsızlık nedeniyle tutuklanmıştı. Diğerleride tası tarağı toplayıp taşınmak zorunda kalmıştı. Hepimiz rahat bir nedes aldık.

Giriş kapısında birkaç gün boyunca kiralık ilanı asılı kaldıktan sonra indirildi ve apartman görevlisi zaman geçmeden tek başına yaşayan sakin bir beyfendinin evi kiraladığını duyurdu. Ben de adını ilk defa işte o zaman duydum.
Kim Taehyung... (y/n; ismi bile haşmetli)

Birkaç gün sonra boyacılar,temizlikçiler ve duvar kağıdı ustaları,evi temizlemek için geldiler, seninle taşınma sırasında da yüz yüze gelmedim,çünkü bütün bu işlerle uşağın ilgileniyordu.

Her şeyi sessizce ama olması gerektiği gibi tepeden bakarak yöneten o kısa boylu,ciddi,uşağın.

Apartmandaki kişileri inanılmaz biçimde etkilemişti,çünkü varoştaki apartmanımıza bir uşağın olması tamamen alışık olmadığımız bir şeydi, ayrıca hepimize karşı da alışılmadık biçimde saygılı davranıyordu.Hatta benim gibi haylaza karşı bile her zaman samimi ve ciddiydi.

Senin adını her andığında,bunu daima derin bir saygı içinde yapıyordu. Sana karşı alışılagelmiş hizmet sınırını aşan ölçüde çok daha gazka değer verdiği anında fark ediliyordu.

İşte,bundan dolayı onu ne kadar da çok sevmiştim, o iyi yürekli Bogum'u. Diğer taraftan da daima çevrende olabildiği ve sana hizmet ettiği için de onu kıskanıyordum.

Bütün bunları sana anşatıyorum, ah sevgilim, bütün bu ufak tefek ve neredeyse gülünç şeyleri, benim gibi öylesine ürkek ve çekingen bir çocuk üzerinde ta başından beri nasıl nir etki bırakrığını anlaman için.

Sana olan bu merakım,bir öğleden sonrası okuldan eve geldiğimde ve mobilya taşıyan bir kamyonetin apartmanın önünde durduğunu gördüğüm o anda, bende nasıl da zirveye ulaşmıştı.

Ben her şeyi hayranlıkla görebilmek için kapının hemen bitişiğinde duruyordum,çünkü sana ait eşyaların tamamını daha önce hiç görmediğim kadar tuhaf bir biçimde çok farklıydı.

Aralarında Hint tanrı figürleri, İtalyan heykelleri, göz kamaştırıcı tablolar vardı. Ve en sonunda da kitaplar indiriliyordu, oldukça çok ve güzel kitaplar.

Kapı eşiğinde kitaplar üst üste diziliyordu, uşağında onları oradan tek tek alıp elindeki sopa ve fırçayla özenle tozunu alıyordu.

Merak içinde her bir kitapla gittikçe yükselen yığına yaklaştım, Bogum beni oradan uzaklaştırmadı, ama çok da yakınlaşmama izin vermedi; bu nedenle onlara dokunmayı göze alamadım. Çekingen bir biçimde sadece yan kısımlarındaki başlıklarını okudum: çoğu Fransızca ve İngilizceydi, bazılarıda bilmediğim dillerdeydi. Hepsine saatlerce bakabilirdim diye düşünüyordum ama tam o anda kardeşim beni içeriye çağırdı.

Seni henüz tanımamama rağmen,sonrasında bütün akşam boyunca seni düşünmeden edememedim. Benim kendime ait sadece bir düzine,yırtık pırtık karton ciltli kitabım vardı, onları her şeyden çok severdim ve tekrat tekrar okurdum.

Şimdi bütün bu muhteşem kitapların hepsini okumuş ve sahibi olam,hepsinin yazıldığı dilleri anlayan,hem çok zengin,bir o kadar da bilgili biri acaba nasıl bir insandır,diye kafa patlatıyordum. Doğaüstü olarak görülebilecek içten bir saygı, beni bu kadar çok kitabın düşüncesiyle kaynaştırmıştı.

Seni dış görünümünle gözümde canlandırmaya çalıştım:gözlüklü ve hafif uzun saçları olan orta yaş bir adam olmalıydın. Seni bu şekilde gözümde canlandırmama rağmen, o zamanlar neden kendimden emin olarak senin yakışıklı biri olman gerektiğini inandığımı bilmiyorum.

O gece ve seni henüz tanımamışken , seni ilk defa rüyamda gördüm...

Devam edecek...

💜

The Unknown |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin