1: Line Up!

4.2K 404 302
                                    

Selam yeni fice hoşgeldiniz.
Umarım beğenirsiniz😈

-

Heyecanlıydım.

Heyecanı parmak uçlarıma kadar hissediyor, alt dudağımı ön dişlerimle mahvediyordum. Okula gidecektim. Hayır bu sefer öğrenci olarak değil, bir öğretmen olarak okula gidecektim. Mezun olduktan sonra atanmak için çok az bir süre beklemiştim. Bu konuda epey şanslıydım.

Aynada son kez kendimi kontrol ettikten sonra siyah ceketimi ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Mutluydum, bu yüzden asansöre doğru ilerlerken şarkı mırıldanıyor ve arada ellerimi çırpıyordum. Otoparkta duran arabamın yanına gidip bindim. "Evet Jungkook unutma öğrenciler önce seni sevmeli, kendini onlara sevdirirsen dersinide severler ama çokta çizgiyi aştırma. Hadi bakayım yaparsın sen." Dikiz aynasına bakarak kendi kendime bir konuşma yaptıktan sonra direksiyonun sağ tarafında kalan düğmeye basarak arabanın çalışmasını sağladım. Otoparktan çıkıp okula yaklaştığım vakit arabanın içini dolduran kısık sesli müzik durmuş, telefonumun melodisi çalmaya başlamıştı. Arayan kişinin ismine bakıp gülümseyerek direksiyonunun sol tarafındaki telefon simgeli tuşa bastım. "Jungkook- ups pardon Bay Jeon!" Kıkırdayıp sesimi kalınlaştırdım.  "Söyle evladım." "Iyk öğk evladım mı? Kusacağım sanırım, kendimi 65 yaşındaki Profesör Lee'nin sıkıcı derslerinden birinde gibi hissettim." Okulun önüne gelmiştim. "Chae şu an okulun bahçesinden girdim. Arabayı park edeceğim. Çok heyecanlıyım lan ne yapacağım?" "Park et bi." İki çizginin arasına arabamı ustaca park ettikten sonra derin bir nefes aldım. "Kook ben bile çok heyecanlıyım. Ama sen çok heyecanlanma şimdi tamam mı öğrencilerin önünde kendini rezil edersin falan tamam mı?" "Sakinleştir beni Chaeyoung germe aptal." "Heyecanın ve mutluluğun doruğunu yaşıyorum şu an susar mısın? Siktir gözlerim doldu." Chaeyoung'un sona doğru titreyen sesiyle oturduğum koltukta dikleşip gözlerimi irileştirdim.

Aman tanrım Son Chaeyoung ağlıyordu.

"Tarihi bir an Chaeyoung hemen ağlarken videonu çek bu halini görmem lazım." "Kes sesini Kook. Of haber et bana olur mu? Hadi kapat artık geç kalacaksın." "Tamam. Ararım seni, görüşürüz." Aramayı sonlandırdım. Derin bir nefes daha çektikten sonra kemerimi çözüp arabadan indim.

Çocukluğumdan beri öğretmen olmak istiyordum. İlkokulda arkadaşlarımı teneffüse çıkarmaz, tahtaya geçip öğretmenin anlattığı konuyu tekrar anlatırdım. Bir şeyler öğrenmeyi, öğrendiklerimi bir başkasına aktarmayı seviyordum kendimi bildim bileli.

Ağır adımlarla boş okul bahçesinden geçip bir önceki 'öğretmenlik yapacağın okulu öğrenme' ismini verdiğim ziyaretimde aklıma kazıdığım müdürün odasına gittim. İmza atmalıydım. "Bay Jeon hoşgeldiniz." Gülümseyerek elini uzatan müdürün elini tutarak gülümsedim. "Hoşbuldum Bay Nam." "İlk yılınız olduğunu duydum Bay Jeon. Umarım öğrencilerimize örnek bir öğretici, yol gösterici olursunuz."
"Bunun için elimden gelenin en iyisini yapacağımdan emin olabilirsiniz."

Müdürün yanındaki işlerimi halledip bir an önce gitmek için can aldığım o yere gittim.

Öğretmenler odası.

Kalbim saatte yüz kilometre hızla atıyordu. İçimde yaşadığım patlamalara tezat vücut tepkilerimi normalleştirdikten sonra -ki bu yaklaşık beş dakikamı almıştı- terleyen avuç içlerimi pantolonuma silip gri kapı kolunu indirdim. Uzunlamasına bir odaydı, büyüktü; duvarlara monteli dolaplar, kitaplıklar, kapının tam karşısında kapısız küçük mutfak ve en can alıcı kısım, öğretmenlerin kullandığı o büyük masa... Kapıdan girer girmez kahve kokusu yüzüme çarpmıştı. Bir klasik. Gözlerimi sol tarafımda kalan masada gezdirdim etrafında oturan birkaç öğretmen vardı, birbirleriyle sohbet ediyorlardı. İçlerinden biri kapıda dikilen bana bakıp yanlarına çağırdı.

Are You Teacher? | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin