Öncelikle merhaba.
Şu anda önceliğim Tics olduğu için bölüm biraz geç geldi üzgünüm.
İyi okumalar😜
-
"Oğlum kaç saattir sana sesleniyorum, ne dikiliyorsun burada? Sırana geçsene! Ayrıca formanıda giymemişsin! Bu ne rahatlık böyle?!"
Ne? Siktir. Şaka mı bu?
Yaşımdan daha küçük gösterdiğimi her zaman etrafımdaki insanlardan duymuştum fakat... Hadi ama karşımdaki adam fazla abartmamış mıydı? Oradan bakılınca öğrenci gibi mi görünüyordum?
Şaşkın şaşkın adamın yüzüne bakmaya devam ederken müdürün hoparlörlerden gelen sesini duymuş ve aynı anda kafamızı oraya çevirmiştik.
"Ses deneme 1-2..."
Hala sol kolumda hissettiğim el yavaşça çekilmiş, tekrardan az önce beni öğrenci sanan adama dönmemi sağlamıştı.
"Seninle görüşeceğiz, şimdi sırana geç çabuk."
Dilim tutulmuştu resmen. Ne ben bir öğretmenim diyebiliyordum ne de içinde bulunduğum duruma küfür edebiliyordum. Cidden şu an ne oluyordu?
Son kez sinirli bakışlarıyla bana bakarak arkasını döndü ve benim aksime birçok öğretmenin durduğu yere doğru ilerledi.
Fena afallamıştım. Tekrar önüme dönüp sesini duyduğum ama kafamdaki çöplük yüzünden asla anlamadığım müdürün konuşmasını dinliyormuş gibi yapmaya başladım.
İlk dersim 9'lardan D sınıfınaydı. Müdürün bitmek bilmeyen konuşması ardından milli marş okunmuş, öğrenciler sırayla okula girmeye başlamıştı. Son sınıfında okula girmesiyle öğrencilerin arasından geçip öğretmenler odasına gittim. İlk saat ders işlemeyi düşünmüyordum bu yüzden dolabımdan kitapları almayı es geçip yeni tanıştığım öğretmen arkadaşlarımın yanına doğru ilerledim, yine aynı yerde oturuyorlardı. "Ah bu ikizler beni deli ediyorlar. Hayır yani anlamıyorumda nasıl notları yüksek olabiliyorlar? O küçük bücürün bir kere bile dersime katıldığını görmedim. Acaba kopya mı çekiyorlar diye sınavda başlarında bekliyorum, yok arkadaş çatır çatır çözüyorlar yemin ediyorum ya. " Bayan Minatozaki sağ tarafında oturan Bayan Jung'a abartılı kol hareketleri ile bir şeyler anlatıyordu. Tam karşılarında oturup kitap okuyan Bay Kim'in yanına geçtim. "Yerin birazdan zil çalacak, kalksam iyi olur. Resmen ikizler hakkında konuşurken bütün her şeyi unutuyorum şaka gibi. Beni çıldırtıyorlar." Minatozaki her kimlerden bahsediyorsa gerçekten çıldırmış gibi görünüyordu. Yanımdaki Bay Kim ona olan bakışlarımı farketmiş olamalı ki okuduğu kitabı bırakıp bana döndü. "Park ikizlerinden bahsediyor." "Park ikizleri mi?" Ben cümlemi bitirir bitirmez zil çalmaya başladı. Bay Kim duraksayıp tekrar konuştu. "Yakında tanırsın zaten, iyi dersler."
-
"Adın neydi?"
"Kai Kamal Huening Efendim."
"Peki Kai, çöz bakalım."
Sınıftaydım. İlk saat öğrencilerle biraz sohbet etmenin iyi olacağını düşündüğüm için sorularını cevaplayıp, kullanacağım kaynak kitapların isimlerini vermiştim. Sevgilim olup olmadığını sormuşlardı, öğrencilik hayatım boyunca edindiğim deneyimler sayesinde bu sorunun beğenilen öğretmenlere sorulduğunu biliyordum, bunu sormaları egomu okşamıştı fakat "Özel hayata dahil soruları cevaplamıyorum." Diyerek cevapsız bırakmıştım.
Şu anda ise ders işliyorduk. İlk dersim...
Elimdeki siyah tahta kalemini soruyu çözmek için gönüllü öğrenciye verirken yüzümde, silemediğim bir gülümseme vardı. Bu farklı bir histi. İnsanın hayallerini kurduğu mesleğe kavuşması çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Are You Teacher? | Taekook
FanfictionÖğretmelik hayatımın ilk gününde Biyoloji hocası Kim Taehyung tarafından öğrenci sanılacağım, üstüne üstlük bir güzel azar işiteceğim kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. 310321