i'm in love with stacy's brother

326 40 10
                                    

💌oscar anton, clementine ~ nuits d'été

one shot

i'm in love with stacy's brother

İşlediğim cinayetlerin hiçbiri ortaya çıkmadı.

İçimde kendi ruhumu defalarca öldürdüğüm için miydi, kan dökülmediği için miydi yoksa kimseye bir fayda sağlayamayacak kadar değerim olmadığı için miydi, bilmiyordum. Bir anlamı yoktu. Cinayet işlemiştim.

Defalarca kere.

Başka bedenlere her dokunduğumda ve sonra senin gözlerine çevirdiğimde bakışlarımı, bir katile bakıyordun. Haberin yoktu.

Her seferinde bu son diyordum kendime. Daha fazla yapamayacağımı söylüyordum. Devam edemiyordum. Yalan olduğunu bilmeme rağmen, söz veriyordum kendime.

Herkes kendi sözlerinin yabancısı değil miydi zaten? Herkes kendi sözlerinin katiliydi.

Gerçekleştiğinde, kendi isteğim dışında olmadığında, açgözlülüğüm, bencilliğim ve keyfime düşkünlüğüm beni ele geçirip ortaya çıktığında her şey için çok geç oluyordu.

Ben sana hep çok geç kalıyordum.

Kendime defalarca kere yenilip, kendimi defalarca kere öldürürken bakıyordun bana. Gözlerinin içerisinde kahverengiyle buluşmuş yeşilin ahengi, kırmızılaşmış, inci gibi parlayan dişlerinin gün yüzüne çıkması, aklımı başımdan alıyordu.

Saçların sarı, enseni kapatacak kadar uzun, boynun incecik, zarif bir çocuktun. Sana her baktığımda yüksek sıcaklığa maruz kalmış bir dondurma gibi eriyordum, taşıyordum külahtan, görmüyordun.

Konuşmuyorduk çoğu zaman. Senin için ablanın en yakın erkek arkadaşı olmaktan başka bir şey değildim. Konumum yoktu hayatında, ilgilenmiyordun benimle.

Haklıydın da.

İçtiğimde, gecemi gündüz ettiğimde soluklanmak için sizin evin arka deposundan gizlice girdiğimde, ablanın her defasında benimle ilgileniyor oluşundan nefret ediyordun.

Haklıydın da.

Ben de nefret ediyordum kendimden. Ben bile kendimden nefret ederken sen beni nasıl sevebilirdin ki zaten? Nasıl görürdün beni? Görmezdin.

"Seviyorum seni." Geceyi kaplayan yıldızlar ve ayın hatrına sen de sever misin beni?

"Sarhoş edebiyatın başladı yine hyung."

Hava soğuk, bacaklarını çekmişsin kendine. Uzun, ince kolların sarmış bacaklarını. Altındaki kalın, açık gri renk eşofmana rağmen sırf ben ayılayım, ablan benimle ilgilenmesin diye feda etmişsin kendini. Üzerindeki kapüşonlu içerisinde incecik beyaz bir tişört var. Bense dışarıdaki kar soğuğuna rağmen o kadar sıcağım ki. Tarif edemem sana.

Sırf sen yanımdasın diye.

"Edebiyattan hoşlanmıyorsun." Kendi ağzımın içerisinde gevelediğim kelimeleri duyuyor olman bile anlamsız bir umut aşılıyor bana.

Ben öyle bir zavallıyım ki, gördüğüm ufacık ilgi, senin tarafından bana sunulmuş her kelime, mutlu ediyor beni. Bulutların üzerinde uçuyormuş hissiyatı sarıyor dört bir tarafımı. Hiç kurtulmak istemiyorum bu hissiyattan, hayata tekrar gelen ölü bir adamın ruhu için ne demek olduğunu bilmiyorsun sense.

"Netlik hoşuma gidiyor sadece. Süslü kelimelerden hoşlanmıyorum."

Kafanı, sağ omzuna yatırıp gözlerini bana çevirdiğinde derin bir yutkunuşun eseriyim o an. Sana ait olduğumu biliyorum. Sen bilmiyor olsan bile, seni ilk gördüğüm andan beri biliyorum. Kısa kot şortun, elinde sallayarak getirdiğin en sevdiğin grubun cd'leri, yüzündeki o heyecanlı her an bağırarak sevinç çığlıkları atmaya hazır ablana attığın bakışlar..

i'm in love with stacy's brotherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin