Kulaklığımdaki şarkı seni dert etmeler diyordu benim dert edebileceğim tek şey ise hastalığımdı bu bataklık beni içine çekiyordu ben ise tek başımaydım bu bataklıkta,ben tek başına ve yalnızdım beni kurtarmak bu kadar zormu?
İnsanlara baktığımda hep şunu düşünüyorum ben bensem onlar kimdi içlerindeki mutluluğu gün yüzüne çıkaran insanlar mı yoksa acı çekip benim gibi gülmek zorunda olanlarmı?
Sonra yine aynı cümle seni dert etmeler,rüyalarımda alt etmeler...
O an acı içinde gülümsedim.Araba durduğunda geldiğimizi fark etmiştim.Arabadan indim okul gerçekten kocamandı.Rengarenkti ama ben siyahtım,ben burada nasıl kalacaktım.
O an gözüme simsiyah saçları kapkara gözleri olan biri ilişti.Kimdi acaba bu çocuk merak etmemi tek nedeni ise yüzündeki kocaman gülümsemeydi.Sonra babamın sesi ile irkildim.Okula doğru yürümeye başladık.Merdivenlerden çıkarken hep şunu düşündüm"ben bensem bunlar kim..."
Müdürün odasına girdik müdür sert bir adama benziyordu iri yarı,mavi gözlü,kahverengi takım elbisesi ve klasik müdür ayakkabısı.
Babam müdürle konuşmaya başladı ben ise odayı inceliyordum.Oda kupalar,madalyalar ve plaketlerle doluydu.
Sonra müdürün sesiyle kendime geldim.
"Okulumuzu sevdiniz mi küçük hanım"
"Evet sevdim hemde çok"
"Çok güzel o zaman,ben sana sınıfını söyleyeyim o zaman"
O an gözlerim müdüre dikildi.
"Senin sınıfın 10/D"
O an hafif dudaklarımın kenarı kıvrıldı.Vay be dedim kendi kendime ne kadarda büyümüştüm.
Müdürün odasından çıktık.
"Sınıfa kendin gidermisin bende senle geleyim mi?"
"Yok baba sen gelme ben tek giderim"
"Tamam o zaman iyi dersler"
Babam okulu kapısından çıktıktan sonra hem duvarlardaki resimleri izliyor hemde sınıfı bulmaya çalışıyordum.O an yine aynı çocuğu gördüm yine mutluydu.Sonra arkamdan bir ses ve çantamın ittirilmesi.
"Oooo!Okulumda yeni birileri varmış"
"Sen kimsin ve ne istiyorsun!"
Sinirden kıpkırmızı olmuştum en ufak şeye sinirlenen ben şu an çocuğu parçalamak istiyorum.
"Bir şey istediğim yok maksat tanışmak."
O an arkamı döndüm ve yürümeye devam edecektim ki aynı el kolumu tuttu.
"Bakıyorumda küçük hanım sinirlendi."
O an o çocuk çıka geldi.Kapkara gözler ve kapkara saçlar.
Çocuğu tutup kendine çevirdi ve güzel bir yumruk.Aslında kimseye böyle yapılmasını sevmem ama gerçekten sinir olmuştum. Yumrukla beraber çocuk sarsıldı gerçekten yere düşmek yerine sarsıldı.O an çocuk bana sırtı dönük olduğu için yüzünü göremiyordum belki ama bu benim için avantajdı o kadar sinirliydim ki çocuğun uzun sarı şaçlarına yapıştım.O yumrukla düşmeyen çocuk benim saçını çekmemle yere yapışmıştı herkes bana bakıyordu ama o hariç ismini bile bilmediğim o kapkara saçlar ve gözler bana bakmıyordu.O an hiçbir şey olmamış gibi arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim aklımda tek bir soru vardı,o kapkara kaşlar ve gözlerin sahibi kimdi?
YOU ARE READING
SİNİR
Ficção AdolescenteSinir hastası olan Asya bu bataklıktan kurulabilecek mi?SİNİR size bunu anlatacak!