Bölüm 3

51 5 0
                                    

   Bütün gün yorulduğum için; yatakta dönerek uykumu devam ettirmeye çalışıyordum. Uyku sersemliği içinde birinin beni sarstığını hissettim. Gözlerimi açtığımda karşımda Alisa Teyze vardı.

   İşaret parmağını dudaklarına götürdü. Yine neler döndüğünü düşünürken, dolabımı açtı ve içinden siyah bir tayt ve kırmızı, boğazlı bir badi çıkarttı.

   Sessiz ve hızlı bir şekilde üstümü değiştirdikten sonra Alisa Teyze fısıltıyla konuştu. “Sarah, buradan çıkmamız lazım. Seni güvenli bir yere götürmem lazım. Tamam mı?”

   Ben şaşkınca gözlerine bakarken yürümeye başladı. Tek çare olduğu için bende onu takip ettim…

   Salona indiğimizde sesler geliyordu. Kalın bir adamın bağırmasını duydum. “O nerede?!”

   Annemin güçlü çıkan sesi odanın içerisinden bana ulaştı. “Kaç kere daha söylemem lazım! Gitmiş anlıyor musunuz? Dün ona her şeyi anlattım. Bütün bu şeylere dayanamayacağını söyledi. Sabah bakmaya gittiğimde yatağı boştu.”

   Yine bir şeyler oluyordu ve benim haberim yoktu. Alisa Teyze beklediğim yere geldi ve kolumu çekti. Adamın tok çıkan sesi, evin içinde yankılandı. “Bizi kandırabileceğini mi sanıyorsun peri?”

   Duyduğum kelimeyle bir kere daha zemine sabitlenirken, beni kendime getiren annemim çığlığı oldu.

   Alisa Teyzenin yanına gitmek için pencereden atladım. Zaten birinci katta olduğumuz için canım fazla acımamıştı.

   Alisa Teyze arada bir arkasına bakarak koşmaya başladı. Bende onu takip ettim.

   Mavi boyalı bir eve girdiğimizde içeride; en az benim yaşlarımda bir çocuk duruyordu. Çocuk bana ve Alisa Teyzeye baktı.

   Alisa Teyze kapıyı kapatınca olduğu yere çöktü ve sırtını kapıya yasladı.

   Derin nefesler alıp veriyorduk. Çocuk yanımıza geldi, Alisa Teyze konuşmaya başladı. “Matt, seni Sarah ile tanıştırmak isterim. Juliana Teyzenin kızı.”

   Son cümlesiyle Matt’in dikkatini çekmişti. Matt bana baktı…

   Bu oldukça dikkatli bir bakıştı. Bir an ruhumu görüp görmediğini merak ettim. “Gerçekten Juliana Teyzenin kızı mısın?”

   Ses tonuna yansıyan şaşkınlık ve endişenin tadını alabiliyordum. “Evet. Tanışıyor muyuz?” Yüzüne yayılan gülümsemesi benimde gülümsememe neden oldu…

   Ayağa kalktı ve kollarını belime doladı, bana sımsıkı sarıldı. Bende kollarımı boynuna doladım ve ona sarıldım.

Bunu biliyordum…

   Şuan hatırlayamasam bile onu tanıdığımı biliyordum. Daha öncede bana sarılmıştı ve ben yine kendimi böyle güvende hissetmiştim. Sarılışımızı bozmadı.

   Ne kadar süre öyle kaldığımızı bilmiyorum Alisa Teyzenin sesini duyduğumuzda ayrıldık.

   “Sarah… Gel seninle bahçede biraz dolaşalım.” Alisa Teyzenin peşinden bahçeye çıktım. Çıkar çıkmaz sağımda olan güllerin kokusu burnuma doldu.

   Karşıdaki çardağa doğru yürüdük. Çardağın çatısını; pembe çiçekleri olan bir sarmaşık kaplamıştı. Sarmaşığın üzerindeki çiçekler, bize göz kırpar gibi bakıyordu…

   Alisa Teyzenin hemen yanına oturdum ve kulağıma dolan kuş cıvıltılarının tadını çıkarttım.

   İlk konuşan ben oldum. “Burası… Sanki cennetten bir parça gibi. Çok güzel…” Alisa Teyze bana baktı ve gülümsedi. “Biliyor musun Sarah, çocukken de burayı çok severdin. İlk burada emekledin, Burada anne dedin…”

TEK KURALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin