"lütfen yapma!!"
"sakin ol~ çok küçük bir acı hissedeceksin."
"ölmek istemiyorum! ne istersen yaparım!"
"ne istersem yapar mısın?"
"yaparım.."
bu sözler akutagawa'ya birşeyler hatırlatmıştı. onu geçmişe götürmüştü. geçmişte yaşadığı o kötü olaylara.
7 yıl önce;
"lütfen öldürme beni! ne istersen yaparım!"
"ne istersem mi?.. o zaman istediğimi yapacaksın."
"istediğin şey nedir!"
"on dakika veriyorum senin için. eğer seni bulursam oyun biter. ve sen ölürsün. ama seni on dakika içerisinde bulamazsam o zaman benim işim biter."
"kaçmalı mıyım?"
"evet! kaç hadi! ama bu evden dışarı çıkmak yok. saklan bakalım.."
"ama.."
"gözlerimi kapatıyorum. saatimi on dakika sonrasına ayarlıyorum. on dakika sonra çalacak. o zaman seni aramaya çalışacağım. ama seni bulamazsam.. benim işim biter."
"tamam.."
adam saatini ayarladı. gözlerini kapattı. artık akutagawa için kaçış vaktiydi. koşarak evde nereye saklanabileceğini düşünüyor, akıla gelmeyecek yerler düşünüyordu. ilk olarak odasına geçti. yatağın altına saklanmayı düşündü. ama hemen bulacağını bildiği için odadan çıktı. mutfağa geçti. mutfakta dikkatli bir şekilde bakarken nereye saklanabileceğini düşünüyordu. sonra aklına delice bir fikir geldi. anne ve babasının yatak odasına geçti. yerde ebeveynlerinin cesetlerini görünce midesi bulandı. yatağın altında bir baza olduğunu biliyordu. yatağın tutma kulbundan yukarıya çekti. Ve yatağın içine girdi. Ve yavaşça yatağı kendine doğru çekti. ama tam olarak kapatmadı. çünkü tam kapatırsa içinden çıkamazdı.
"a-ku-ta-ga-wa~ saklandın mı~?"
akutagawa'nın ödü kopuyordu. ya ölürse ne olacaktı? hemen yatağın baş ucunda yatan ebeveynlerinin, salonda kanlar içerisinde olan kız kardeşinin intikamını kim alacaktı? akutagawa bir anda öfkeyle dolup taştı. onun kendisini bulmasına izin vermeyecekti. oyunu kazanacak, onu öldürecekti. içi bir anda öfke ve intikam duygusuyla yoğunlaştı.
"altı dakikam kaldı. gerçekten iyi saklanmışsın!"
akutagawa bu sözleri duydukça mutlu oluyordu. kazanacaktı!
"seni bücür.. nereye girdin?!"
ailesinin intikamını alacaktı. ne olursa olsun! gözlerinin önüne kız kardeşinin ölümü gelince,
içindeki şeytan onu dürtmeye başladı. kafasına olmayacak şeyler sokuyor, onu kötü yola sokuyordu."seni şerefsiz! iki dakikam kaldı! nerdesin!?"
akutagawa emindi. kazanmıştı.
"seni bulduğum gibi öldüreceğim! asla acımayacağım! bağırta bağırta öldüreceğim seni! lanet olsun!! son bir dakika!"
bu histe neydi böyle? zafer mi? yoksa bir çeşit vahşet mi?
"bulmalıyım! bulmalıyım! bulmalıyım! asla kaybetmemeliyim!! ama.. sen yoksun. sen.. kazandın.. beni yendin.. nereye saklandıysan çık.. ve beni öldür."
akutagawa duyduğu bu sözlere karşı memnun kalmıştı. yatağı yavaşça itti. ve içinden çıktı.
"sen.. şeytansın. oraya girmeyi kimse akıl edemezdi. ama gel hadi! öldür beni!"
adam akutagawa'ya silahını uzattı. akutagawa elinden aldı silahı. adam akutagawa'nın yufka yürekli olduğunu biliyor, sıkmayacağını biliyordu. akutagawa silahı adamın alnına dayadı.
"hadi ama! daha kla-"
"bam!"
akutagawa silahı ateşlemişti. adam hızlıca yere yapıştı. kafasından kan akmaya başladı. her tarafa yayılıyordu. akutagawa ilk defa bu hissi yaşıyordu. ve bu his onun için çok güzeldi. bu his yüzünden akutagawa kötü yollara girmişti.
"bir oyun oynayacağız."
"ne?"
"duydun işte. bir oyun oynayacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
on dakikada katliam - shin soukoku
Fanfiction"on dakika veriyorum senin için. eğer seni bulursam oyun biter. ve sen ölürsün. ama seni on dakika içerisinde bulamazsam o zaman benim işim biter." •tamamlandı✓