BİRİNCİ BÖLÜM

24 5 0
                                    

Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım çok beğenirsiniz. Yazım hatam olursa kusuruma bakmayın lütfen. İyi okumalar..💜

Karşımda kocaman bir bina vardı. Bu binayı o kadar çok seviyordum ki ömrümü burada geçirebilirdim. Bu büyük kütüphane; dört kattan oluşan, mor duvarları olan, içeri girdiğinde mis kokusuyla insanı mest eden ve benim bayılarak sürekli geldiğim yerlerden biri. Hatta bayılarak geldiğim tek yer olabilir. Buraya geldiğimde istediğim kadar kitap okuyabiliyordum. Ders çalışma imkânı bulduğum tek yerdi. Hayatımı yalnızca kitapların yardımıyla kazanacaktım. Bunun bilinciyle beraber olabildiğince çok ve mütamadiyen geldiğim yer burası.

Her zaman ki gibi heyecan içinde giriş kata geldim. Masasının başında oturmuş olan Kenan Abi'yi gördüğümde hafifçe gülümsedim. Buranın sürekli ziyaretçisi olduğumdan dolayı beni öz abimden daha çok sevmişti. Neredeyse gelmediğim günler için isyan edecek hâle gelmişti. Ediyordu da. Ve yine edecekti biliyordum. Etti de. Benim gülümsememe karşılık hafif çatık kaşlarıyla karşılık verdi. Benim hâlâ gülümsememe dayanamayıp hafifçe tebessüm etse de ben anlamıştım. Üç günün hesabını soracaktı. Çünkü en son geldiğimde ertesi gün erkenden tekrar geleceğime dair söz vermiştim. Genellikle verdiği söze sadakatle bağlı biri olsam da bazen her şey elimde olmuyordu. Ve yine öyle olmuştu. Annem sağolsun beni kitaplarımdan ve Kenan Abi'mden ayrı bırakmıştı. Eve geldiğimde her zaman ki gibi önce azar çekmiş sonra da dışarı çıkma yasağı koymuştu. Bana kalsa o yasağı çok kolayca çiğneyebilirdim. Lâkin bu yasağa uymak ya da uymamak benim elimde değildi. Annem beni tanıdığından dolayı kapıyı kilitlemiş ve beni üç gün eve hapsetmişti. Evet bunu yapmıştı çünkü beni tanıyordu. Her zaman özgür ruhlu bir kız olmuştum. Beni durduramayacağını bildiğinden çözümü anahtar ve kilit ikilisinde bulmuştu.

Bunu Kenan Abi'ye anlatmakta bir sakınca görmüyordum. Çünkü ona o kadar çok yakın hissediyordum ki öz abim bile bana onun gösterdiği kadar ilgi,alaka göstermemişti. Ben de bu durumdan yararlanıp her şeyi olduğu gibi anlatırdım. O da hep yaptığı gibi benim yanımda olup elinden geldiğince destek olmaya çalışırdı. Ve yine öyle olacaktı biliyorum. Her ne kadar bu duruma engel olamasa da hiç değilse yüreğiyle bile yanımda olduğunu hissettiriyordu.

Elimizden geldiğince kısık sesle gerçekleştirdiğimiz dertleşme seansından sonra yetmiş metrekare genişliğindeki salona baktım. Buradaki çoğu kitabı okumuş olmama rağmen hâlâ okumadığım o kadar çok kitap vardı ki o an kendimi aç hissettim. Bu açlık hissi midemden gelen bir gurultu sesinin yansıtabileceği bir durum değildi. Şuan ki açlığım tamamen bilgiye olan açlığımdan kaynaklanıyordu. Bilgiye o kadar açtım ki tüm dünyada ki bilgileri öğrensem doymayacağımı hissediyordum. Elimden geldiğince sakin tavırlar sergileyerek ilgi alanım olan rafa yöneldim. Aslına bakılırsa kitap ayırt etmeyen bir insandım. Ne olursa okuyan nereden ne kaparım diyerek yaşayan biriyim. Ama bu sefer biraz da olsa dünya stresini atıp farklı bir serüvene çıkma umuduyla masal kitaplarının olduğu yere yöneldim. Masalların sonu hep mutlu biter gerçek hayatın aksine. Ve benim şuan mutlu sonlara ihtiyacım vardı. Tüm hayal kırıklığımın aksine çok mutlu şeylere ihtiyacım vardı. Elime gelen ilk kitabı incelemeye başladım.
Bu kitap bir kulübede yaşayan ve tek hayali arkadaşları tarafından sevilmek olan küçük bir çocuğun hikâyesiydi. Bu zavallı çocuğun ilginç masalı beni çok etkilemişti. Öyle ki uzun süre etkisinden çıkamayacağım kitaplar listesine çoktan girmişti.

Benim rafların başında put gibi durmam ise bir gencin ilgisini çekmiş olacak ki yanımda durup beni izleyen çocuğu farkettiğimde elimde olmaksızın çığlık attım. Bu çığlığım kütüphanede yayılınca tam bir rezalet çıktı. İnsanların sinirli halini üzerimde hissettiğimde çok utanmıştım. Kenan Abi'yi zor durumda bırakmış olmaksa beni en çok üzen şeydi. Sinir katsayımsa en üst seviyedeydi. Olanlardan dolayı genç adamı suçluyordum. Ne vardı da gözlerini üstüme dikmişti sanki. Onun yüzünden ani bir refleksle bağırıp kendimi rezil etmiştim. Ama ona hesap soracak değildim. Kenan Abi'ye mahçup bakışlar atıp eşikten adım attım. Normalde bu kadar erken bir zamanda ayrılmazdım ama bu sefer mecburi bir ayrılık yapmak durumundan kalmıştım. Kütüphaneden çıktığımda aklıma o genç geldi. Yirmi yaşından fazla göstermeyen genç, kitaplığın önünde bacaklarını çarpık tutmuş ve koluna yaslanmış bir şekilde gözlerini üzerime dikmişti. Güneşin pencereden girmesiyle daha çok parlak görünen alnı ter damlacıklarıyla doluydu. Sanki benden etkilenmiş gibiydi. Elinde tuttuğu kitapsa düşecekmiş gibi duruyordu. Gencin parmakları arasında duran kitap her titrediğinde içime bir korku salınmıştı. O an ki utanç duygusuyla bunları düşünememiştim. Ama şimdi bunlar aklıma gelince kalbim yine tekledi. Yanlış şeyler düşünüyordum. O çocuk benden etkilenmiş olamazdı. Hem etkilense de bir şey değişmezdi. Sonuçta bir daha görmeyeceğim biri için bu kadar endişe duymam saçmaydı. Sonunda saçma düşüncelerimden kurtulup gerçek dünyaya döndüm ve isteksiz şekilde evimin yolunu tuttum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BICIR BÜCÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin