Müzik: SYML - Where's My Love
Tennessee'ye kadar bazen koştuk, bazen durduk ve sonunda yerdeki ağaç kütüklerinden birine oturduk. Emmett bana insanların sahip olamadığı her yeteneğimiz için duyduğu hayranlıktan bahsetti ve bunun dışında sık sık sustuk. O ayağının dibindeki çalıları eşeledi, bense elbisemin kararmış dantel işlemelerine baktım.
İtiraf etmeliyim ki, konuşmaya korkuyordum. Evet, hayır, tamam... Genelde bu kelimelerden fazlasına ihtiyaç duymazdım. O kadar eksik hissediyordum ki, boşuna düşünüyor, boşuna ağzımı aralıyor ve boşuna dil döndürüyordum sanki.
Kütüğün girintili çıkıntılı yüzeyinde Emmett'e döndüm. Beni hemen bakışlarıyla karşıladı. O konuşkan birine benziyordu ve buz kadar soğuk ruhum için kendisininkine uygun olmadığını düşünmesini istemiyordum. Birisine ihtiyacım vardı yoksa tükenecektim, hızla... O bunu yavaşlatabilirdi, belki de durdurabilirdi.
"Seni bir bebeğe benzetiyorum," dedim aniden. Duraksadı, düşündü ve muhtemelen anlamadı da.
Ancak yanılıyordum. O benim tahmin edemeyeceğim kadar özel biriydi.
"Beni bu yüzden mi kurtardın?"
Bu yanlış bir şey miydi? O dile getirmeden önce böyle düşünüyordum ancak bana öyle bir anlayışla baktı ki, böyle bencil bir nedenin pekâlâ hakkım olduğuna inandım.
"Tıpkı senin gibi gülümsüyordu," diye itiraf ettim. "Kaç insan kendisini bir boz ayı parçalamak üzereyken gülümser?"
Bana gözlerini kısarak sevgiyle gülümsedi ve cevabın ortada olduğunu anladım.
"Kaç insan ölümün eşiğindeyken bir melek tarafından karşılanır?"
Kan kırmızısı, ışıltılı gözleri yüzümdeki her bir noktayı yokladı. Hiçbir şey söylemeden, tüm sessizliğiyle ruhumu ehlîleştirdi. Düşüncelerime yavaşça aktı ve ondan başka her şeyi sakince uzaklaştırdı. Beni bile... Kendisinden başkasını düşünmeyen bencil Rosalie için bu bir ilk sayılırdı.
İkimizin birbirine baktığı birkaç yitik dakikanın Dünya üzerindeki en ilahi görüntü olabileceğini düşündüm.
"Bu yaşam," dedi Emmett buğulu gözlerle. "O kadarda kötü görünmüyor. Sen kötü görünmüyorsun. Hem de hiç..."
Ona nasıl göründüğümü düşündüm bir süre. Her şeyi iyileştirebilecek kadar mucizevi mi? Bu gururumu okşayabilirdi ancak onun kırmızı gözlerine baktığım her saniye beni biraz daha yaralıyordu. Onu dönüştürdüğüm şeye bakıyordum ve bir de bana minnet duyan ruhuna.
Buna daha fazla dayanamadım ve önüme dönerek dizlerimi kendime çektim. İki bacağımın arasındaki boşluğa dayandım çenemi.
"Ben mi?" dedim acınası bir alayla. "Ben sığ bir göletim sadece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROSALIE (KISA HİKAYE)
FanfictionEğer bu ölümse, ölümden korkmamalı, onun güzel yüzünde ölüm bile güzeldi. Rosalie Hale & Emmett Cullen • Alacakaranlık Hayran Kurgu •