Bahçe

4.4K 230 88
                                    

Duş yerinin sekai tarafı...okumak istemeyenler için ayıracağım çizgiden sonrası chanbaek...

Jonginin ağzından:

Kendime engel olmaya çalışsam bile gözlerim onun eşsiz tenini görmek istiyordu çünkü çoktan bağımlı olmuşlardı. Ne kadar vücudunun üzerinden süzülen su damlalarına iç çekerek baktım bilmiyorum ama güzel gözleri bir anda bana dönmüştü. Ona baktığımı anlamış olacak ki yüzünde hep kullandığı alay dolu gülümsemesi vardı, onu gerçekten gülerken görmek çok zordu.

O bana böyle bakıp duygularımla alay ettikçe kalbim kırılıyordu, gözlerindeki iğrenç ifadeyi fark eder etmez kafamı aşağı eğip arkamı döndüm ve işime odaklanmaya çalıştım. Şampuanımı elime sıkıp saçlarımı ovalamaya başlamıştım ki arkamda onun nefesini hissettim. Ne kadar benin şampuanımın kokusu hakim olsa bile tüm hücrelerimin ezbere bildiği kokusunu tanımıştım. 

Bedenim gerilip, tüylerim ürperirken ayakta durmaya çalıştım. Ellerim öylece saçlarımda durmuş bekliyordum. Onun ellerini ellerimin üzerinde ne işi vardı, dizlerimin üstüne her an düşebilirdim. Benim ellerimi indirmiş ve kendi kemikli elleriyle saçlarımı okşamaya, yıkamaya başlamıştı. Kalbim göğüs kafesime savaş ilan etmiş gibi delip geçmek istiyordu sanki. 

Yapma Sehun, beni daha fazla yaralama. Saçımda köpük kalmayıncaya kadar benimle ilgilenmiş ve temizlendiğime emin olduğumda biraz daha yaklaşmıştı bedenime. Tenime tezat tenini tenimin üzerinde hissettim, Kaslı kollarını ince belime dolamıştı. Bu sefer cidden nefesimin kesildiğini düşündüm.

Kulağımın üstüne değip geçen nefesi aklımı başımdan alıyordu. "Benden uzak dur demiştim Jongin" temiz ve ferahlamış boynuma ufak öpücüğünü kondurduğu an düşecek gibi olsam da belimi daha sıkı kavrayıp beni ayakta tutmuştu. 

"Ama ben senden uzak duramıyorum" ruhum ve bedenim sadece onun için yaşarken bunları böyle bir konumda bana söylemesi çok yanlıştı. "Kokun Jongin, sanırım onun bağımlısı oldum" 

Nefes almayı bıraktığıma artık emindim. "Nefes al yoksa cidden öleceksin" gülerek söylediği şeyden sonra benden uzaklaşmış ve giyinmeye gitmişti. Tanrım biz az önce ne yaşadık...


----------------------------------------

Baekhyunun ağzından:

Chanyeolun benden özür dilemesinin üzerinden sadece saatler geçmişti. Koğuşa gelip akşam yemeğimizi yemiştik ve şimdi yataklarımızdaydık. Ne yaparsam yapayım uykum gelmiyordu, arada kafamı aşağıya sarkıtıp Chanyeolun yüzünü inceliyordum. 

Ben yine kafamı aşağı uzatmış korku filmlerindeki uzun saçlı kızlar gibiydim, aklıma gelen şeyle elimi ağzıma koyup kıkırdamıştım. İncelediğim yüzün gözleri birden açılıp bana bakınca hemen kafamı kaldırıp yastığıma koydum. Kalbim heyecanlı hızlı hızlı atarken, derin derin nefesler alıyordum.

Kafama kadar örttüğüm battaniyem birden çekilince gözlerimi sımsıkı kapatmıştım çünkü bunu kimin yaptığını biliyordum. "Ufaklık" fısıltı ve uykulu çıkan sesi beni delirten bir seviyedeydi. Gözlerimi korkarak açıp gecenin siyahına benzeyen gözlerine diktim. "Uykun mu yok" ben konuşmayınca tekrar o konuşmuştu. 

Başımı evet anlamında salladığımda elini bana uzattı. "Beni takip et" uzattığı büyük elini küçük ellerimle sıkıca kavradım ve yataktan indim. Elimden tutmuş beni lavaboya götürüyordu, anlamadığım için etrafa bakıyordum ama içinde bulunduğumuz tuvalet kabinlerinden en sondakine gidip beni de içine çekmişti. 

Kalbim hızlanırken Chanyeol üstüme doğru eğiliyordu, beni öpecek miydi şimdi. Tam gözlerimi kapatıp dudaklarımla ona uzanacakken sert sesini duydum. "Biraz kenara kaysana Baekhyun " kendimi yan duvara yapıştırdım, beni öpeceğini düşünmüştüm salak gibi. Duvardan bir kaç tuğlayı çekmiş ve çıkartmıştı. Şok olmuş ona bakarken o gülümsüyordu. 

"Benim ufak sırrımı öğrenen ikinci kişisin" adam resmen hapishanenin duvarının yarısını delmişti. İkimizin de dışarı çıkabileceği bir delik açtıktan sonra önce kendi çıktı arkasından da ben. 

Havalandırma saatinde geldiğimiz bahçedeydik, gökyüzünü uzun zamandır geceleri görmediğim için küçük bir çocuk gibi sevinçliydim. "Nasıl yaptın bunu, ya yakalanırsak" endişeyle sorduğum sorunun ardından yüzümü ona döndüm ama o duvarın üst kısmında nöbet tutan askere el sallamıştı. "Korkma ufaklık sadece elim biraz uzun diyelim, istersem buradan kaçarım ama dışarıdaki olaylar yoruyor bende kafa dinliyorum" 

Ona göre dediği şey oldukça normal gibiydi. Hapishaneyi kendine dinlenme alanı olarak gören bu adam dışarıda nasıl biriydi peki. 

"Bana kendinden bahsetsene birazcık" ikimizde gökyüzünü incelerken sormuştum. Yüzünü bana döndüğünde bende yüzümü ona dönmüştüm. Karşılıklı bakışıyorduk. "Bana olan duygularının farkındayım Baekhyun ama ben sana karşılık veremem, ben senin gibi değilim" sözleri tekrar kalbime işlerken dik duruyordum hadi ama salak bir ezik değildim sadece aşıktım.

"Senin gibi değilim derken ne kastediyordun" iyice dibine girerek sordum, hala yüzüme bakıyordu ne yaklaşıyor ne de uzaklaşıyordu. "Ben erkeklerden hoşlanmıyorum ufaklık, hoşlanmam da bana hissettiğin bu duygular yanlış ve geçici bir heyecandan ibaret" 

Duygularımdan emindim hayatımda ilk defa biri için atmak istemişti kalbim, ben ilk defa yaşamak için bir sebebim olduğunu düşünmüştüm. "Bana saygın yoksa bile duygularıma saygı duy" bahçeye girmemiz için açtığı delikten içeri girmeden önce ona döndüm. "Unutma Park buradan çıkmadan ilklerini yaşatacağım sana" ne dediğimi anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

Ona oldukça samimi bir gülümseme verip devam ettim. "Bana aşık olmanla başlayacak her şey" 




Bennnnn geldimmmmmm...

Bennnnn geldimmmmmm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TUTUKLU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin