Suya indik inmesine ama sigaramı atmayı unutmuştum. Asıl tuhaf olan şey ise suyun altında olmamıza rağmen sigaranın yanmaya devam etmesiydi.Acaba bana temas eden sudan etkilenmiyormu en azından olumsuz olarakdiye düşünürken Elenaya baktım ve saçları ıslak gibi değildi. Tezimi doğrulamak için yapmam gereken birşey daha vardı. ve sigaramı elime alıp ileri attım elimden çıktığı gibi söndü. elena şaşkın bir şekilde bana bakıyordu "ne oldu ki ?" diye sordum meraklı bir şekilde. Şaşkınlığını saklayamadan "jason güçlerini çok hızlı öğreniyorsun." dedi.güçlerimi çabuk öğrenmem hatıralarımı geri getirmiyor diye düşündüm ve cavap verdim "Bana tek yararı savaş oluyor". şeklinde cavap verdim ve sanırım biraz sert olmuştu ki üzülmüştü haliyle anlayabiliyordum. kimse konuşmuyordu gruba sessizlik hakim olmuştu. Birsüre konuşmadan ilerledik ve sarayı gördük herkes hayran hayran bakıyordu geldiğimizde bronza beklemelerini söyledim alaylı bir şekilde kişnedi tek dostum oydu sanırım o da benimle alay ediyordu.Ama şimdi diğerleri atlardan inince nefes alamayıp ölücekti bu yüzden hızlı düşünüp birşey buldum arkadaşlarımın etrafını saran su molehüllerini onlardan uzaklaştırıp oksijen moleküllerinin onlara yakın olmasını sağladım artık suda nefes alabilirler ve savaşabilirledi. Saraya girdik ilerledik burayı çok iyi biliyordum ve babamın taht odasına gittik karşımızda babam ve 5 koruması vardı. babama "artık kılıcı verabilirsin. "dedim . gülerek karşılık verdi "5 müsabaka olacak "5 karşılaşmanın 3ünü yenerseniz kııçsızın gördüğünüz 5 korumam savaşacak aranızdan 5 kişi seçin ve meydan okumayı kabul edin."dedi . babam olabilir ama tambir aptal diye düşünüyordum ki kulaklarımda müthiş bir ağrı hissettim . babam zihnimde konuştu "jason aklından geçenleri okuyabilirim"dedi ve kulağımdaki ağrı geçti . daha sonra "tamam ilk ben dövüşüyorum benden sonra kim isterse dövüşebilir." dedim . aslında amacım düşmanın gücünü öğrenip arkadaşlarıma kolaylık sağlamaktı ama beni yanlış anlamışlardı onaları umursamadığımı düşüünüyorlaradı. ileri yürüyordum ki bi anda kolumdan biri tuttu bu kişi Elenaydı. Endişeli bir şekilde bana bakıyordu ve hiç beklemediğim bir anda dudağıma yapıştı uzun bir süre öpüştükten sonra "dikkat et." dedi ve devam ettim. artık şans öpücüğümü aldığıma göre hazırdım bi anlık gaza gelmeyle "iki kişiyle dövüşmek istiyorum " dedim. Yaptığım şeye ben bile şaşırmıştım sonuçta savaşacağım kişiler poseidonun muhafızlarıydı. babam sırıtarak "kabul"dedi. "sen ve sen ileri" dedi. Aklımda nasıl savaşacağım hakkında en ufak bir fikir yoktu ama ne yapıp ne edip oları yenicektim. "burayı biraz dağıtsam sorun olur mu ?" diye sordum . babam "ben bir sorun sorun görmüyorum." dediğinde suratımda bir gülümseme belirdi. Ortaya çıktım ve savaş başlamıştı karşımda iki tane balık suratlı yaratlı yaratık vardı ve ikisininde elinde mızrak benzeri bir silah vardı onlara bakarken biri bana doğru hücum etti bir an irkilmiştim ama kendimi toparlayıp öne zıplayıp mızrağını tutup onu geri fırlattım artık düşman iki tarafımıda sarmıştı arkamdakı düşmanı umursamadan önümdekine saldırıya geçtim. Geçtim geçmesine ama ben bunlarla çıplak elle baş edemezdim hemen kolyemi kılıca çevirdim ve rakibimin alt çenesini kestim. önümde diz çöken arkadaşısını gören diğer yaraatık öfkelenmişti ama korkuyordu. bunca yıllık eğitimimden hatırladığım tekşey "bir savaşçıyı ölümsüz kılan ne için savaştığı ne için ilerlediğidir eğer savaşçı korktuğu için savaşıyorsa ve korktuğu için ilerliyorsa savaşçı kendini ölüme sürükler ama savaşçı güçlenmek için savaşıyorsa ve güçlenmek için ilerliyorsa o yolda o savaşçıyı hiç birşey öldüremez." sözüydü. karşımdaki muhafız köpürüyordu ama korkuyordu da saldırıya geçip etrafımda hızlıbir şekilde dönmeye başladı o kadar hızlıydıki gözümle onu göremiyordüm onun dönüş yönünün aksi yönüne doğru bir giradap oluşturdum ve artık onu görebiliyordum onu bir buz kütlesine hapsetmeye çalıştım ama beceremedim onu yapmaya çalışırken tüm girdabı buz yaptım .muhafız sonunda buz kütlesine hapsolmuştu kolumdaki dövmeye yoğunlaşıp yabayı dışarı çıkarttım ve buz kalıbının içindeki adama sapladım buz ve muhafız paramparça olmuştu.sonra karışımda diz çökmüş olan diğer muhafıza doğru yöneldim ve yabayı göderip kılıcı çağırdım kılıcım elimdeydi muhafıza yaklaştım kılıcı boğazına dayadım ve boğazını kestim ikisinide öldürdüm ve babama bir bakış attım ve arkamı dönüp elenaya doğru gittim ve sarıldım okadar sıkı sarıldı ki bi an kemiklerim kırılıcak sandım. daha sonra kendini toparlayıp "artık benim sıram." dedi. ve ilerlerken hançeri elindeydi. rakibi karşısına çıktı elena işini göz açıp kapayıncaya kadar bitirdi yaptığı şey ise hançerinin etrafını elektrikle kaplayıp rakibine fırlatmaktı. hançe rakibine saplandığı anda rakibi küle dönmüştü. işini bitirip geri dönü ve bunu yaparken okadar soğukkanlıydıy ki buna ben bile şaşırmıştım.elena geri döndüğünde sarılmaya kalktım ama bana karşılık vermediği için kendimi geri çektim. Bizim gruba dönüp "kim savaşmak istiyor" diye sordum. Bred ve callissa öne çıktı . "ikinizi cesaretinden dolayı sizi tebrik ederim " . İkisi öne çıktı. Daha sonra karşılarına iki muhafız çıktı.bred karşısındakı muhafıza doğru koşarak gitti ve kılıcını muhafıza doğru salladı ve kolunu koparttı koparttı ama muhafız mızrağını bredin karnına sapladı ve havaya kaldıp yere fırlattı. Bred yerde yatıyordu . Bunlar olurken calissada kendi rakibiyle savaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezlerin Savaşı
Science Fictionmerhaba arkadaşlar bu benim ilk kitabım yani sanalda yazacagim ilk kitabim konusu mitoloji anlicaginiz gibi umarim begenirsiniz.