Vücudumu felç eden zehir, iyileşmemi de etkiliyordu. Bu da karnımdaki büyük pençe yarası sorununu birazcık daha büyük bir sorun haline getirmişti. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Son duyduğum şeyler Derek'in "Stiles" diye bağırmasıydı. Muhtemelen çemberi açması için birini arayacaklardı. Çünkü ben uzun bir süre uyanacağımı sanmıyordum. Birkaç dakika sonra gözlerim tamamen karardı.
Uyandığımda hala hareket edemiyordum ve Derek'in kucağındaydım. Bu bir dejavu gibiydi. Hatta tam anlamıyla bir dejavuydu diyebilirdim. Ancak bu kez öleceğimi düşünmüyordum. Beni kliniğe götürüp masaya yatırdı. Deaton tişörtümü kesip yaraya baktı. Yüz ifadesinden anlaşılıyordu, yaranın durumu pek iyi değildi.
Derek artık Deaton'a o kadar güvenmiyordu. Ne de olsa verdiği panzehrin işe yaramaması yüzünden bu haldeydim. Yine de başka bir seçeneği yoktu. Hastaneye gittiğinde vücuduma ne olduğunu sorduklarında ne diyebilirdi ki? Acı çekmiyordum, anlaşılan vücudum hala felçti. Deaton'ı karnıma dikiş atarken izledim. Derek yanımdan bir an olsun ayrılmamıştı. Son iki dikişi hissetmiştim, zehrin etkisi yavaş yavaş geçiyordu ama acıdığını söyleyecek halde değildim.
Derek beni eve götürdü ve odamda yatağıma yatırdı.
Derek: Bir daha asla bizimle gelmiyorsun.
-Bu benim suçum değildi.
Derek: Senin suçun değildi ama yaşandı. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğimi söyledim ve sen karşımda kanlar içinde yatarken hiçbir şey yapamıyordum. Seni ne olursa olsun koruyacağımı söylemiştim ama koruyamadım işte. Bir daha seni asla böyle bir tehlikenin içine sürüklemeyeceğim.
Bir şey diyememiştim. Derek'in ağlamaklı gözlerine bakarak karşılık vermek bir hayli zordu ne de olsa.
Odadan çıktı. Birkaç dakika sonra elinde bir sweatshirtle geri geldi. Üstümdeki gömleği çıkarıp sweati giydirdi.
Elimi tuttu. Acımı alıyordu. O yanımdayken canım pek yanmıyordu zaten. Almasına gerek yoktu ama elimi tutmasını seviyordum. Bu yüzden elimi çekmedim. Biraz daha başımda oturdu. Kalkmadan önce;Derek: Seni seviyorum.
ANLIK UFAK BİR KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİME YEMİN EDEBİLİRDİM.
-Ben de seni seviyorum.
O an İsaac'in sorusuna cevabımı bulmuştum. Bizim aramızda hiçbir şeyin koparamayacağı bir bağ vardı, ölümün bile.
Birkaç gün geçti. Artık daha iyiydim. Derek, İsaac'le kanima olayını çözmek üzereydi. Bense artık yatmaktan sıkılmıştım.
Derek: Stiles, ben geldim.
Yatağımdan kalkıp yanına gittim. Vücudunda kesikler vardı.
Derek: Kanima sorununu hallettik. Yani en azından artık birilerine zarar veremeyecek. Söylediğin şey doğruydu, yarı kurt yarı kanima şeyi.
-Sevindim.
Derek: Yarın bir şeyler yapmaya ne dersin?
-Bunu sormanı bekliyordum. Gerçekten yatmaktan çok sıkıldım. Okulu bile özledim.
Derek: Aç mısın?
-Pek değil.
Derek: Pizza?
Cevabımı zaten biliyordu. Pizzaya asla hayır demezdim. Siparişi verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maybe we met again...{STEREK}
WerewolfHer şey Stiles'ın bir gün en yakın arkadaşı Scott'la ormanda eski, yıkık bir ev bulmasıyla başlar. O sırada Şerif Stilinski, Beacon Hills'te işlenen bir dizi cinayetten Derek Hale'i sorumlu tutmaktadır.