Sans pov
Annemin mezarının başında ağlıyordum. İçimden yarı insan yarı canavar olmanın çok zor olduğunu düşünüyordum. Ayağa kalktım. Canavar şekline girdim.
Grillby'a gittim, bara oturdum. Her zamanki gibi bir ketçap aldım, hesabıma yazdırdım. Ketçapı içmeye başladım.
Yanımda oturan 2 kraliyet muhafızı vardı. Aralarında konuşuyorlardı.
"Artık kraliçe'nin evine bakalım, belki orada birileri vardır, evi zaten harebelerin girişinde" dedi biri.
Kulaklarıma inanamadım. Ketçabı bitirip hemen harebelerin girişine ışınlandım. Kapıyı panik ile çaldım. Kapıyı benimle aynı boyda bir kız açtı. "Aman tanrım çok tatlı!" diye düşündüm kendi kendime.
"Kraliçe içeride mi?" diye sordum, "Çok önemli" dedim.
Kız "Pekii, Bay İskelet. " dedi ve içeri girdi. 3 dakika sonra uzun bir keçi geldi kapıya. Nazik bir sesle, "Ne oldu bayım?" diye sordu. Her şeyi anlattım.
Kadın, "Seni tanıdım, teşekkür ederim." dedi ve sonra kızı çağırdı. Ona kırmızı başlıklı bir pelerin verdi.
"O zaman kızım sana emanet." dedi Kraliçe. "Tamam."
Ormana yöneldik. Kız konuşmaya başladı, "Mehraba, ben Frisk."
"Güzel bir isim. Ben de Sans. Tanıştığımıza memnun oldum." diye cevap verdim.
Oraya vardığımızda Frisk, "Burası senin mi?" diye sordu."Hayır, annemin. Yani eskiden öyleydi." dedim.
Frisk pov
Sans'ın gözleri kaybolmuştu. Anılara daldığını düşündüm. Konuyu fazla irdelemedim. Bir süre sonra Sans "İçeri geçelim mi?" diye sordu.
"Olur."
İçeri girdik. Öğrendim ki Sans da benim gibi ketçap manyağıydı. Yemekte patates kızartması yedik, sonra biraz film izledik. İlginçti. Bunlar yeryüzünde çekilmiş filmlerdi.Devam edecek...