1/3

2.3K 232 68
                                    

Hey, biraz saçmalamış olsamda aslında kurgu güzeldi. Sanırım düşündüğüm gibi olmadı. İlk bölüm biraz Harry ağırlıklı. Ve hikaye 3 bölümden oluşacak. Kısa aralıklarla paylaşmayı umuyorum.

-Elounor ilişkisi bitmiş ve Zayn gruptan ayrılmışken paylaşayım dedim yoksa taslak halinde çürümeye bırakacaktım. Her neyse iyi okumalar!

Harry, elinde tuttuğu tokasıyla saçlarını topuz yapıp telefonunun bulunduğu yatağına geçti. Bugün Louis ile görüşmemişlerdi ve konuşmak için fazlada geç sayılmazdı. Birkaç gündür kendisine karşı soğuk davrandığının farkındaydı ama buna bir son vermek zorundaydılar.

Dolaptan çıkmalarına az bir süre kalmışken birbirlerinden kopamazlardı.

Telefonu eline alıp rehberde 'loulou' yazısını aradı ve telefonu kulağına yaklaştırdı.

"Merhaba. Nasılsın?"

"İyiyim Harry. Ama konuşmak için uygun bir zaman olduğunu sanmıyorum. Seni daha sonra ararım."

Ve telefonu kapattı.

Harry, sıkkınlıkla kendini yatağına atıp tavanı izlemeye başladı. Bir şey söylemesine dahi izin vermemişti. Kötü düşünmek istemiyordu ama yönetim ile ilgili bir sorun çıkmış olabilirdi. Belkide Eleanor ile ilgili bir şey olmuştu? Merakına yenik düşerek telefonu tekrar eline aldı ve Eleanor'u aradı.

"Merhaba. Nasılsın?"

Bu kesinlikle söylemekten asla sıkılmayacağı bir cümleydi. Gördüğü her kişiye sıkılmadan 'merhaba, nasılsın?' diyebilirdi ki bu bazen başına sıkıntılar açabiliyordu. Umursadığı söylenemezdi.

"İyiyim Harry, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim."

Hayır değildi.

"Louis..orada mı?"

"Evet ama daha fazla konuşamayacağım kapatmam gerek. Görüşürüz Harry."

Ve telefon ikinci kez suratına kapandı.

En azından beraber olduklarını öğrenmişti ama cidden amaçlarını anlamamıştı. Yönetimin zorunluluğu altında olmadan alışverişe çıkıyor, beraber takılıyorlardı. Harry, ikisinin çok iyi anlaştığını biliyordu ama bu canını sıkmasına engel değildi. Rahatsız edici bir durumdu. Belki birazda kıskanıyor olabilirdi.

Telefonunu cebine atıp, ayağında ki ev terliklerini çıkardı. Pofuduk terlikler ayağından çıkarken acı çekiyormuş gibi hissetti çünkü onları seviyordu. Louis hediye ettiği için değil, yumuşak olduğu içindi.

Eskimiş botlarını ayağına geçirip üstünede siyah ceketini giydi. Hava yağmurluydu ve hasta olmak istemezdi. Ara sıra konser ortasında yağmur yağıyordu ama sorun etmiyorlardı. Aslında konser esnasında daha eğlenceli oluyordu.

Yağmur sesine karışan yüksek notalar ve ıslak bir Louis. Kesinlikle Harry'nin favorisiydi.

Evden çıkmadan önce saçlarını açtı ve yana yatırdı. Son kez ceplerini kontrol edip telefonunu aldığından emin oldu ve dışarı çıktı.

Adımlarını yavaşlatıp geçtiği yerlere göz attı. Nereye gittiğini bilmiyordu sadece yürüyordu. Yürümeye devam etti ve sonunda çeşitli mağazaların olduğu bir sokağa geldi. Yağmur şiddetini yavaşlamıştı ama saçları hala ıslaktı. Şikayetçi değildi ama hasta olmak şuan isteyeceği son şey olurdu herhalde.

Birkaç hayran tarafından fark edildi ve her biriyle ayrı ayrı konuşup fotoğraf çekildi. Yağmur tekrardan şiddetlenince sokakta birkaç kişi dışında kimse kalmamıştı. Etraftaki kameraların kendini çektiğinin farkındaydı o yüzden mutlu görünmeye çalıştı. Bu biraz zor olmuştu çünkü aklı hala Louis'deydi. Yönetim artık fazla zorlama yapmıyordu ama onlar inadına daha fazla görüşmeye başlamışlardı. Louis ve Harry'nin ilişkisine inanan hayranlar bile artık Elounor desteklemeye başlamışlardı. Çoğu saçma dergi ve gazeteler evlilik dedikodusu bile çıkarmışlardı. Artık fazla sinir bozucu hale gelmeye başlamıştı.

Harry, artık yorulduğunu hissedip küçük bir kafenin bahçesinde ki sandalyelerden birine oturdu ve telefonunu masanın üstüne çıkardı. Etrafa göz atıp çalışanlardan birini aradı ve sonunda buldu. Elma suyu istediğini söyleyip arkasına yaslandı ve yaklaşık 2 dakika sonra geldi. Ama içmedi. Sadece boş boş oturmamak için istemişti ve zaten dışarı çıkmadan önce yeterince elma suyu içmişti.

Sonra tekrar etrafa göz attı ama bu sefer kafenin dışına. İnsanlar yavaş yavaş evlerine gitmeye başlamışlardı. Hava hala aydınlıktı ama yağan yağmur güzel bir haftasonu yaşamalarına bile izin vermiyordu. Sinir bozucu bir şey daha.

Daha sonra gözü bir yere takıldı. Louis'yi gördüğünü sandı ve gözü aynı yeri aradı. Yanılmamıştı, Louis oradaydı ve tabeladan da anladığı kadarıyla bir kuyumcuydu. Karnında ki kelebek dövmesinin canlanıp içine girdiğini sandı ve heyecan duygusu tüm vücudunu sardı. Kalkıp yanına gitmeyi düşündü ama daha sonra yanında koluna sarılan Eleanor'u fark etti.

Yüzü soldu ve kelebek uçup gitti.

The Ring || Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin