2/3

1.6K 206 116
                                    

Güneşin patladığını ve her bir parçasının suratına düştüğünü sandı. Veya dünyanın sonunun geldiğini ve yaşayan tek insan olduğunu. Hissettiği duyguyu anlatabilecek kelime bulamıyordu. Belkide buraya gelmemeliydi.

İlişkilerini açıklayacakları sene Louis ve Eleanor'un birlikte takılmasına anlam veremiyordu. Boşvermek istesede içindeki kıskançlık duygusu buna engel oluyordu.

Gözlerini Eleanor ve Louis'nin bulunduğu mağazadan ayırmadan telefonu kavradı ve Louis'yi aradı. Louis'nin elini cebine attığını gördü ve sonra telefonu açtı.

"Merhaba. Nasılsın?"

"Merhaba, iyiyim. Sanırım bunu yarım saat öncede sormuştun. Sen nasılsın?"

Louis, tezgahların bulunduğu kısımdan uzaklaştı ve kapıya yaklaştı. Sanırım başkalarının duymasını istemiyordu.

"İyiyim...neredesin?"

"Zayn ile birlikteydik, şimdi eve geliyorum. Trafik olmazsa birazdan orada olurum."

"Sen öyle diyorsan..."

"Harry? Bir şey mi oldu?"

"Hayır, hayır. Ben evde değilim sadece onu söylemek için aramıştım."

"Pekala o zaman sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Bu sefer telefonu kapatan Harry oldu.

Harry, gözlerinin dolduğunu hissetti. Ağlamak için uygun yer değildi bu yüzden sadece gözlerini kapatıp kafasını masaya gömdü. En son Louis'nin tekrardan Eleanor'un yanına gittiğini gördüğünü hatırlıyordu.

**

Harry eve geldiğinde saat gece ikiye geliyordu. Bu saate kadar sadece yürümüştü. Birçok fotoğrafı çekilmiş ve şimdiden internete düşmüştü ama hiçbirini kafasına takmıyordu. Aklı hala "Eleanor Calder, Eleanor Tomlinson mı oluyor?!" başlıklı haberlerdeydi. Aslında onları bile düşünmemesi gerekiyordu.

Uykusu gözlerinden akan Harry sağa sola çarpa çarpa salona girdi ve zar zor koltuğa oturdu. Şu an sarhoş gibi görünüyordu ama elma suyu dışında hiçbir şey içmemişti. Dirseklerini dizlerine yerleştirip kafasını elleri arasına koydu ve beklemeye başladı.

Düşündü. Ne yapacağını düşündü. Louis odada uyuyor da olabilirdi ama Eleanor ile birlikte barda da olabilirdi. Emin olmadığı için sadece durdu ve oturmaya devam etti. Ne için yüzük alıyorlardı ki? Max, Eleanor'un Louis ile takılmasından rahatsızlık duyduğu halde neden bir şeyler söylemiyordu? Oturdu ve sadece bu sorulara cevap aramaya başladı.

Daha sonra ağladı. Nedeni aslında belliydi ama şuan için nedensiz görünüyordu. Küçük göz yaşları hıçkırıklara karışınca kendini koltuğa bıraktı ve boylu boyunca uzanıp ağlamaya devam etti.

Üşümeye başlayınca yukarı çıkmayı düşündü ama sonra Louis'nin orada olabileceği düşüncesi onu bu kararından vazgeçtirdi. Sadece ağladı.

Sonra bir ses duydu. Daha çok ağlamasını sağlayacak bir ses. "Harry? Neden ağlıyorsun?"

Louis, yavaşça Harry'nin suratına eğildi ve onun alnını öptü. "Neredeydin ve neden burada yatıyorsun?"

Harry cevap vermedi, sadece ayağı kalktı ve merdivenlere yöneldi. Louis de arkasından ilerleyip odaya kadar takip etti onu. "Harry, ne oldu?"

Harry yine bir şey söylemeden üstündeki ceketini ve ayağındaki botları çıkardı. Daha sonra yatağa geçti ve üstüne yorganı çekti. Yönünü Louis'ye ters olan tarafa çevirdi ve gözlerini yumup ağlamak dışında her şeyi yapmaya çalıştı. Başta uyumak geliyordu.

"Harry, ne oldu diye sordum sana."

Harry onu duymamak adına yorganı kafasına kadar çekiştirdi. Bir an sadece Louis'nin gittiğini düşündü ama yatakta hissettiği çöküntü hala burada olduğunun habercisiydi. Sırtına dolanan bir el ve kalçasında şişkinlik hissetti. Vücudunu biraz daha geri çekti ve ondan uzaklaştı. O, kendisine yalan söylemişti bu yüzden hiçbir şey olmamış gibi davranmasını bekleyemezdi.

"Pekala madem uyumak istiyorsun, uyuyalım ama önce pantolonunu çıkarman gerekiyor. Onunla uyumayacaksın değil mi?"

Harry Louis'nin susmayacağını anladığı için horultu sesleri çıkardı ve numara yaptı. Sonunda Louis'nin de uyuduğunu gördü ve yönünü ona döndü. Biraz daha yaklaşarak yatakta aşağı kaydı ve kafasını göğsüne yasladı. Ellerinide beline dolayıp gözlerini kapattı ve biraz sessiz ağlamadan sonra uyudu.

**

Sabah uyandığında Louis'nin yine yanında olmamasını bekliyordu ama o, yatakta oturmuş ve Harry'yi de kucağına çekmişti. Harry bulunduğu konumu fark edip arkasını döndü ve ondan uzaklaştı. Louis de Harry'yi taklit ederek yorganın içine girdi ve Harry'ye arkadan sarıldı.

"Bugün konser var." dedi uykulu olduğu için boğuk çıkan sesi eşliğinde. Harry bir şey söylemedi. Onun sesini duymak bile canını yakıyordu. Yalan söylediği halde hala bir şey dememişti. Eleanor konusunu atlattığını biliyordu ama neden bunu saklıyordu ki? Ona hala kırgındı.

"Neden benimle konuşmuyorsun Haz?"

Harry yönünü ona dönüp elleriyle onu itti çünkü fazla yakınlardı.

"Uçağı kaçıracağız, acele etmelisin."

Harry yataktan kalkıp banyoya yürüdü. Bu ona 'bak konuşuyorum işte' deme şekliydi. Banyonun kapısını  kilitleyip kısa bir duş aldı. Havluyu beline geçirip odaya döndü ve dolaptan bir şeyler çıkarıp giymeye başladı. Louis'nin burada olmaması işine gelmişti ve böylece daha rahat davranabilecekti. 

Saçlarını da hallettikten sonra küçük çantasını yanına aldı ve aşağı indi. Louis'nin çoktan gitmiş olmasını umuyordu ama Louis hala salonda oturuyordu.

"Hazırsan çıkalım Harry."

"Seninle mi gideceğim?"

Louis, kafasını evet anlamında salladı ve salonun girişinde dikilen Harry'ye yaklaştı. Harry bir adım gerilese de Louis onu belinden tutup kendine çekmişti.

"Neden böyle davrandığını bilmiyorum ama merak etme yalnız olmayacağız. Çocuklarla aynı uçakla gideceğiz."

Harry bu yakınlıktan rahatsız olmuşcasına geriledi ve Louis'yi kendinden itti. Louis sinirle arkasında duran tekli koltuğa tekme attı. Ellerini saçlarına geçirip çekti ve kendini koltuğa attı.

"Neden böyle davranıyorsun? Neden uzak kalmaya çalışıyorsun?"

Louis ayağı kalkıp Harry'nin önüne geçti. Harry bu tepkiyi beklemediği için şaşkınlıkla elindeki çantayı yere bıraktı. Louis'ye bir adım daha atıp yaklaştı ve az önce çekiştirdiği saçlarını düzeltti.

"Sizi gördüm." dedi kısık çıkan sesiyle. "Eleanor ve sen. Neden yalan söyledin?"

"Harry-"

"Neden sürekli Eleanor ile birliktesin? Neden yalan söylüyorsun?"

"Sana bunu söyleyemem Harry. Üzgünüm."

Harry alayla gülümsedi ve eğilip çantasını eline aldı. "Konserde görüşürüz." Dedi ve evden çıktı.

Louis, aynı siniriyle yerine oturdu ve dün gece Harry'nin yattığı yere uzanıp ağlamaya başladı.

The Ring || Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin