2 bölüm

73 4 0
                                    

YÂRİMDİN YARAM OLDUN


“Aramızdaki mesafenin adıdır nasip… Herkes birbirine nasibi kadar uzak, nasibi kadar yakın”

2.BÖLÜM
Feza, Balamir’e olmuş olabilecekleri düşünürken kavgayı duyunca bütün vücudu donup kalmıştı. En son kendisine doğru gelen Beria’yı bulanık bir şekilde gördüğünü hatırlıyordu. Baygın bir halde iken bile gözlerinden yaş akıyordu. Beria yengesini o durumda görünce telaş içinde annesine seslendi. Diğer yanda ise yengesine seslenip duruyordu. Nurten Hanım telaşla mutfağa geldiğinde gördüğü durum onu korkuttu. Gelininin başını hafifçe dizine koydu. Öte yandan ise bir türlü susmak bilmeyen Beria’ya sakin olmasını söylüyordu. Balamir’in erkek kardeşi Barlas ve Hulusi Bey de sesler üzerine mutfağa gelince ne olduğuna anlam veremediler. Çünkü gelini ne olursa olsun hiçbir zaman kendini bırakmazdı. Barlas yengesini yerde kendinden geçmiş bir halde görünce hemen dışarı çıktı. Hulusi Bey
“ne oldu hanım nedir gelinimin bu hali?” Nurten Hanım üzgün bir sesle
“bilmiyorum ki geldiğimizde böyleydi. En son Balamir’i arayacaktı. Ne oldu ki acaba?”
Hulusi Bey telaşlı bir şekilde 
“neyse siz Feza’yı odasına götürün eğer kendine gelmezse hastaneye götürürüz. Bende bizim oğlanı arayıp haber vereyim.”Nurten Hanım kocasının söylediklerini onaylayarak kızı Beria’nın yardımıyla Feza’yı odasına götürdü.
Hulusi Bey kim bilir kaçıncı kez arıyordu Balamir’i. Ama telefona verilmeyen cevap zaten sinirli olan Hulusi beyi iyice sinirlendiriyordu. Sinirle Nurten hanıma seslendi.
“hanım hala kendine gelmedi mi?” Nurten hanım üzgün bir şekilde 
“gelmedi bey, bir sürü şey yaptık ama kendine bir türlü gelmedi. Sürekli sayıklıyor. Anlamadım gitti” Hulusi bey hanımının söylediklerini duyduktan sonra sinirini gösteren bir ses tonuyla konuşmaya başladı. 
“bizim oğlan cevap vermiyor hanım. Feza’yı hazırla da hastaneye gidelim. Allah korusun belki ciddi bir şeydir.” Nurten Hanım aceleyle gelininin odasına giderken Barlas babasına sakin bir şekilde yaklaşıp
“baba biraz sakinleşsen iyi olur. İstersen git abdest al sinirin geçer.”
Hulusi Bey önce oğluna sinirle baktı. Ardından da söylene söylene banyoya abdest almaya gitti. Biliyordu oğlu haklıydı. Barlas tekrar abisini aramayı denedi. O sırada evin dış kapısından gelen tıkırtıları duyunca oraya doğru yöneldi. Kapıdan giren abisini görünce birden nasıl olduğunu anlamadan ona çıkıştı.
“ağabey sen neredesin. Senin gibi dakik bir adam eve gecikiyor. Üstelikte karın baygınlık geçirdi sana ulaşamıyoruz. Ne yapmaya çalışıyorsun?” Balamir şaşkın bir şekilde Barlas’ı dinliyordu. Neden burada olduğunu anlayamamıştı. Daha bu şaşkınlığı geçmeden Feza ile ilgili duydukları genç adamı şaşkına çevirmişti. 
“ne? Ne oldu Feza’ya? Öyle bakmasana ne oldu?” ağabeyinin korkmuş halini anlamayan Barlas sinirle 
“çok merak ediyorsan içeride. Git kendin bak. Tabii merak ediyorsan? Üstüne basarak söylüyorum… Merak ediyor musun?” Balamir sinirle bir iki adım attı. Neden herkes Feza’yı bu kadar seviyordu ki? Yine de kelimelerini hiç düşünmeden sarf etti. 
“eşimle aramda olanlar seni ilgilendirmez” deyip adımlarını hızlandırdı. Barlas ise arkasından bakarken sadece hala neden böyle davrandığını düşünüyordu.

&&&

Nurten Hanım gözyaşları içinde oğlunun adını sayıklayan gelinine bakıyordu. Bir yandan da onu hastane için hazırlıyordu. Neden birden böyle olduğunu anlayamamıştı. Gelinini sadece bir kez böyle görmüştü. O zaman daha yeni evlenmişlerdi. Balamir annesine kızıp evden çıkıp gitmişti. Bir süre sonra kaza yaptığı ve hastaneye kaldırıldığı haberi gelmişti. O zamanda böyle fenalık geçirmişti. Nurten Hanım aklına gelenle biran duraksadı. Yoksa Balamir’in başına bir şey mi gelmişti. ‘en son Balamir’i arayacaktı’ diye düşününce mutfağa gitmek için hareketlendi tam kapıyı açacağı zaman oğlunun odaya dalıp
“Feza’ya ne oldu?” sorusuyla kalakaldı. Yaşlı kadın neye şaşıracağını kestiremiyordu. Oğlunun bu kadar telaşlı görünmesi iyi miydi yoksa kötü mü? Dahası gözlerinde gördüğü bu ifade de neydi? Oğlu korkmuştu hemde çok!
“anne ne diye gözünü dikmiş bakıyorsun? Söylesene karıma ne oldu?”
Odada bulunanlar nefeslerini tutmuştu. Beria ağabeyi odaya girdiğinden beri tuhaf şeyler olduğunu anlamıştı. Şimdi de ‘KARIM’ demişti yengesine? Beria annesinin kendini toplayamadığını anlayınca tedirgin bir şekilde söze girdi. 
“ağabey biz masayı hazırlarken birden bayıldı. Sürekli sayıklıyor ve ağlıyor. Biz de şimdi hastaneye gitmek üzereydik. Babam da seni aradı ama cevap vermemişsin.” Balamir kardeşini dinliyordu dinlemesine de gözünü yatakta ki karısından bir türlü ayıramıyordu. Neden böyle olmuştu ki birden? O an işten çıkar çıkmaz eve gelmediği için derin bir pişmanlık duydu.‘rabbim sen beni affet’ diye sessiz bir duada bulundu. O sırada Nurten Hanım şaşkınlığını bir tarafa bırakıp yavaşça konuşmaya başladı.
“ aslında bir şey oldu. Ben seni aramasını istemiştim yemeğe yetişebilesin diye. Ne oduysa o ara oldu. Beria geldiğinde bayılmış Feza. Bende şimdi telefonuna bakmaya gidiyordum.”
Balamir hem annesini dinliyor hem de korkak adımlarla karısının cansız, titreyen bedenine doru yol alıyordu. Yavaşça Feza’nın yanına oturup bakmaya doyamadığı karısının elini avuçlarının arasına aldı. Annesi ve kardeşinin şaşkın bakışları arasında konuşmaya başladı.
“boşuna uğraşma anne! Telefonumu kaybettim. Akad ile biraz vakit geçirdik. Evi arayacağım sırada telefonumun olmadığını fark edince onu telaşlandırmak istememiştim. O nedenle hemen eve geldim. Yine de başarılı olamamışım baksana yine benim yüzümden üzüldü.”
Beria ağabeyini daha önce böyle görmediği için şaşırmıştı. Odadaki garip havaya ve ağabeyinin söylediklerine dayanamayarak 
“ben yine de yengemin telefonunu kontrol edeyim.” Deyip koşar adım mutfağa gitti. Nurten Hanım ise sadece oğluna bakıyordu. İlk defa oğlu duygularını bu denli belli ediyordu.
O an anladı; oğlu karısını seviyordu. Yaşlı kadın bu düşünceyle heyecanlanırken Balamir elini sıkan elle dikkatini karısına verdi. Bir yandan da sürekli sesleniyordu karısına.
“Feza beni duyuyor musun? Aç o güzel gözlerini?” bir süre öylece durduktan sonra Balamir’in şok olduğu bir durum meydana geldi. Feza diğer eliyle genç adamın elini tuttu. Ve ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı.
“eğer eğer gözlerimi açarsam yok olacaksın. Eğer gözlerimi açarsam senin varlığını bir daha hissedemem. Eğer gözlerimi açar da seni karşımda göremezsem buna dayanamam. Bana bunu yapma Balamir! Sadece uyanana kadar seni hissedeyim izin ver olur mu?” Balamir yutkunarak annesine baktı. Bakışlarla bir şey söylenebilseydi, o an Balamir annesine bizi yalnız bırak derdi. Yaşlı kadın da bu sessiz dili anlamıştı. Bunun yanı sıra birçok şeyi de anlamıştı. Bu iki genç birbirine hasretti. Hem de aynı evin içinde ve aynı çatının altında. Şu anda beyni durmuştu yaşlı kadının bir yere varabilmesi için önce Balamir’le konuşması gerekiyordu. Yavaş adımlarla salona, Oğlu ve kızıyla konuşup son bilgileri alan eşinin yanına gitti. Eşinin neyi merak ettiğini biliyordu.
“ merak etme bey Balamir ilgileniyor gelinle. Zaten kendine geldi.” Nurten Hanım salondakilerin rahat bir nefes aldıklarını görünce hafifçe tebessüm etti. 
Aklı ise hala odadaydı. Aralarında neler yaşandığını deli gibi merak ediyordu. Ah Balamir ah!!! Sıkıntıyla soludu yaşlı kadın ve eşinin yanına oturdu.
&&&
Balamir annesi odadan çıktıktan sonra karısının gülen yüzünü izledi. Karısını hiç asık suratla gördüğünü hatırlamıyordu Balamir. Hep gülümserdi. Ona üzülebileceği bir söz söylese bile o hiç suratını ekşitmez hep gülümserdi. Ve hep ‘öfkeli ve sinirli insan deliye benzer o yüzden sen bir delisin’ der ve gülümserdi. Bütün o anılarını düşündü ama şimdi iki eliyle de sıkı sıkı elini tutan genç kadının yüzündeki gülümsemeyi daha önce gördüğünü hatırlamıyordu. Öyle bir ifade vardı ki karısının yüzünde… Hep öyle kalması için dua etti. Tekrar yavaşça
“Feza?”diye seslendi. Genç kadın huysuz bir şekilde
“”sana sessiz olmanı söyledim!” diye söylenince genç adam karısını daha önce böyle bir durumda görmediği için olan şaşkınlığını bir kenara bırakıp biraz latife yapmanın bir sakıncası olmadığını düşünmüş olacak ki muzip bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
“Feza sen şu anda neredesin?” genç kadın biraz homurdanarak
“rüyadayım beni rahatsız etme!” dedi. Genç adam bu halini sevimli bulmuş olacak ki tekrar konuştu.
“Feza?” onun soru sorar tavrı genç kadını gülümsetti. “Efendim” diye cevapladı kocasını.
“ şimdi sen rüyadasın değil mi?” genç kadının hafifçe başını sallamasıyla devam etti.
“istediğim gibi davranabilir miyim?” genç kadın şüpheyle
“bu rüya biraz farklı sen böyle bir şey söylemezdin genelde?”genç adam onu sürekli düşünen bu kadına ne diyeceğini nasıl davranacağını bilmiyordu.
Genç adam ellerini karısının ellerinden çekti. Onun memnuniyetsiz mırıltıları yükselirken ellerini karısının başörtüsüne götürdü. Genç kadın birden gözlerini açtı. Balamir kendisine bakan simsiyah gözleri görünce önce telaşlandı sonradan kendine gelerek karısının bozulmuş başörtüsünü kendi elleriyle düzeltti. 
Feza gözlerini kırpmadan onu izliyordu. Bu rüya değilse neydi? Balamir’in sesini duyunca söylediklerine odaklanmaya çalıştı. 
“İçeride babam ve Barlas var. Bu halde dışarı çıkamazsın değil mi?” Feza tam anlamıyla şok yaşıyordu. Balamir onunla şakalaşıyor muydu? Dahası bu Balamir gerçek Balamir miydi? Balamir şaşkın karısını orada öylece bırakarak ayağa kalktı. Odanın kapısına yaklaştığı sırada Feza ani bir şekilde yataktan fırlamış ve kocasının önüne gelmişti. İşaret parmağını kaldırıp gerçek olup olmadığını anlamak maksadıyla kocasının kolunu dürtmüştü.
Genç adam karısının bu çocuksu hareketine kendine engel olamayarak güldü. 
“gerçeğim ve buradayım sen de rüyada değilsin.”genç adam atladığı önemli ayrıntıyı öğrenmek maksadıyla sorgulayıcı bir şekilde karısına baktı. 
“sen neden fenalaştın?” genç kadın bütün bu yaşananları hala kavrayamamıştı. Her şey çok gerçek dışı geliyordu. Bu karşısındaki adam, derin dondurucu gibi soğuk olan kocasına hiç benzemiyordu. 
“ben seni aramıştım. Bir kavgaya-” diye devam ederken sustu genç kadın… Telaşla kocasına baktı. Gözleri yüzünde, vücudunda gezindi. Herhangi bir hasar göremeyince rahatlayarak kocasına döndü. Genç adam üzgün bir şekilde karısını omuzlarından kendine doğru çekti. Daha sonra iyice yaklaştığına emin olduktan sonra elleriyle yüzünü avuçlayıp alnına bir öpücük kondurdu. Genç kadın ise kocasını kıpırtısız izliyordu. Bu adama ne olmuştu böyle? Kocası ise sessiz bir şekilde anlatmaya başladı. 
“Akad ile biraz vakit geçirmek istemiştim. Seni arayacaktım fakat telefonumu kaybetmişim. Seni merakta bırakmamak için de eve geldim hemen ama bayılmışsın. Bir daha böyle görmek istemiyorum seni. Anlaşıldı mı?” 
Genç kadın şaşkın bir şekilde kocasının yeşil gözlerine bakarken dediklerini onayladı. Genç adam hafifçe geri çekildiği karısına gülümsedi ve onu kolları arasına aldı. Genç kadın büyük bir şok yaşarken kapıdan pat diye giren kişi ise…

2. Bölüm Sonu

YARİMDİN YARAM OLDUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin