değiştin.

"you have changed"

24 nisan 2018
ses kaydı - 8

bugün benim doğum günüm. annemle, babamın bir arada olmadığı ilk doğum günüm. pastam küçücüktü, tatlıyı çok sevmeme rağmen buruk bir gün olduğu için pastanın sembolik bir şey olmasını ben istemiştim. 

annemle birlikte aynı dileği diledik. kendimize yetebilmeyi. o sırada kapı çaldı.

gelen kevin'dı, elinde bir hediye paketi vardı, gayet şık giyinmişti. annem onu içeri aldı, ben kapıdan geri göndermek niyetindeydim. kevin içeri girdi ve hediye paketini bana verirken iyi dileklerde bulundu. hiçbirini duymadım. o sıra kevin'ın bana o an ne hissettirdiğini anlamaya çalışmakla meşguldüm. 

kırık kalbimi hissettim sadece. ne bir çarpıntı, ne bir merhamet, ne bir hassasiyet. sadece kırık kalbimin sızladığını hissettim. ona gülümsemedim bile.

hediyeyi kabul ederken teşekkür ettim.

bana zayıfladığımı söyledi. iyi olup olmadığımı sordu, eski formuma geri dönmem gerektiğini söyledi bir de.

daha öncesinde ısrarla zayıflamamı istediği zamanlar geldi aklıma. elimde olmadan küçücük gülümsedim. "benim bedenime ne olacağına ben karar veririm" dedim. gözleri büyüdü ama bozuntuya vermedi. sonra annemle konuşmaya başladı. yüzsüzlük yaptığının kendisi de farkındaydı. 

annem sakin bir şekilde konuşuyordu onunla. belli ki pürüz istemiyordu, ya da beni düşünüyordu.

kevin pastanın küçük olduğunu görünce yeni bir pasta sipariş etmek istedi, ona bu pastanın annemle bana gayet de yettiğini söyledim. ters cevaplar almaktan hoşnut olmamıştı ki bana, "miya, değişmişsin" deyiverdi. 

boğazımdaki yumrunun midemden aşağı sıyrılışını yüzümde hissettirmeyerek konuştum: "bunun olması gerekiyordu, aksi takdirde hayatımı başkalarının direktiflerine adamış bir zavallı olarak ölecektim." dedim.

hiçbir şey söylemedi sonra.

annemle konuşmaya devam etti, sonra ondan gitmesini istedim. babamın mezarına uğrayacağımızı söyledim. o da gelmek istedi, ama ona, onun artık ailemizden biri olmadığını söyledim. gözlerine oturan siniri görmek hoşuma gitmemişti, çünkü intikam istemiyordum. istediğim tek şey, kevin dahil herkesin yerini bilmesiydi.