improved myself about me

77 19 11
                                    

9 mart 2018
ses kaydı - 7

annemle her gün babamın mezarına gidiyoruz. öyle çok ağlıyor ki. keşke onun yerine acı çekebilmemin bir yolu olsaydı, ama yok. bazen bazı şeyleri tek başımıza yaşamamız gerekir. bazen bazı şeyler, yalnızca tek başına yaşanır. babam her zaman için iyi bir eş olamamıştı. ama annem, bir insanı sevmenin bütün ayrıcalıklarını babama yaşattı.

annemin içini yakan şey, babamın son zamanlarında pişman olmasıydı. annem babamın bu haliyle daha fazla zaman geçirmek, yaşayamadıklarını yaşamak istiyordu. ama annem bunu bana söylemez. bunu itiraf etmek annem için bencillik anlamına gelir. ama doğru bu.

olan biteni başka insanlara söyleyemesek bile, kendimize itiraf etmek zorundayız.

dün okula döndüm. o zorbaların yanına. 

beni gördüklerinde alaycı gülüşleri yüzlerinden okunuyordu, ama onlara aldırmadım. çantamı elimden almaya çalıştılar, bana güldüler, ölmüş babama hakaret ettiler. 

bu kez ağlamadım. onlar bunu yaparken sınıfın girişindeydik. içlerinden en çok nefret ettiğim kişi olan eisha'nın o derste her zaman oturduğu sıraya doğru gittim ve usul hareketlerle onun olduğunu bildiğim çantayı açtım. çantadakileri döktüm, yakınlarda bir su şişesi gördüm sonra. 

suyu eisha'nın eşyalarının üstüne boca ettim, sırayı oturulmaz hale getirdim. eisha hırlayarak bana doğru atladı. ellerinden biri yakamı tutarken diğeri de boynumu sıkmaya çalışıyordu.

alayla gülümsedim ve boğazıma yapışmış eline tırnaklarımı geçirdim. bağırarak elini geri çekti. diğerleri geldi, bana sataştılar. onlara: "şu andan itibaren hiçbiriniz bana zarar veremeyeceksiniz. şimdiye kadar ben buna izin verdiğim için bunu yapabiliyordunuz. yetenek sizde değildi, aptallık bendeydi. ama artık buna izin vermeyeceğim. bana bulaşırsanız, sizi buna pişman ederim." diye tehditvari konuştum. sonra arkamı döndüm, gözüme bir sıra kestirdim. gitmek üzereyken yine onlardan birinin beni omzumdan yakaladığını hissettim. kafamı çevirmeden şiddetle onun eline asılıp omzumu kendime çektim. 

"beni anlamadınız mı!" diye bağırdım. sesimle tüm sınıf inledi, etrafımıza doluşanlar arttı. onlara yüzümü dönmeden yürüyüp belirlediğim sıraya gidip oturdum. kafamı kaldırıp etrafımdakileri gözden geçirdiğimde hepsinin şaşırmış olduklarını gördüm.

hayır, eski miya yok diyebileceğim kadar iddialı değildim. sadece, ben dahil artık kimsenin bana eziyet etmesine tahammülüm kalmamıştı. 

değiştin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin