~ ℋ𝑜𝓌 𝓂𝓊𝒸𝒽 𝓌𝒾𝓁𝓁 𝓎𝑜𝓊 𝓅𝓊𝓃𝒾𝓈𝒽 𝓎𝑜𝓊𝓇𝓈𝑒𝓁𝒻

555 44 35
                                    

Yine aynı bir gün. Bugünün dünden farkı ne? Aynı şeyleri yaşayarak yeni şeyler keşfetmeyi beklemek aptallık değil mi?

Öğretmenler odasında oturmuş camdan kampüsteki öğrencileri seyredip bir yandan siyah çayını yudumluyordu. Fazlasıyla bitkin ve sıkılmış durumdaydı. Yine derslerine girmiş, öğle arasında her zamanki yerinde her zamanki çayını içiyordu. Her gününün aynı geçmesi onun için yeni değildi, asıl yeni olan artık bundan rahatsız oluyor olmasıydı. Normalde bu tür şeyler pek umrunda olmazdı ama artık bu düzen fazla sıkıcı olmaya başlamıştı.
Bu düşüncelerle bahçeyi seyretmeye dalmışken telefonunun sesi ile kendine geldi.

"Efendim Mikasa"
"Hey Levi, bu akşam bize gelsenize. Hange ve Erwin'i de davet et birlikte akşam yemeği yemeyeli çok oldu"
"Bir anda nerden çıktı bu?"
"Bir yerden çıkmadı uzun zaman oldu son görüşmemizin üzerinden"
"Telefondan görüşüyoruz işte"
"Ay Levi altı üstü yemeğe davet ettik soru sormayı kes ve gel"
"tch her neyse tamam geliriz"
"Güzel akşam görüşürüz"

Levi Telefonu kapatarak gözlerini tekrar bahçeye dikti. Mikasa ile akrabalığı olmasına rağmen pek anlaşamıyorlardı. Genelde birbirlerinden pek haz etmezlerdi. Yine de birbirlerini en çok kendileri anlıyordu. Her ne kadar bunu kabul etmeyi reddetselerde.

"Levi"

Gözlerini bahçeden uzaklaştırıp ona seslenen sese doğru çevirdi.

"Hey Hange"
"Kantine yeni çörekler getirmişler!!"
"ilgilenmiyorum"
"Ah öyle mi sana da almıştım ama"
"ugh her neyse ver hadi"
"Eheheh"

Kantinden bir şeyler tüketmeyi pek sevmese de birkaç gündür evde kahvaltı yapacak zamanı bulamıyordu.

"Oi Hange"
"Hm"
"Mikasa akşam yemeğine gelmemizi istiyor"
"Aaa onlarla görüşmeyeli uzun zaman olmuştu"
"evet evet"
"Tabiki olur hemen Erwin'e haber vereyim"

Hange hemen Erwin'e mesaj atıp ondan da onayı kapmıştı.

"Ahhh çok mutluyum şuan da"
"yine akşam yemeğini beleşe getirdiğin için mi"
"eh o da var tabi"
.
.
.
Dersler biter bitmez Levi kendini eve atmıştı. Üstünü değiştirmiş koltuğa yayılmış bir biçimde televizyona bakıyordu. Son günlerde kendini o kadar tükenmiş hissediyordu ki bunun nedenini kendisi bile anlayamıyordu. Bildiği tek şey her zamanki rutin şeyler artık onu boğmaya başlamıştı.

Televizyonda zevkine uygun bir şey bulamayınca, televizyonu kapatıp yayılmış olduğu koltuğundan kalktı.

Hazırlansa iyi olurdu. Bu yemek işinin hemen bitmesini istiyordu. Onlarla olmaktan hoşlanmadığından değil ama bu aralar birileriyle sosyalleşecek hali yoktu.

Üstüne geçirdiği beyaz gömleğinin üzerine siyah ceketini giyerek telefonunu eline aldı. Hange kapıya gelmişti. Telefonu kapatıp dışarı çıktı.

"Erken gelmişsin"
"Her zamanki halim"
"ya da fazla açsın"
"..."

Arabaya binince ilerlemeye başladılar. Mikasaların evi buradan fazla uzakta değildi. 15 dk sonra varmışlardı.

Arabayı park ettiklerinde hemen önlerindeki gri arabanın kapısı açıldı.

"Hey"
"Oh Erwin erken gelmişsin bakıyorum"
"Ah tabi hep birlikte fazla zaman geçiremiyoruz öyle değil mi"
"İkinizde sadece beleşçisiniz"

Hange ve Erwin şaşkın yüz ifadeleriyle Levi'a döndüler.

"her neyse içeri geçelim"

Kapıya vardıklarında Hange heyecanla kapıyı çaldı.

"Hange-san!!"
"Arminn"

Hange Armin'i üzerine atlayarak sıkıca sarılmaya başladı.

"Ahh ne kadar özlemişim sizi"
"E-eh biz de sizi ö-özledik.."
"dörtgöz çocuğu bırak"
"Eh afedersin"

Hange Armin'i bırakınca içeri girdiler.

"Hoşgeldiniz"
"Hoşbulduk Mikasa davetin için teşekkürler"
"Ne demek Erwin birlikte bir şeyler yemeyeli çok oldu"

"Eh hadi mutfağa geçelim öyleyse"

Mikasa'nın sözüyle herkes mutfağa doğru ilerledi.

"Oooo neler hazırlamışsınız böyle"
"Pek bir şey değil"

Herkes masaya geçince sohbet ederek yemeklerini yemeye başladılar.

"Ah gerçekten böyle çok güzel oldu. Akşamları Levi'ın evine zorla girmeye çalışmak çok yorucu oluyordu"
"onun yerine kendi yemeğini hazırlamaya çalışabilirsin aptal"
"Hmph"

Yemeğin geri kalanını sakin bir şekilde geçirdiler.

Levi başta yemek konusunda emin olmasa da geldiği için mutluydu. Yalnız kalmak onu çok rahatlatsa da tanıdıklarıyla zaman geçirmek o kadar da kötü değildi.

Uzun zaman sonra tekrardan keyiflendiğini hissediyordu.



"Hey çekimler neredeyse başlayacak neredesin sen, seni daha fazla idare edemeyeceğimi biliyorsun"
"Geldik işte"
"Biraz daha yardımcı olmayı deneyebilirsin öyle değil mi?!"

Önündeki adamı görmezden gelip hızlı adımlarla stüdyoya ilerledi genç adam.

"Bay Zeke, çekimleri birazdan başlatacağız"
"Tamam tamam son hazırlıkları bitirin"
"Anlaşıldı"

Zeke gözlerini stüdyoya ilerleyen genç adama doğru çevirdi.

"Kendini daha ne kadar cezalandıracaksın Eren?"



=======
Şükür Ereni getirdik
Bolum cok icime sinmedi nwyse
Bu hikayeye smut yazmazsam gözüm açık gider

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 18, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Maybe One Day || EreriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin