jeno çantasını sırtına taktığında yanına gelen beden ile şaşırmıştı. ardından kalbi her yerinde atmaya başladı. jaemin'in ona gülümseyerek bakması kalbine hiç iyi gelmiyordu.
"jeno fark ettim de burada diğerleriyle samimi olduğum kadar seninle samimi değilim. bu yüzden bu durumu telafi etmem gerek. benimle sahile gelir misin?"
jeno kendisine merakla bakan gözlere baktı. kalbi ağzında atıyordu sanki. bacaklarının titrediğini hissediyordu. dudaklarını araladı fakat hiçbir şey söyleyemedi. onun yerine kafasını salladı sadece.
kurstan çıkıp sahile doğru adımlamaya başladıklarında bayılmak üzereydi jeno. derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı lakin jaemin'in yanında pek mümkün değildi bu.
ikili sahil kenarında yürümeye başladığında jaemin gülümseyerek jeno'ya döndü. "dans konusunda oldukça yeteneklisin jeno. ileride bununla ilgili bir planın var mı?" jeno kendisine bakan bedene döndü ve kafa salladı. "ben danstan ziyade müzikle uğraşmayı daha çok seviyorum"
"dansta da müzik vardır"
"öyle ama dans ederken gözlerini kapatıp sözlerinde kaybolamıyorum"
"müzikle aran daha iyi yani"
"evet" jeno dudaklarını birbirine bastırdı ve yere bakarak yürümeye devam etti. jaemin aklına takılan soru ile dudaklarını kemirmeye başladığıda jeno'nun kolundan tutup durdurdu. jeno aniden gelen bu hareket ile başta şaşırsa da kalbinin hızlandığını fark etmişti.
"aslında seni ve geçmişini merak ediyorum jeno" jeno duyduğu cümle ile histerik bir gülümseme sundu. "geçmişimi öğrendikten sonra benimle arkadaş olacağını sanmıyorum"
jaemin şaşkınca jeno'nun gözlerine bakmaya başladığında kafasını iki yana salladı. "hayır jeno, her ne yaşadıysan yaşa geçmişte kaldı sonuçta"
jeno karamsar bir şekilde jaemin'e bakmaya başladığında jaemin güven veren gülümsemesinden sundu.
ikili banklardan bir tanesine oturup güneşin batışını izlemeye başladığında yaz rüzgarı hafifçe esmişti. jeno nefesini dışarı verdi ve batan güneşi izleyerek konuşmaya başladı.
"ben istenmeyen bir çocuktum jaemin" jeno ağlamamak için zor dururken jaemin şaşırmış bakışlarını jeno'ya yöneltmişti.
"annem dört yaşında anaokuluna verdi beni. çok iyi hatırlıyorum o bahçede akşama kadar ağlayarak beklemiştim. bir yıl öğretmenim ile kaldım ama hiç kimse ile konuşmuyordum. altı yaşında yetimhaneye verdiler beni."
jeno zorla yutkundu ve ellerine baktı. gözyaşları yavaşça yanaklarından süzülürken devam etti
"okulda da bu yüzden zorbalık yapmışlardı bana. on dört yaşıma geldiğimde gizlice yetimhaneden kaçmaya başladım. kaçıp aylak aylak geziyordum sokaklarda. bir gün bir tane çocuk ile tanıştım. benden iki yaş büyüktü. bana küçük bir paket uzattı. birine götürmemi istedi. dediği gibi yaptım fakat onun uyuşturucu olduğundan haberim dahi yoktu"
jaemin onun ağlamasına sebep olduğu için kendisine kızarken jeno kafasını kaldırdı ve derin bir nefes aldı.
"iki yıl böyle geçti ve ben farkında dahi olmadan uyuşturucuya başlamıştım. tabi bunu yetimhane müdürümüz fark ettiğinde on yedi yaşındaydım. beni hastaneye yatırdılar. sürekli kriz geçiriyordum. vücudum o illeti istiyordu. hastaneye yatırdıklarında bir şey daha fark ettiler. anjina pektoris yani kalp spazmım vardı"
jeno bakışlarını jaemin'e çevirdiğinde jaemin şaşkınlıkla bakıyordu. "o ilaçlar da bunun içindi jaemin. geçmişimi öğrenen herkes benden kaçıyor. tek suçum bir aileye sahip olmamam"
jeno boynuna sarılan kollar ile ağlamasına devam ederken kendi kollarını sakince sardı jaemin'in beline. işte o merak ettiği kokusunu şu an ciğerlerine doldurma fırsatı bulmuştu. daha çok ağlamak isiyordu fakat jaemin'in eşsiz kokusu onu sakinleştirmeye yetiyordu.
jaemin geri çekildi ve jeno'ya baktı. jeno ıslak kirpikleri arasından karşısındakine bakarken ellerini tuttu ve gülümsedi jaemin. "her ne yaşadıysan yaşa hepsi geçmişte kaldı jeno. henüz gençsin ve hayatını güzelleştirmek senin elinde. artık yanındayım"
"teşekkür ederim jaemin-ah"
-
öyleydi yani
ŞİMDİ OKUDUĞUN
swan | nomin
Fanfiction"beyaz bir kuğu gibiydin na jaemin" Hayan | Nomin Lee Jeno × Na Jaemin