Günaydın👋🏻👋🏻
En önemli ve güzel olabilecek bölümleri ıkına ıkına yazmak ve batırmaktan endişe etmek🤝🏻Ben
Aslında film olayını sizin önerilerinizden birini seçip yapacaktım ama geçen gün bir rüya gördüm aksiyon ve polisiye filmi tadında, o yüzden bunu yazayım ve azıcık eğlenceli bir ortam oluşturayım dedim. Ne kadar yapabildim bilmiyorum lxmrlxmkd
İyi okumalar dilerim~~~
............
Büyük alışveriş merkezinin en üst katında, sinema salonlarının olduğu bölümde, Jeongguk kucağındaki hem kendisine hem de hyunguna ait montlarla deri koltukların üzerinde oturuyor, elindeki telefonuyla ilgileniyordu. Taehyung, o sırada koca bir kalabalığın arasına dalmış, biraz sonra girecekleri film için mısır ve içecek almak için çabalayan kişiydi. İkisinin de ilk defa duydukları ve hakkında hiçbir şey bilmedikleri bir filme bilet almışlardı.
Aslında, almış da sayılmazlardı. Bir önceki gün, Jeongguk hyungu ile arasında geçenleri ilk olarak en yakın arkadaşı Baekhyun'a heyecanla anlatmış, yarın sinemaya gideceklerini fakat aklında bir film olmadığını söylemişti. Böylece Baekhyun, bu işi kendisine bırakmasını, onlara mükemmel bir film seçeceğini söyleyerek ona garanti vermişti. Jeongguk da ona güvenmişti. Online ortamdan aldıkları biletleriyle buraya gireli on dakika kadar oluyordu. Filmin başlamasına biraz daha vardı ve bu yüzden Jeongguk o kadar da endişeli değildi. Sadece, biraz heyecanlıydı.
Tam olarak sevgili sayılmazlardı büyüğüyle. Sadece, birbirlerinden hoşlanan iki küçük çocuk gibilerdi ve normalde de birlikte yaptıkları olağan şeyleri şu anda yaparken ikisi de heyecandan ölecek bir haldelerdi. Jeongguk, ilk defa ondan dört yaş büyük olan hyunguyla yaptığı bir aktivitede, bu kadar küçük olduğu için kendi kendisine üzülmüştü. Annesi ona bunun sorun olmadığını söylüyordu sürekli ama etrafta gördüğü bütün çiftler ya yaşıt, ya da birbirlerine yakın yaştalardı. O da şu anda on yedi yaşında olsaydı, nasıl olurdu merak ediyordu.
"Senin için en büyük boydan satın aldım." Arkasından gelen Taehyung'un sesiyle, Jeongguk telefonundan oynadığı oyundan hızlıca çıktı ve telefonu kapatıp arkasını döndü heyecanla. Az önceki düşüncelerinden sıyrılmış, telefonunu koltuğun üzerine bırakıp Taehyung'un elindeki kovaya uzanmıştı. "Teşekkür ederim." Elini mısırların arasına daldırıp üç tanesini ağzına atmadan hemen önce mırıldandığında, Taehyung büyük boy alarak en iyisini yaptığına bir kez daha ikna olmuştu. Kendi orta boy mısırıyla onun yanındaki boşluğa oturdu ve Jeongguk'un mısırların bir kısmını daha şimdiden yemesini izledi. "Hepsini bitirme. Filmin ortasında mızmızlanıyorsun sonra."
Kucağındaki kovadan birkaç avucu çoktan yiyip bitirmiş olan Jeongguk, yanında oturan bedenin ona söyledikleri karşısında kaşlarını çatıp dolu yanaklarıyla ona doğru döndü. O, bir kere çok yemiyordu. Sadece atıştırıyordu. Dudaklarını aralayıp bunu Taehyung'a da söyleyecekti ki, Taehyung parmağını kendi dudaklarının üzerine kapatıp sessiz ol işareti yapmış, sonra da, "Ağzında lokma varken konuşulmaz." diye bir de ona laf çarpmıştı. Jeongguk, çatık kaşları düzelirken dolu yanaklarıyla güldü ve ağzındaki mısırları çiğnemeye koyuldu. Haklıydı büyük olan, onu düşünüyordu. Boğulursa ne yapardı onsuz!
Jeongguk'un ağzındaki mısırları çiğneyip yutmasından sonra, Taehyung etrafta gezinen bakışlarını yeniden ona çevirmiş, parmağıyla onların girecekleri salonun kapısını göstermişti. "İçeri almaya başladılar. Gidelim mi?" Jeongguk, hyungunun gösterdiği yere baktı ve gerçekten içeri giren insanların olduğunu görünce başını onaylayarak sallayıp ayaklandı. Onunla birlikte Taehyung da koltuktan kalkmış, cebine Jeongguk'un telefonunu sıkıştırıp mısır ve içecekleri de alarak onunla birlikte yürümeye koyulmuştu. Salon kapısına yaklaştıkça, yan tarafta gördüğü film afişi dikkatini çekti. "Baksana Jeongguk. Bu film ne hakkında? Biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...