1- Lost

83 13 8
                                    

Sıcak kum taneleri ayağımın altında ezilirken bana inatla hâlâ parlamaya devam eden güneşe kısık gözlerimle beraber başımı kaldırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Sıcak kum taneleri ayağımın altında ezilirken bana inatla hâlâ parlamaya devam eden güneşe kısık gözlerimle beraber başımı kaldırdım.
Her zaman parlayan ben bugün sönmüştüm. Bugün ilk defa ölmeyi bu dünyadan silinmeyi dilemiştim doğum günümde.

Zaman bugün benim için durmuştu ve ilerlemiyordu.
Saat 10:40 da dünyam başıma yıkılmıştı. Çünkü annem ölmüştü.

Uzun zamandan beri kanser ile savaşıyordu ve o bu sabah ölmüştü. Savaşı kaybetmişti. Hem de benim doğum günümde.
Gözlerim yanmaya başladığında bakışlarımı güneşten çekip tekrar yere indirdim ve yürümeye başladım.

Bugün kafamın içinde susturamadığım onlarca ses vardı. Hatta binlerce. Kafam dağılır diye sahile gelmiştim ama belli ki burada da rahat edemeyecektim. Çünkü buna kafamın içindeki sesler müsaade etmeyecekti.

Islak olan kumlara geldiğimde duraksadım. Küçükken annemle ve Lia ile sahilde kumdan kale yapardık dalgalar gelmesin diye de biraz uzakta oynardık ama her seferinde hırçın dalgalar yaptığımız kumdan kaleyi ve oynadığımız oyunları bozardı.

Bu yüzden 10 yaşıma kadar denizden nefret etmiştim.

Anılar gözümün önünde teker teker canlanmaya başladığında gözümden düşmekte olan damlayı tutamadım. Lia ile en son 12 yaşımdayken görüşmüştük. O da ortaokuldaki partideyken. Daha sonra da o okulunu değiştirip uzaklara gitmişti. Ve onu bir daha asla görmemiştim.

Soğuk su ayaklarımla temas ettiğinde daldığım yerden çıkıp ilerlesem mi diye bir düşünceye kapıldım.

Yüzme bilmiyordum ve gördüğüm kadarıyla da benden başka kimse yoktu sahilde. Boğulursam beni kurtaracak kimse yoktu.

Saatler öncesinden tuttuğum dilek aklıma geldiğinde kendime bir tokat attım.
"Aptalsın sen Chanhee. Hem de koca bir aptal."

Sonra ise dileğimi gerçekleştirmek adına denize karşı bir kaç adım attım. İlerlemiştim şu an denizin içindeydim ve su dizlerime kadar geliyor yosunlar ayağımı sarmaya başlıyordu.

Dalgaların sesiyle rahatlarken gözlerimi kapatıp yeniden yürümeye devam ettim. Altımdaki şortun ıslandığını hissediyordum. Gözlerimi açmayacaktım çünkü açarsam korkup geri kaçacaktım ve benim hiç gitmeye niyetim yoktu. Tişörtüm ıslanana deniz seviyesi çeneme gelene kadar ilerlemeye niyetim vardı.

Kısa bir sürede istediğim yere gelmiştim. Tişörtüm ıslanmıştı. Su artık boğazıma kadar çıkmıştı ve ben korkakça gözlerimi açmıştım. Büyük dalgalar üstüme üstüme gelirken bir adım geriledim.

Şu anda hiç olmadığım kadar kendimi tedirgin ve korkak hissediyordum. Ölmeyi bile beceremeyen bir korkak.

Nefes alış verişlerim değişmişti. Muhtemelen suratımın rengi de dönmüştü.

Arkamı dönmeden geriye doğru bir adım daha attım.

Boğularak ölsem çok can çekişir miydim? Yoksa sadece bir anlığına mı olup biterdi her şey?

'Chanhee! Kendine gelmeli ve bir an önce buradan siktir olup gitmelisin.' Diyen iç sesime kulak vermeye çalıştım.

Ama yapamamıştım. Deniz tarafından adeta çekiliyordum ve her zerreme kadar panik olmuştum.

Buraya rahatlamak için gelmiştim ama şu an her şeyi berbat etmiştim.

Kendime bir kez daha kızıp lanet ederek var gücümle bağırmaya başladım. Belki sahile pek de uzak olmayan restoranlarda oturanlardan biri beni duyardı.

Kimi kandırıyordum ki kimsenin duyacağı yoktu.

Belki de bu benim son günümdü. Belki de biraz sonra annemin yanına gidecektim.

Daha fazla direnmeye ve bağırmaya son verip gözlerimi kapadım ve tuzlu denizin bana açtığı kucağa karşılık verip sarılarak içine çekildim.

Sea u later  'Choi Chanhee'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin