vi. dear

840 75 169
                                    

"I won't even lie, I'm screaming inside all the time
It seems like a breeze, it feels like a dream
But I don't wanna die"

16 Ağustos 2020
Saat 11:12

Küf kokulu bodrumun soğuk betonuna diz çökmüş karşısındaki adamın kan içindeki yüzüne gülüyordu bandajlı genç. Kahverengi gözlerinin içindeki deli parıltısı o kadar net görülüyordu ki dövülmekten bayılma derecesine gelen adamın tekrar korkuyla titremesine neden oldu. "B-bildiğim her... şeyi anlattım.."

"Ve ben de dedim ki, daha fazlasını istiyorum." Soğuk sesi bodrumda dağılırken arkadan bir fısıltı geldi kulağına. "Dostum, cidden onun düşmanı olmak istemezdim." Duyduğu cümle ile kafasını çevirirken adamlarından birinin kulağından çekilen bedenini gördü. "O zaman benim kölem olduğun için kendini şanslı sayıyor olmalısın."

Az önce laubali bir şekilde gülen takım elbiseli adamın korkudan titreyen eline baktı Dazai. Tek kaşı havalanırken ayakları üzerine kalkıp bedeninin tamamını adamlarına çevirdi. "Neden bana karşı olmak istemediğini söyle."

"E-efendim ben..."

"Cevap ver!"

"Ç-çünkü siz... Düşmanınızın altını ıslatabilecek kadar korkutucu olabiliyorsunuz." Sesi titreyen adama güldü Dazai. Dilini yavaşça dişlerinde gezdirdikten sonra elini yanındaki adama uzattı. "Silahını ver." Saniyeler içinde eline bırakılan silahın güvenliğini açtı ve yüz hizasına kaldırıp bir süre siyah silahı inceledi. Ani bir kararla silahı yerde kanlar içindeki adama doğrultup üç el ateş etti. Kurşunların hiç biri adama denk gelmemişti, Dazai kafasını sola yatırdı. "Sanırım, altına yapmadı, değil mi?" Topuğu üzerinde tekrar az önce konuşana döndüğünde adamın ayaklarının dibindeki ıslaklığa dudağının kenarıyla güldü. "Anlaşılan... Altına işemen için düşmanım olmana gerek yokmuş..."

Takım elbiseli adamın titreyen gözkapakları sonuna kadar açılmış direkt önüne bakıyordu. Bandajlı genç silahı doğrultup iki el daha ateş etti. Islak zemine yığılan adama donuk gözlerle baktı ve silahı yanındakilere uzattı. "Tüm bu ölümcül lanetlerin altında yaşamımızı sürdürürken birkaç kurşun yüzünden altına işeyen birine ihtiyacım yok."

Tekrar az önce sorguladığı adama döndüğünde bodrum kapısının önünde duygusuz bir şekilde kendine bakan mavi gözleri gördü. Chuuya ellerini cebine koymuş, gözlerini ayırmadan ona bakıyordu. Birkaç saniyeliğine duraksadıktan sonra kapıya yaklaşan bandajlı gence tek kaşını kaldırdı. Dazai'nin ona ulaşmasına ya da bir şey söylemesine fırsat vermeden arkasını dönerek merdivenlerden yukarı çıktı.

Seviştikleri o geceden beri onunla her türlü iletişimden kaçınmıştı. Dazai ne zaman onunla konuşmaya çalışsa, ya sürekli küfür ediyor ya da oradan uzaklaşıyordu. Gözlerini usulca kapatıp birkaç derin nefes aldı Dazai. Tekrar arkasını döndüğünde yüzü sanki hiç aydınlanmamış gibi karanlıktı. Sorguladığı adamın dibine geldiğinde diz çöktü. "Son kez soracağım... Blair nerede?"

"B-ben bilmiyoru-"

"Bir kez daha bilmiyorum dersen derini yüzerim." Ayağa kalkıp merdivenlere yöneldi. "Onu Kouyou-san'a götürün. Özel sorgulamalarından birine alsın."

"Tabi efendim." Dazai merdivenlerden çıkarken omuzlarını düşürdü. İki gündür baş ağrısı hiç durmamıştı ve Odasaku'nun son isteğini yerine getiremediği her gün kendini çok daha kötü hissediyordu. Blair'in adamı olduğunu tahmin ettiği herkesi tek tek sorgulamış ama zaten bildiğinden birkaç kelime fazlasını öğrenememişti. Binadan çıktığında kafasını gökyüzüne doğru kaldırarak derin bir nefes aldı, belki de Atsushi'yi ateşe atmaktan başka çareleri yoktu...

Meteor Shower | SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin