THE HAPPY END

711 57 24
                                    

[Yuwin]

Yuta, sevgilisinin elinden tutmuş, arkasından da valizlerini sürüklüyordu. Bazıları dönüp ikiliye bakıyor, bazıları kınıyor bazılarıysa hayranlıkla onları izliyordu.

Normalde olsa Sicheng, bakışların bu kadar üzerinde olmasını istemezdi. Dansları dışında ilgi odağı olmak için extra bir çaba göstermezdi ama henüz yeni sarı-kahve bir renge saçını boyatan sevgilisi ile el ele tutuşup havalimanına doğru yürümeleri onları odak haline getiriyordu.

Yanlarında üçüncü teker gibi kalan genç ise aralarında 5-6 adımlık mesafe bırakarak arkalarından gidiyordu.

Sicheng bunu fark ettiğinde Haechan'e döndü. Bir şey demek için ağzını açmıştı ama Yuta, ondan daha hızlı ve soğuk bir şekilde Haechan'e dönüp kolunu dürtmüştü.

"Velet, bacak boyuna göre kısa adımlar atıp durma yanımızdan yürü." dedi Yuta.

Haechan, Yuta'yı fazla takmadan hmladı.

Tamamen başka bir şey düşünüyordu.

"Sizce Mark'ın yanına gitmem iyi bir fikir mi? Sonuçta ona, onu bekleyeceğimi söyledim. Ya onu pavyonda basarsam. Ya da daha kötüsü ben onu pavyonda basmaya diye gidip orada Jeno'yu görüp şaşırdığım anda burnuma eteri dayarlar ve ben de bayılıp orda çalışmaya zorlanırsam.

DAHA ÇOK GENCİM." diye bağırdığında Yuta ve Winwin de dahil olmak üzere yakınlarındaki herkes Haechan'e dönmüştü.

Kendisine dönen gözlere yavaşça kafasını sallayan Haechan, adımlarını hızlandırıp YuWin'e katılmıştı.

"Ne yani genç değil miyim?" sorusu üzerine Yuta kafasını yavaşça sola çevirmiş, Winwin ise gülümseyerek onu cevapsız bırakmıştı.

Uçağa bininceye kadar Haechan, saçma senaryolar kurarak çiftin başını ağrıtmıştı.

En sonunda Yuta dayanamayıp boynunda asılı olan bandanayı çıkarıp ağzını örtmüştü Haechan'in.

Haechan minik bir iç geçirip Yuta'ya döndü.

"Eğer sizinle beraber gitmezsem, asla Mark'ın yanına gidemeyecekmişim gibi hissediyorum. Ona aşık değilim ama o olmadan da günlerim geçmiyor. Her gün bana çikolata almasını özlediğimi hissedebiliyorum. Ya da basket maçlarında her attığı baskette bana göz kırpmasına o kadar çok alışmışım ki bağımlılık haline gelmiş.

Uyuşturuculardan daha da kötü bağımlılık yapmış." dedi Haechan.

Yuta ilk kez Haechan'e gülümsemişti o an.

"Eğer birine ihtiyaç duyuyorsan bunu ayrı kaldığında anlarsın. Ama birisinin sana ihtiyaç duyması için ona ihtiyaç duyuyor gibi yaparsan, ayrı kalsan dahi hiçbir şey hissetmezsin velet. Sense hoşlanıyorsun. Ama ilerisi sana kalmış." Yuta sadece ona ilk kez gülümsemekle kalmayıp en uzun konuşmalarını yapmıştı.

En uzun konuşmasıydı çünkü bunları söylerken aklından tek bir isim geçiyordu... Winwin.

Winwin, Yuta'ya gülümseyip omzuna yanağını koydu.

Yuta da kolunu kaldırıp, eliyle Sicheng'in saçlarını okşadı.

Sicheng, akılda kalıcı sesle Yuta'nın kulağına fısıldadı.

"Sana demiştim ya, benimle nasıl bir çıkar için beraber olabilirsin ki? Hatırlıyor musun? Ben uzun uzun onun cevabını düşündüm. Ama işin sonunda çıkarlı olan tek bir taraf olmuyor.

Adore † YuwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin