Kage'nin Mektubu -FİNAL-

637 49 10
                                    

"Oi minna!

Bu mektubu okuyabilen sizler, demek ki dünyada olup biten her şeyden kazasız belasız kurtulmuşsunuz! Neler oldui bilmek için sabırsızlanıyorsunuz değil mi?

Eva, Hades sayesinde, Poseidon'u da yanına alıp, yeryüzüne geldiği zaman?

O halde anlatayım!

Ryuz ve Shisui hala birer kukla olarak kullanılıyorlardı. Gaara ve ben karşılık vermekte artık gerçketen zorlanıyorduk. Eva, ölmüştü. Bu çaresiz durumun içinde, beklemediğimiz bir anda yerin yarılması ile içinden parlak bir ışık yayıldı, Eva'nın bedeni yarığın içine düştükten sonra ışık daha da parlak hale geldi ve yarığın kapanması ile gözümüzün önünde üç kişi belirdi.

Önümde duran iki tanrıya umursamadan, o efsanevi tanrıçaya gözüm takılıp kalmıştı. O bizi burada yalnız bırakmayacaktı.

Her neyse, dönüşleri ile birlikte, Zeus'a sonunda haddi bildirilmişti. Bu kısım uzun bir hikaye değil. 3 büyük güçten iki birleşip diğerine saldırırsa, bir de buna Eva eklenirse olayın uzun sürmesi bir mucize olmaz mıydı zaten?

Zeus, öldürülmedi. Olympus'un dengesinin korunması için yaşaması gerekiyordu. Bu yüzden onu zincirleyip kapattılar. Kapatılmasının üzerine başarısızlık sendromu ile intihar eden Zeus'un ta kendisi idi. Zeus'un intiharı üzerine tahmin edeceğiniz gibi Shisui ve Ryuzaki'nin bedenleri ruhları ile birlikte yine yeryüzüne bağlanmıştı. Hades bunun için de cezasını çekecekti elbet.

Her neyse! Zeus'un saldırılarından önce her şeyi göz önünden kaldırdığını hatırlıyor musunuz? Her şey göz önüne gelince daha da beter oldu! Ne güzel klan binamızın o hale geldiğini unutmuştum!

Ryuzaki'nin dönüşü herkesi şok etmişti, kaç yıldır beraberiz sonuçta. Tamam... İtiraf ediyorum ki dönüşüne en çok sevinen kişi tam olarak bendim.

Klan binasını el ele verip yeniden inşa ettik, eskisinden kötü oldu ama olsun, bir çatımız vardı sonuçta.

Bu zaman içerisinde Takım Eva olarak sayısız görevi bitirdik.

Ama maalesef, herkes hayatını bu kadar mutlu sürdürmüyordu. Shisui takımından nefret ediyor, kendini alkol ve özellikle sakeye vuruyordu. Onu ne yapıp edip kendi takımımıza aldık. Ama yine mutluluğumuz uzun süremedi.

Yunanistan Adları'ndaki görevimizde, o lanet mitolojik yaratık hepimizin yaşamı için birimizin ruhunu istediğini söyledikten sonra Ryuz'un ruhunu çaldı. Onu geri almak için kendi ruhunu öne süren Shisui sayesinde, Ryuzaki'nin ruhu bedenine döndü, fakat bu sefer giden Shisui olmuştu.

Ryuzaki girdiği bunalımı önümüzdeki bir kaç yıl içinde atlatıp daha da güçlenmeye baktı.

Benim de ondan ayrılmamın vakti gelecekti. Sırtımı hep ona yaslayamazdım.

Bu olayların üstünden geçen iki yıl üzerine, Eva'ya olan duygularımı itiraf ettim. Sanırım şöyle olmuştu:

-Seni seviyorum, Eva!

-Söylemek için bu kadar beklemek zorunda mıydın?

-Hah?!

Eva işte...

Her neyse! Bunun üstüne geçen bir yıl içinde, Eva ve ben kendi yollarımızı çizmek için klandan ayrılıp uzun yolculuklara çıktık. Ryuzaki'nin iyi olacağını emindim.

Gidişimizin 1. yıldönümününde ziyaret için yola çıkacaktık ki Eva sürekli kustuğu ve başı döndüğü için ziyaretimizi erteledik. Salgın bir hastalık vardı.

Sonra mantıklı düşününce onun gibi bir Tanrıça neden salgın hastalığa kapılır ki dedim, ve haklıydım da.

Eva, bir yarı tanrı olarak doğacak oğlumuza hamileydi.

9 ay sonra, elimizde kundaktaki bebek, yola çıktık. Ryuzaki amcası ile tanışması mecburiydi. Ryuzaki amca nedir ya?!

Klana gidince gözlerimiz ustayı aradı. Herkesin gözü ise kundaktaki bebeğimizdeydi. Bizi uzunca süzdükten sonra, sonunda gelip hoşgeldin demeye başladılar. Önüme gelen birisine "Babalık nerede?" diye sordum. Fal taşı gibi açılan gözlerini bana dikip "Haberiniz yok mu?" dedi.

95 yaşına giren ustamız vefat etmişti.

Durduğumuz saygı duruşunda, herkes oğlumuzu sevmekle meşguldü. Sonunda aklıma gelince yeni ustanın kim olduğunu sordum.

"Yeni Usta" lafı geçince arkadan "Bana mı baktınız?" diye bir ses geldi. Tahmin ettiğim gibi.

Sarı çiyana bak sen.

Öyle özlemiştim ki düşünmeden ona sarıldım, Eva daha narin hareketlerle bebeği bana verip Ryuz'a sarıldı ve sonra bebeği ger aldı.

Bizim gidişimiz üstüne geçen zamanda 95 yaşına giren klan ustası babalık vefat etmiş, yeni klan ustası Ryuzaki olmuştu.

Ryuzaki Ringbell, Taiyo Ustası.

Yakışıyor da pezevenge...

Elimizdek bebeğe gözü takıldıktan sonra "Çüş Kage!" diye bağırdı. Sanane lan teme?!

Ettiğimiz kavgayı her zamanki gibi Eva sonlandırdıktan sonra Ryuz bebeği kucağına aldı. Öz akrabasıymış gibi şefkatli gözlerle çocuğu süzdü.

-Adı ne?

-Shisui.

Adının Shisui olduğunu öğrenmesi gözlerini daha da yaşarttı. Ee, ne yaparsınız işte.

Bizim hikayemiz de bu kadardı. Shisui'yi yetiştirmek için gönüllü olan Ryuzaki'ye bırakıp yarım kalan bir çok işi halletmek adına Olympus' a gittik. Akıllardaki soruyu biliyorum.

"Gaara nerede?"

Zeus'un ölümünden sonra, Eva 12 büyük tanrıya alınmak istemiş, kabul etmeyince kardeşi 12 tanrı arasındaki ilk yarı tanrı olarak onlara katılmıştı. Düzenli olarak ziyaret de ediyorduk tabii. Hatta oğlumuzun adının Shisui olmasını ilk tavsiye eden de oydu.

Shisui'nin mezarına yaptığımız son ziyareti de yanımıza artık 7 yaşına girmiş Shisui'yi tanıtarak yaptık. Emindik ki o da bu konuda mutluydu. Ve o zamana kadar nedense aklımıza gelmemiş bir şey aklımıza geldi. Shisui'yi de yanımıza alıp Hades'in dünyasına indik.

Shisui'yi görmek istediğimizde Hades: "8 yıl önce her şeyi unutup yeniden doğmak üzere şelalenin suyundan içti dedi." Şelalenin suyundan içtiği gün 27 Ağustos, Eva'nın ilk baş dönmelerinin yaşandığı zamandı.

Heyecanla dönüp oğlumuza baktık. Kim bilir, belki Shisui hala bizlerleydi? Ryuzaki'ye gösterdiği aşırı ilgi buna bir kanıt bile olabilirdi belki, hah?

Sonuçta kaderin işi belli olmaz, ama siz yine de kendinizi öylece kadere bırakmayın.

Unutmayın, kaderinizi şekillendirmek sizlerin elinde.

Sevgiler,

Kage."

Tanrıça: Evangeline hikayesinin finalidir. Okuyan herkese teşekkür ederim ^^

-Nisa Büyüknalbant

Tanrıça: Evangeline (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin