#16 Parti var dediler, geldik.

168 9 1
                                    

Arkadaşlar yeni bir bölüm ile birlikte sizlerleyim. Biliyorum, 1-2 aydır yeni bölüm yayınlamıyordum. Hayattan kopmuştum resmen. Bu bölümü nedense hiç beğenmedim. Uzun süredir bölüm yayınlamadığım için çok fazla değişiklikler yaptım. Başlık farklıydı, daha farklı konular olacaktı aslında. Hiç beklediğim gibi olmadı bu bölüm. Hazırda bekliyordu, belki yazarım diye. Bugün yayınlamayı bile planlamıyordum. Çok mutlu olduğumdan, sizi daha fazla bekletmek istemedim. Kısa olduğunu çok iyi biliyorum. Bu yüzden sizden özür diliyorum. Belki sizde beğenmeyeceksiniz, ama olsun. Elimden geleni yaptım, Yapacağım da. Her neyse fazla uzatmıyorum, iyi okumalar baş belaları

~~~~~~~~

Bu işin sonu hiç iyi olmayacaktı. Emir ve Aras aynı anda yanımıza geldi, uzun uzun birbirlerine baktılar. Tam o sırada Can'ların geldiğini gördüğüm de hemen Emir'i yanımızdan gitmesi için ikna etmeye başladım. "Emir, Can buraya geliyor. Seni görmeden hemen git!" Evet, harika ikna etme yöntemim var, en azından işe yarıyor.

"Benim, kimseden bir korkum yok. Can gelsin, baban gelsin hiç bir şey olmaz. Adam gibi karşılarına geçer, hala seni sevdiğimi söylerim. O yüzden gitmeyeceğim" diyerek Aras'a baktı. Aras ise sadece gülüyordu. Bu çocuk iyice delirdi. Bu sefer işe yaramadı. Dur, dur o daha demin 'hala seni sevdiğimi söylerim" mi dedi. "Sen daha demin büyük bir şok geçirdin sanırım, 'hala seni sevdiğimi söylerim' ne demek ya. Artık beni asla bu sözlerle kandıramazsın. Şimdi buradan hemen git. Kızın doğum gününü berbat etme!" Dedim. Gerçekten yanımda durması bile sinirimi bozarken, üstüne üstlük seni seviyorum diyordu. Emir, son kez Aras'a imâlı bakışlar atarak yanımızdan uzaklaştı. Aras ise Emir gider gitmez, yanımda Gizem ve Anıl'ın olmasını aldırmadan bana bağırmaya başladı.

"Ada, bu niye geldi hemen. Sen daha demin güldüğüme bakma, onu hemen şuracıkta öldürürdüm. Sadece, kızın doğum gününü berbat etmemek için sustum. Hem bu arada bu elbisenin hali ne böyle! Kısacık elbise giyip gelmişsin" Anıl ve Gizem, bizim bu hallerimize gülüyorlardı.
"Ne gülüyorsunuz siz" diye çıkıştım. Aras'a dönerek "Hem sanane, seni ilgilendirmez. Istediğimi giyerim" dedim. O ise sadece bizim duyabileceğimiz bir şekilde kahkaha attı.

"Sen benim sevgilimsin, ben ne dersem o" dedi. "Hıı canım hıı" dedim. Aras, benim dediğimi duymamış gibi Can ve 'yakışıklı arkadaşları'nı bizim olduğumuz masaya çağırdı. Erkeklerin hepsi klasik bir şekilde gömlek ve pantolon giymişti. Her zaman ki gibi! Ceren, ona çok yakıştığına emin olduğum beyaz, üstü danteli bir elbise, Selin ise beyaz crop, turuncu tonlarında harika bir etek ve kombini tamamlayan beyaz hırka ile gelmişti. Gizem, benim elbiseme benzeyen, sadece boyun kısmı farklı olan beyaz bir elbise giymişti. 'Partinin en iğrenç kızı olduğumu biliyorum' diyemeyeceğim çünkü Ece, beyaz yuvarlak desenleri olan cırtlak bir pembe elbise giymişti. Makyaj yapmayı bilmiyor olabilirsin ama o far nedir ya! Dilek en azından daha uygun ve güzel bir kıyafet giymişti. Dilek iyi bir kızdı. Onun bize karşı hiç kötü bir davranışını görmedim. Umarım asla görmeyiz. Can, yanıma gelerek "çok güzel olmuşsun bitanem" dedi. "Teşekkür ederim, sende çok yakışıklı olmuşsun." Gülümsedi. Can'ın gözlerine baktığımda gerçekten de kuzenim olmasaydı, çok harika bir çift olurduk. ahahah yine Can'a yavşıyorum. Benim çakma sevgilim Aras, bu olayı anlamış gibi 'seni öldürürüm, yavşama' bakışları atıyordu. Aras'ın bazen bu sahte ilişkiyi unutup, hareket ettiğini düşünüyorum. Aslında Aras hakkında insanların bildikleri yerine Aras'ın hakkında olanları kendi gözümle görmek isterdim. Onun yüzüne asla 'senin hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum' diyemem. Her ne kadar kendini beğenmiş olsa da, iyi biri olduğunu düşünüyorum. Bana sanırım bir şey oldu çünkü gerçekten Aras hakkında nasıl böyle şeyler söyleyebiliyorum, bende şaşırdım. Her ne kadar partinin düzenlendiği yer güzel olsada organizasyon sıfırdı. Belki bi sürpriz olabilirdi -umarım olur- yoksa ben burada asla bir dakika bile durmam yani söyleyeyim dedim. Doğum günü kızı, elinde bir mikrofon ile sahneye çıktı. Yaz aylarında bu sahne hep buradaydı. Konserler düzenlenir, gençler için partiler yapılırdı hep burada. Kızın sesi 8 yaşlarındaki küçük bir kızın sesi kadar inceydi.

"Evet, arkadaşlar. Biliyorum şu anda çok sıkılıyorsunuz fakat sizi harika bir yere götüreceğim. Asıl parti o zaman başlayacak." Diyerek sahneden indi. Sol tarafdan bir erkek sesi duyuldu;
"Arkadaşlar beni takip edin." Herkes, öndeki çocuğu takip etmeye başladı. Ara sokaklardan geçerek, boş bir araziye geldik. Arazi dediğime bakmayın yol var ama etrafta hiç bir şey yok. Bana göre arazi bu oluyor. Bir müzik setinden başka hiç bir şey yoktu. He bu arada insanlar da var tabii. Ben yine burada canımızın sıkılacağını düşünürken, bi şarkı çalmaya başladı.

London grammar - strong

Aras bana, ben Aras'a bakışlar atmaya başladık. Aras, yaklaşmaya başladı. Dans edeceğiz diye o kadar korkuyorum ki ayaklarım geri geri gidiyor. Dans etmeyi pek beceremem ben, -ortaokul mezuniyetinde eşimin ayaklarına basıyordum- Aras iyice yaklaşmışken önümde birden Kaan geldi.

"Benimle dans eder misiniz bayan ukala?"

"Elbette, bay kendini beğenmiş." Diyerek ellerimi omuzlarına uzattım. Eli belimdeydi, Doğal olarak tabiki de. Gülümsedi. Gülümsemesi o kadar masum ki, bana yaptığı her şeyi unutmuş gibi gülümsüyordu. Ben ise o iğrenç bakışlarımı atmaya devam ediyordum. Şarkı eşliğinde dans ediyorduk, başka çiftlerde dans etmeye başlamıştı. Aras ise hala bize bakıyordu ki yanına yaklaşan orospu Ece ile birlikte o da dans etmeye başladı. Kaan, bakışları Ece'ye kaydı. Ben ise hala Aras'a bakıyordum. Kaan'ın Ece ile birlikte olduğu gün aklıma gelince ellerim çektim. Kaan, bakışlarını hemen bana çevirdi. Anlamıştı, bakışlarımın keskinliği bunu anlatabilecek derecedeydi. O resim, o manzara aklımdan çıkmıyordu. O iğrenç an. Tüm nefretimi kusuyordum. Bir insandan nefret ettikten sonra, onun en yakın arkadaşı olmaya çalışmak çok komik. Belki o pijama partisin de 'iyi kız' demiş olabilirim ama o gün içmiştik. O kafayla herkes Ece'ye iyi kız derdi. Dans ederken, Kaan kulağıma fısıldadı.

"Çok güzel gözüküyorsun, bayan ukala" dedi, güldüm. "Teşekkür ederim, bay kendini beğenmiş." dedim. O da güldü. Çok tatlı gülüyordu, beni öptüğü günki gibiydi. Neden güldüğünü bile anlamamıştım o gün. Artık umrumda değildi. Şarkı durduğunda birbirimizden ayrılmıştık. Keşke ayrılmasaydık dedim içimden. Karşı da gördüğüm manzara ile kusma hissim gelmişti...

Başımın belasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin