İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım,
Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım,
Her an, her mekânda Sana muhtâcım,
Kapında secdesiz, bırakma YA RABBİ!
Hz. Peygamber’den rivayet edildiğine göre; aziz ve celil olan Allah buyurur ki, “Benim bir ordum vardır, adını Türk koydum ve onları doğu ülkelerine yerleştirdim. Herhangi bir kavme öfkelendiğim zaman Türkleri onların başına musallat ederim.”
“Hz. Peygamber kıyamet alametlerinin ve ahir zaman kargaşalıklarını ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkışlarını anlattıktan sonra demiştir ki, Türk dilini (mutlaka) öğreniniz. Zira mülk ve saltanat uzun zaman onların elinde kalacaktır.”
Ülkeleri ( düşmana karşı) koruma gücü on kısma ayrıldı: Bunun dokuzu TÜRKLERE ve biri diğer milletlere verildi. Yine böyle, cimrilikte on kısma ayrıldı; bunun dokuzu İranlılara ve biri de diğer milletlere verildi. Cömertlik de on kısma ayrıldı; dokuzu ehli Sudana biri de diğer insanlara verildi. Haya da on kısma ayrıldı; dokuzu kadınlara, biri de diğer insanlara, hasedin(nifak) dokuzu araplara biri diğer milletlere, kibirin dokuzu rumlara biri diğer milletlere verildi. ( et- Taberi)
Bana benden önce hiç bir Peygambere verilmeyen 5 şey verilmiştir. (bunlardan biri de) benim bütün kırmızı ve siyah kavime Peygamber olarak gönderilmemdir. ( Ebi Zer-Ğıfari )
Büyük çarpışmada (Malazgirt), o kan gövdeyi götürdüğü günlerde “kırmızı çehrelilere” ( TÜRKLERE ) müjdeler olsun! Allah”a yemin ederim ki insanlar çatlasa da patlasa da Allah onları , hem bu dünya , hem de öbür dünyada kesinlikle mükafatlandırılacaktır. ( Tubeyin kab)
Şanı yüce olan Allah şüphesiz bana (ümmetime kırmızı çehreliler sayesinde ) İranı ve Bizansı ele geçirmeyi vaad etti. Bundan da öte; onların karılarını , çocuklarını , kölelerini , ve bütün hazinelerini bana peşkeş çekti. Zira bana kırmızı çehrelileri (TÜRKLERİ) yardımcı kılmakla beni çok güçlendirdi. (Raşid b sa)
Sizler deriden çizmeler giyen bir kavimle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz O kadarki sizler küçük gözlü kırmızı çehreli yassı burunlu yüzleri sanki örs üstünde döğülmüş ve üzeri derilerle kılıflı kalkanlar gibi sağlam (bir kavim olan) TÜRKLERLE çarpışırsınız ( Ey Ebu Hüreyre! ) insanların ( Allah katında ) en hayırlılarının , bu dine girmeden önceki devirlerde bu dinden en fazla yüz çeviren kimseler olduğunu görürsün. Oysa insanlar tıpkı ( has) madenler gibidir, cahiliye devrinde hayırlı olan kavimler İslam dinine girdikten sonra da bu dinin (en) hayırlıları olurlar. Sizden birinizin üzerine öyle bir zaman gelecek ki; bu kişi için beni görme isteği; onun aile ferdleri ve mallarının bir misli daha o kimsenin kendine verilmesinden daha sevimli olacaktır ( TÜRKLERDEN öyle insanlar geleceklerdir ki onların Peygamberi sevme ve ona kavuşma sevgisinin önüne mal , mülk ve aile ferdleri de dahil hiç bir şey geçmeyecektir) (ebu hüreyre)
“Ey Ali ! sizler ben-i asfarla ( rumlarla) çarpışacaksınız. Oysa sizden sonra onlarla asıl çarpışacak ( bir millet ) “İSLAMIN YÜZ AKLARI” uluları gelir. Onlar öyle kimselerdir ki Allah yolunda cihad etmekten; ne bir kınayanın kınamasından ve ne de onlarn dedikodusundan aska çekinmezler” ( ibn Kesir )
Benim onlarla veya onlardan bazıları ile birlikte olmam , sizlerle yada sizlerden bazıları ile birlikte olmamdan daha güvencelidir ( Nasıf, et-Tac fi Ehadis er-Rasul)
Türkler size dokunmadıkça sakın siz de TÜRKLERE dokunmayınız. Çünkü, Allah”ın ümmetine vermiş olduğu bu mülk ve saltanat nimetini ilk defa bu Kantura Oğulları onların elinden çekip alacaklardır” ( et- Taberani)