07.16.1988
millie en sevdiği grubun fan buluşmasına gidebilmek için annesine hiç olmadığı kadar yalvarıyordu.
annesini millie'nin bu ısrarcı tavırına bir süre sonra artık katlanamamaya başlamıştı. bu yüzden gitmesine izin vermişti.
millie bu gece oldukça güzel görünmek istiyordu. çünkü favori grubunun bir üyesi olan finn"e 'sırılsıklam aşıkmış' gibiydi.
tek başına konsere gitmenin sıkıcı olacağını düşünüp sadie ve gaten'ı da çağırmaya karar verdi.
güneşli ve huzurlu bir yaz gecesi sonunda arabaya binip yola koyulmuşlardı. yarım saatlik bir yolculuk sonrasında gidecekleri noktaya varmışlardı. sıra epeyce uzundu ama millie bunu önceden sezip daha fazla ödeme yaparak özel bilet almıştı.
önündeki bir kaç kişi ilerleyip geçtikten sonra sıra millie'ye gelmişti. heyecandan eli ayağına dolaşmıştı. su şişelerinden, sandalyelere kadar devirmediği bir şey kalmamıştı.
ve sonunda karşısındaydı.
o harika, siyah ve kıvırcık saçlı, çilleri yüzüne bir papatya gibi düşen, yüz hatlarının bir elmas gibi güzel olduğu adamın tam önündeydi. onu izlemeyi bırakıp konuşmaya başladı.
millie; merhaba finn.
finn; merhaba.
millie; tanrım, kalbim duracakmış gibi hissediyorum..
oldukça mükemmel birisin, sana bayılıyorum.
finn; nereyi imzalayacaktım?
millie; istediğin herhangi bir yeri.
kendi elleriyle hazırladığı fotoğraf albümünün kapağını düzenli bir şekilde açıp önüne sundu.
finn bir eli ile imzalıyordu ve diğer eli ise masanın üzerinde duruyordu.
millie bu kusursuzluğa dayanamadı ve kendini birden boşluğa kaptırıp finn'in elini tuttu ama millie mutluluğun tadını bile çıkartamadan finn elini hızlıca kendine doğru çekti.
finn; ne yaptığını sanıyorsun böyle?
millie; çok üzgünüm, fanlarından birkaç'ının böyle yaptığını ve senin buna izin verdiğini görmüştüm.
finn; fanlarım bana istediği şekilde dokunabilir ama sen yanıma bile yaklaşma. ayrıca 'bana bir daha asla dokunma.'
millie; dediklerin için yakın zamanda pişman olacaksın, sadece bekle finn!
albümü alıp arkasına bile bakmadan hızlıca arabaya doğru koştu.
güzel geçeceğini düşünüyordu fakat o kadar berbat bir geceydi ki asla unutmayacağını düşünmeye başlamıştı.
gaten'ı ve sadie'yi orada bıraktığı için pişmandı ama finn'e ne yapması gerektiğini düşünmekten pişmanlık hissini bir kenara bırakmıştı. annesi ona neden bu kadar erken geldiğini sorduğunda verdiği cevap şu olmuştu; "zaman kalmadığı için erken bitirdiler."
annesi onaylamış bir şekilde kafa salladıktan sonra aç olup olmadığını sormuştu, aralarında bir kaç konuşma geçtikten sonra millie odasına çıkıp çalışma masasına oturmuştu.
finn'in neden böyle söylediğini düşünüyordu fakat bir türlü anlam veremiyordu. bundan önce olan fan buluşmasına da katılmıştı millie fakat bundan çok daha iyi geçmişti.
birbirlerini çok tanımasalarda buluşma haricinde aralarında ufak sohbetler geçmişti.
daha fazla oturup düşünmenin bir işe yapamayacağını anlamıştı ve kıyafetlerini giyinip yatağına uzanmıştı. yarım kalan kitabını bitirmeye çalışırken çoktan uyuya kalmıştı.
