"Sana inanamıyorum. Bunu daha ne kadar saklamayı düşünüyordun!?"
Duyduklarım doğru muydu? Başından beri insanlara güvenmemem gerektiğinin farkındaydım. Ama bunu illa bu şekilde mi öğrenmeliydim!?
"Tomoe özür dilerim. Ama sana daha fazla yalan söylemek istemiyorum. Beni de anla seninle tanıştığımda henüz 17 yaşındaydım."
Hala masum olduğuna beni inandırmaya çalışan Nanami'ye karşı gözlerimi devirdim. Bana yaklaşmak istese de iterek onu kendimden uzaklaştırdım.
"Aptal kız! Hislerin değişmiş olsa bile bu beni aldatmanı gerektirmiyordu! Geçmiş karşıma çocuğumuz aslında Jirou'dan diyorsun! Lanet olsun size insan ırkı! Her zaman zayıf ve aciz olduğunuzu düşünürken duygusal dengesizliğinizi de göz önüne almalıydım."
"Şimdi yine zayıf insan ırkı mı olduk? Unutma Tomoe sen de artık bir insansın."
Dedikleriyle daha da öfkelendim. Şu an eğer eskisi gibi tilki alevim olsaydı Nanami'yi öldürmekten geri kalmayacağıma emindim.
"Seni, senii ağh! Kimin yüzünden ha, kimin yüzünden! Senin masum yüzüne kanıp kendi yokailiğimden vazgeçip zayıf bir insan oldum. Ne cüretle karşıma geçmiş bana bunu söylersin?! "
"Pekala Tomoe sakin ol. Daha fazla uzamasın diye her şeyi açıklıyorum işte. Uzun bir süredir Jirou ile beraberim. Çocuğum da ondan. Tanrılık görevimi Mikage'ye geri versem bile yokai dünyası ile olan bağımı kesemedim. Özellikle Jirou'nun hislerini düşününce kaçınılmaz son buydu. Üzgünüm, lütfen beni affet Tomoe. Lisedeki Nanami değilim artık. Böyle bitmesini ben de istemezdim."
Sanki yaptıklarının bir gerekçesi olabilirmiş gibi hala boş konuşuyordu. Zamanında Akura-ou ile kavga ederken onun bana dediklerini hatırlıyordum da, gerçekten Akura-ou her zaman haklıydı. Bunu şimdi anlıyor olmak kendimden nefret etmeme neden oluyordu.
Biz insanlardan farklıydık, güçlüydük, yenilmezdik. Ait olduğum yer insan dünyası değildi. Bir macera uğruna kendimi nerelere kadar sürüklemiştim, kudretli ve güçlü tilki ruhumu tamamen hiçe sayıp insan olmaya kalkmıştım. Üstelik Akura-ou'nun beni uyarmasına rağmen. Ne kadar da aptaldım!
"Tch! Hala konuşmaya devam ediyorsun insan! Özrün ya da dediklerin umrumda bile değil. En kısa sürede boşanıyoruz ve ben insan dünyasından tamamen kurtuluyorum. Sizin gibilerle işim olmaz, ait olduğum yere döneceğim."
Nanami dediklerimle iyice şaşırırken kendince insan dünyasında yaşamaya devam etmem için beni ikna etmeye çalıştı.
"Tomoe tekrar yokai olmanın sana faydası ne? En sonki sözleşmeyi ve başına gelenleri unuttun mu, ya yokai olmaya çalışırken yine lanetlenirsen? Kendine burada da yeni bir hayat kurabilirsin."
"Hala ilgili numarası yapmaya devam mı ediyorsun insan? Ne sanıyorsun insan olmayı sevdiğimi falan mı? Hayatımın en kötü geçen yıllarıydı. Aciz biri gibi bu leş ve faydasız insan sürüleriyle kaplı dünyada seninle olmak ne kadar sinir bozucuydu farkında mısın!? Beni aldatman bile umrumda değil, aksine işime gelir. Yeter burada sefil hayatı çektiğim. Ben nereye ait olduğumu çok iyi biliyorum!"
Nanami'nin gözleri daha da büyürken beni sakinleştirmek için kolumu tutmaya çalıştı. Hışımla elini kolumdan çektim.
"Bahsettiğin şey tekrar o şeytanın yanına gideceğin mi?! Onun ne kadar kötü ve acımasız olduğunu unuttun mu Tomoe? Onunla olamazsın, tekrar acımasız ve şeytani yıllarına geri dönmeni istemiyorum."
"Kapa çeneni. Onun adını anmaya bile cesaret edemiyor olman gerekirdi. Kim olmak istediğimi ben seçerim, sen değil! Ve evet Akura-ou'dan bahsediyorum. Şeytan değil, şeytan kral! Ve sen haddini bilip susuyorsun. Evden de defol, veledini de al Jirou'ya git."
"Olmaz. Bu kadar acımasız olamazsın Tomoe. Tamam benden nefret et ama kendine bunu yapm-"
Nanami'yi kolundan tutup çocuğun odasına doğru itekleyince kelimeleri de ağzına tıkılmıştı. O insanın merhametine ihtiyacım yoktu. Bu tamamen zayıflıktı. Ve ben güce hayrandım. Hiçbir zaman zayıflığım olmamalıydı.
Nanami ağlayarak oğlan çocuğunun odasına giderken göz yaşlarını görmezden geldim. Bunca zaman öz oğlum olarak bildiğim velete oğlan çocuğu demek ya da sahiplik ekini çıkartmam bile beni rahatsız etmiyordu. Aksine beni insanlığa dair bağlayan her şeyden kurtuluyormuş gibi yeniden özgür hissediyordum.
Şeytan kralın demek istedikleri şimdi anlamlı hale geliyordu. Zayıf bir insanla olmak, birine bağlanmak ve sorumluluk hissi bana göre değildi. Eski günlerimi, o vahşi tilki olmayı gerçekten çok özlemiştim. Akura-ou ile zevkimize göre istediğimiz köyü yıkar, istediğimiz şeyi elde ederdik. Vicdanın prangaları olmadan acımasızca tüm vahşi arzularımızı doyururduk. İşte hayat buydu, zevk ve sefaydı. Ve ben bunu hatta belki de Akura-ou'yu özlemiştim.
Sıkıntıyla elim kısa saçlarımı bulurken bu kısa saçlardan bile bıktığımı hissettim. İnsan olma kararı alınca bu sözleşmeyle beraber ölümsüz yaşamımı, tilki kulaklarımı, kuyruğumu, uzun saçlarımı ve kudretli tilki alevimi de kaybetmiştim. Bir an önce bir yolunu bulup eski yaşamıma kavuşmalıydım.
.
.
.
"Dava kapanmıştır."
Hakimin sözleri ile beraber derin bir nefes verdim. Sonunda boşanmıştık. İnsan hukuku beni düşündüğüm kadar oyalamamıştı. Jirou ve Nanami'nin çocuğu da olunca tek celsede işleri halledebilmiştik.
Mahkeme salonundan çıkarken bana seslenen veledin sesini duydum.
"Baba! Anne babam nereye gidiyor?"
Bana doğru gelen veledi umursamadım. Mahkemenin sonuçlanmasını dışarıda Mizuki ile beklemesi gerekiyordu. Ama o aptal sürüngen, bir çocuğa bile bakamamıştı anlaşılan.
Arkamdan salondan çıkan Nanami veledi kucağına aldı. Ona söylediklerini duyabiliyordum.
"Bunu konuşmuştuk oğlum. Artık senin baban Tomoe değil. Jirou abini hatırlıyor musun?"
Konuşma yine o sinir bozucu kargaya gelince dinlemeyi kestim ve işler bu hale nasıl geldi diye düşünen Mizuki'ye baktım.
"Oi! Tomoe emin misin? Birden nasıl bu oldu? Senin için biricik Nanami'mden vazgeçip onu sana bırakmıştım. Ne yaptın da Jirou'ya kaptırdın?"
Dedikleri zerre umrumda olmazken gözlerimi devirdin.
"Alıp biricik Nanami'nle istediğin gibi takılabilirsin. Tabi kargadan sana fırsat kalırsa. Ne halt ettiğiniz umrumda değil. Tek derdim tekrar yokai olabilmek."
Yılan çocuk şaşkın gözlerle bana bakarken "Yokai mi? Ama nasıl, bunun için tekrar ruh sözleşmesi yapman gerekmiyor mu? Yine kendini belaya sokarsan umrumda olmaz. Geçenkinde benim geçmişe götüren efsunlu tütsüm sayesinde seni kurtardığımızı unutuyorsun." Dedi.
Onu umursamayıp adliye binasından çıkarken yüzüne bakmadan cevap verdim.
"Nasıl olacağı umrumda bile değil. Bir kere hayatımı tehlikeye attım, tekrar atarım. Bir an önce uzun saçlarımı istiyorum sürüngen."
İçimden cümleme devam ettim. Ve şeytan kralımı...
~ ~ ~
Akura-ou'muz henüz gelmedi. Gerçekçi olması açısından Nanami'yle olan ilişkilerinden başlamak istedim. Bizimkilerin kavuşması biraz sürebilir.
Umalım ki şeytan kral sabırlı biri olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Kral ve Tilki Ruhu +18 (BL)
FantasyKamisama Hajimemashita ve Kamisama Kiss animelerindeki Tomoe ve Akura-ou'nun hikayesidir. Orijinal kurguyla ilgisi yoktur. (maalesef) ~ ~ ~ İnsan dünyasına alışan ve Nanami ile evlenen Tomoe geç de olsa hatasının farkına varır. Şimdi tekrar şeytan k...