1

1K 84 24
                                    

Ali ve Nazlı... Bambaşkalardı... Diğer hiçbir çift gibi değillerdi, herkes imrenirdi ilişkilerine, dokunmadan da sevilebileceğinin kanıtıydı aşkları. Birlikte o kadar çok yol aşmışlardı ki... İkisi de her şeye rağmen varım demişti. Belki diğer çiftler gibi rahat rahat dokunamıyorlardı birbirlerine, ya da sinemaya, tatile gidemiyorlardı, ki zamanla bunları da aşıyorlardı birlikte, ama yine de çok mutlulardı, hiçbir şey yapmadan öylece dursalar da birliktelerdi, başkalarının ilişkilerinde yaptıklarının onlar için hiçbir zaman önemi olmamıştı.

Ancak son dönemde zor bir zamanlarındaydılar, ilişkileri sarsılmaya başlamıştı, sürekli bir tartışma halindeydiler fakat biliyorlardı, her şeyi aştıkları gibi bunu da aşacaklardı.

Ali'nin hem Nazlı'yı hem de Tanju Hocayı uzun ikna etme çabaları sonucunda hastaneden iki günlük izin alabilmişlerdi, Ali ve Nazlı birlikte tatile gideceklerdi. Ali hem iliskileri için, kafa dağıtmak için bunun iyi olacağını düşünüyordu. Ancak arabada yine küçücük bir sebepten dolayı tartışmaya başlamışlardı.

İkisi de bu durumdan hiç memnun değildi, birbirlerini çok seviyorlardı fakat kendi ellerinde olmadan ufacık sebeplerden tartışmalar çıkıyordu. Sonrasında da her seferinde aynı şey oluyordu. Ali kriz geçiriyor, Nazlı sakinleştiriyor ve birbirlerinden özür dileyip barışıyorlardı.

..

"Ali önüne bak!"

"Ben eve gitmek istiyorum! Senin yanında durmak istemiyorum, tatile de gitmek istemiyorum, eve gitmek istiyorum!"

"Önüne bak önüne!"
..

Ali bir süre sonra gözlerini açtığında arabanın ters bir şekilde durduğunu fark etti, muhtemelen birkaç takla atmışlardı, araba mahvolmuş durumdaydı. Anlık girdiği şoku atlattığı anda hemen Nazlısına döndü gözleri, kendisinden çok daha kötü bir halde gözüküyordu, yavaş yavaş uyanıyordu.

"Nazlı, iyi misin bir şeyin var mı, acıyor mu?!"

Zorlukla cevap vermeye çalıştı Nazlı, "İyi-"

Konuşmaya çalıştığında karnında hissettiği hafif acı şiddetlenip tüm vücuduna yayılmıştı. Daha öncesinde pek de önemsemediği için bakmadığı karnına döndü gözleri. Nazlı'nın büyüyen gözleriyle Ali'nin de gözleri hemen Nazlı'nın karnına doğru kaydı. Gördüğü ile beyninden vurulmuşa döndü, kanlar içerisindeydi Nazlısının karnı. Arabanın kırılan camlarından bir parçası girmişti karnına.

"Nazlı, Nazlı'm sakin ol! Sakin ol bir şey yok, geçecek, geçecek. Sen sadece kapama gözlerini. Söz veriyorum geçecek!"

Ali hızla arabanın kapısını açıp Nazlı'nın kapısına yöneldi. Kalbi vücudundan çıkacakmış gibi hızlı atıyordu, her atışında ise tam kalbinin ortasına bir şey batıyormuş gibi hissediyordu. Tek ayağını hareket dahi ettiremiyordu ama stresten farkında bile değildi, topallaya topallaya koştu Nazlı'nın kapısına. Bir tek Nazlı'sı kalmıştı, onu da kaybetse yaşayamazdı. Nazlı'yı kucağına aldığı gibi yere indirdi. Hala sayıklıyordu, "Geçecek Nazlı'm, geçecek, geçecek."

Hızla üstündeki eşofman üstünü çıkarıp yırtarak Nazlı'nın yarasına bastırdı, bildiği tüm bilgileri unutmuştu stresten, ne yapması gerekiyordu hiçbir fikri yoktu. İlk kez yaşıyordu böyle bir şeyi, bu yüzden daha da panik olmuştu. Eli ayağına dolaşmıştı, hiçbir şey yapamıyordu, kenini zorlamanın anlamı yoktu, zaten steril ortam olmadığı, ve hiçbir malzeme olmadığı için kendi kendine müdahale etmesi yanlış olurdu. Tek yapabileceği Nazlı'sının yanında olmaktı.

umut ışığı | alnazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin