İşte başlıyorduk... Sonunda olacaktı işte. Bu ülkeden, zulümden kaçıp hayallerimin peşinden koşacaktım. Artık gayim diye insanlar tarafından hor gözle bakılmayacak, istediğim yerde okuyup istediğim mesleği yapacaktım. O vize gelmeseydi muhtemelen kahrımdan ölürdüm.
Ah... Ben kendimi tanıtayım. Ben Jungkook. Serendipity ülkesinde yaşıyorum. 15 yaşımda aileme erkeklerden hoşlandığımı söyleyip, sokağa atılıp, terk edilmiştim. Evet.. Tek neden yönelimimdi. Ve 15 yaşımda hayatın zorluklarına karşı göğüs gererek hayatta kalma savaşı vermeye başlamıştım bile.
İlk kez sokakta kaldığım geceyi hayatımda asla unutamam... Aç, susuz, evsizdim. Hem de kışın ortasında. Gerçekten hayatta kalamayacağımı düşünüyordum, çünkü bilirsiniz bizler yani bizim gibiler dışarda tek bırakılmazlar. Hemen birileri muhakkak ki bulaşırlar. Ve tabi ki bana da böyle olmuştu.
Sokakta kaldığım sanırım 7. gün bir adam yanıma gelip bana '' Ailen de seni reddetti değil mi?'' diye sormuştu. Ben de şaşırmadan kafamı sallamıştım. Çünkü zaten aileme açılmadan önce bütün olabilecek şeylere kendimi hazırlamış, araştırmalarımı ona göre yapmıştım. Sonrasında adam kartını çıkartıp bana vermişti. Ben de en başta sadece karta bakmış ve sonra adamın elinden kartı almıştım ve.. evet ben bir jigoloyum.
O kartı aldığım günden bu yana da bu mesleği yaptım, bir şekilde para kazandım ve sonunda vize için başvurabildim. Bu ülkede bir dakika bile durmak istemiyordum çünkü hayatım daha da boka saplanıyordu artık. Nefes alamayacak raddeye gelmeme çok az kalmıştı.
Her gün o iğrenç pis heriflerin altına girmektense bokun altına yatarım çalışırım daha iyiydi. Ne kadar bu vize olayını halletmiş olsam da bu bizi çalıştıran piç herif bizim çıkışlarımızı yasaklamıştı. Özellikle beni. Çünkü benim fiziğim ve boyun hepsininkinden iyiydi. Aynı zamanda da en genç de bendim. Bu yüzden bana ayrı davranırdı her zaman. Herkeste kapısının önünde bir koruma varsa bende beni sıçarken izleyen 2 koruma vardı. Sanki 19. kattan atlayacaktım. Ve işte en zor olan şey de buydu. Beni sürekli takip eden kişilerden nasıl kaçacaktım. Ama bir yolunu bulmam gerekiyordu. Çünkü vizem çıkmıştı ve uçak biletimi alıp bir an önce buradan gitmem gerekiyordu.
Benimle aynı katı paylaşan sadece 1 arkadaşım vardı. O da Kai. Kai bu işi benden daha uzun süredir yapıyordu o yüzden o benden daha çok alışmıştı her şeye. Ben ona da söyledim benimle gelebileceğini ama o burada kalmak istedi. Çünkü inanmıyordu buradan gidebileceğine ya da orda bir hayat kurabileceğine. Ama ben yapacaktım çünkü zorundaydım.
O sabah yine siktiğimin ağrılarıyla uyandım. Dün geceki adam yanında kalmamı istemişti ve ben de kalmak durumunda kalmıştım. Sağa sola dönüp ayılmaya çalışırken odada kimsenin olmadığını gördüm. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Gerçekten o kadar çok ağrım vardı ki şu ağrı kesici kutusundaki bütün hapları içebilirdim.
Hemen geri odaya gelip kıyafetlerimi giydim. Bir anda odaya bodoslama giren korumayla kısa bir çığlık atıp yüzüne aval aval bakıp ''KAPIYI ÇALSANA BE!'' diye bağırdım. Koruma hiç istifini bozmadan bana bakıp ''Akşama biri daha seni istiyor. Hazır olman gerek.'' dedi. Ben de '' Tamam.'' deyip kapıyı kapatmak üzere kapıya doğru yürüyüp adamı itekleyerek dışarı çıkartıp kapıyı kapattım. Şu aptal korumalar kapı çalmayı bilmiyorlar ya deli oluyordum. Aman sanki kimse görmüyor bir yerlerimizi. Çok da takmıyordum zaten artık. 3 sene olmuş yani daha nesini önemseyeyim.
Bütün bunlar bir kenara da benim akşama hazır olmam gerek. Hemen üstümü giyip o dünkü piçin bana taktığı ama benim uyurken çıkardığım kolyeyi almak için odadaki masaya yönelirken komodinde olan telefonumdan bildirim gelince kolyeyi kaptığım gibi telefonumu aldım elime. O dünkü piç bana yazmıştı. Mesajı açınca kısa çaplı bir şok yaşamıştım çünkü adam benle yattıktan sonra oğlu için beni çağırmış. Adama bak. Adam bitti sıra oğlunda herhal diye düşünürken mesajın sonundaki bu gece mesajını okuyunca kafa dang etti. Dün gece yattığım piçin oğluyla da bu gece yatacaktım. Valla şaka gibi oluyor bazen. Beğenen, aile boyu paketi falan alıyor bazen. Değişik tip çok burada tabi ki...
Neyse bu düşüncelerin bir faydası yoktu artık ama bir zararı da yoktu çünkü yakın bir zamanda bu bok hayattan kurtulacaktım. Ve sadece buna sevinip bunun adına ümitlenmek istiyordum...
𝙼𝚎𝚛𝚑𝚊𝚋𝚊... 𝙴𝚟𝚎𝚝 𝚢𝚊𝚣𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚌̧𝚊𝚕ı𝚜̧𝚝ı𝚖 𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚢𝚕𝚎𝚛 𝚟𝚎 𝚝𝚘𝚙𝚕𝚊𝚖 𝟼𝟹𝟷 𝚔𝚎𝚕𝚒𝚖𝚎 𝚢𝚊𝚣𝚍ı𝚖. İ𝚗𝚜̧𝚊𝚕𝚕𝚊𝚑 𝚋𝚞 𝚔𝚒𝚝𝚊𝚋ı 𝚍𝚊 𝚋ı𝚛𝚊𝚔𝚖𝚊𝚖. 𝙶𝚎𝚛𝚌̧𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚢𝚊𝚣𝚖𝚊𝚔 𝚒𝚜𝚝𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖 𝚊𝚖𝚊 𝚋𝚒𝚛 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚜𝚘𝚗𝚛𝚊 𝚘 𝚒𝚜𝚝𝚎𝚔 𝚍𝚎 𝚐𝚒𝚍𝚒𝚢𝚘𝚛 𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚔𝚒𝚕𝚍𝚎. 𝙱𝚘̈𝚕𝚞̈𝚖𝚞̈ 𝚋𝚎𝚐̆𝚎𝚗𝚍𝚒𝚢𝚜𝚎𝚗𝚒𝚣 𝚟𝚘𝚝𝚎 𝚊𝚝𝚖𝚊𝚢ı 𝚟𝚎 𝚊𝚛𝚔𝚊𝚍𝚊𝚜̧𝚕𝚊𝚛ı𝚗ı𝚣𝚕𝚊 𝚙𝚊𝚢𝚕𝚊𝚜̧𝚖𝚊𝚢ı 𝚞𝚗𝚞𝚝𝚖𝚊𝚢ı𝚗 𝚊𝚖𝚊 𝚐𝚎𝚛𝚌̧𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚋𝚎𝚐̆𝚎𝚗𝚍𝚒𝚢𝚜𝚎𝚗𝚒𝚣 𝚢𝚊𝚙ı𝚗 𝚋𝚞𝚗𝚞. 𝙶𝚞̈𝚣𝚎𝚕 𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖𝚕𝚊𝚛ı𝚗ı𝚣ı 𝚋𝚎𝚔𝚕𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐚𝐬𝐭 𝐃𝐢𝐬𝐜𝐨𝐯𝐞𝐫𝐲 (Taekook)
RomanceO ilk gördüğümde bütün adamlarla aynıydı oysaki. Hiçbir şey hissetmemiştim. Belki de... hissedememiştim. Aramızdaki uçurum farkını söylemeye gerek bile yoktu zaten. Ama şu an onun kollarında bir ömür boyu açmayı bekleyen bir çiçek olacaktım.. sanırı...