Kpop Reaction

Pentagon

Onlara bakarken yakalanırsın

Hui:

Kanepede oturuyordu, sen yanında sen ve gözleri masanın üzerinde. Elleriniz tembel bir şekilde birbirine bağlıydı ve bu kadar yakın oturmanıza rağmen gözlerinizi ondan uzak tutamıyordunuz. Seni gözünün köşesinden gördü ve anında yanakları kızardı ve utangaç bir gülümseme dudaklarına çarptı. Sana bakmadan önce aşağı baktı ve baktığında senin de kızardığını fark etti. Kıkırdayıp televizyona dönmeden önce yanaklarınızı ellerine alır ve sizi öper ve kolunu boynunuza dolayıp parmaklarınızı bir kez daha birbirine dolaştırırdı. Hiçbir şey söylemedi, sürekli ona baktığınız gerçeği, onun sizin için ne ifade ettiğinizi ve sizin için ne ifade ettiğini düşünmesini sağladı.

Jinho:

Yataktaki yerinizden ona baktığınızı görünce bir kıkırdama dudaklarını terk ederdi. Saçını kuruturken banyodan çıkıp, havluunu bir kenara atıp yanınızdaki yatağa düşüyordu. 
O kadar tatlı mıyım? Alay ederdi, göğsüne kadar ısınır ve seni sıkıca sarardı. Nemli saçıyla oynamaya başladığınızda içini çekerdi. Ona tekrar baktığını görmek için yukarı bakar ve gülümserdi. Kalbi titriyordu ve onu bir şakaya dönüştürmek ya da sizi kızartmak için kelimeleri düşünmeye çalışıyordu ama dikkat onu sessiz ve uyumak için fazlasıyla yeterliydi. 

Hongseok:

Seni ona bakarken yakalamak sadece sana bakmasına neden olur. Sizi bir kez yakalar ve gülümser, sizin için odanın diğer ucunda yaptığı şeye geri döner. Sizi iki kez yakalar, kızardığınızda ve başka yöne bakarken size bir göz kırpıp küçük bir gülümseme gönderirdi, ama önünüzde ne varsa onu okurmuş gibi yaptığınızı görürdü. Kendi kendine gülümserdi ve onu hala sana bakarken görmek için yukarı baktığınızda kalkıp yanınıza geçerdi. Fazla bir şey söylemedi, sanki o kadar da önemli değilmiş gibi yaptığı şeye devam et. Seni kızdıracak şeyler düşünmeye çalışırdı ama sana daha yakın olmasının, elini tutup başını omzuna koymanı kolaylaştırması için hiçbir neden yoktu. 

E'Dawn:

Oturduğunuz masada yanına oturduğunuz yerden ona göz ucuyla baktığınızı görürdü. Seni yakalarken dudağını ısırarak hafifçe kızardığı gerçeğini gizlerdi. Yüzünü kızardığında, omzunu seninkine doğru salladığında, sana yumuşak bir göz kırpıyor ve genişçe gülümsüyordu. Kendini sana daha sık bakarken bulacak ve sana sorular sorarak ve sonunda sana küçük bir öpücük vererek kendini kurtarmak zorunda kalacaktı. Tüm kişiliği, gözleriniz onun üzerinde olacak şekilde yumuşar ve sizi her düşündüğünde hafifçe kızarırdı.

Shinwon:

Senin evinde kaldığı zaman, ki bu çoğu zaman her zaman içeri girip kendini evinde hissedebiliyordu. Gün boyu duş alıyordu, sen zaten yataktaydın ve duştan çıktığında seninle konuşmaya başlasa da, açık kapıdan yan tarafına yatıp ona bakmana şaşırmıştı. Kızardı ve sana neden ona baktığını sorardı ve ona gerçekten güzel olduğunu söylediğinde şakacı bir şekilde gözlerini devirip kapıyı kapatırdı. Esasen yorumunuz konusunda çok sersemlemiş olduğu için. Yarı giyinik olarak dışarı çıktığında ve ona bir kez daha baktığınızda, başını sallayıp yatakta size katılmadan önce kıkırdamanıza kızardı. 

Yeo One:

Her seferinde hakarete uğradığınızı düşündüğünüzde gözlerinizi onun üzerinde hissedebiliyordu. Bu onu gülümsetirdi ama yakalanarak sizi utandırmak istemezdi. Gözleri nihayet seninkiyle buluştuğunda hiçbir şey söylemedi, sadece seninkine dokunana kadar başını eğ. Size iltifat ederek, ne kadar sevimli olduğunuzu söyleyerek ve bunu sizi ona yaklaştırmak için bir şans olarak değerlendirerek devam ederdi. Siz ikiniz orada kucaklaşarak oturduğunuz süre boyunca yumuşak bir gülümseme tutardı ve kendini daha çok aşağıya bakarken bulur ve kalbi çırpınırdı. 

Yanan:

Onu izlemeye geldiğinizde ve diğer üyelerin sabah antrenman yapmasını seviyordu, ama özellikle başlangıçta% 100 odaklanabilmek için kendini her zaman çok fazla kızarırken bulurdu. Eninde sonunda seni ona bakarken yakalayana kadar işin içine girecekti. Kızardı ve yaptığı şeye odaklanmaya çalıştı ama sana baktığında bile bir süredir bakıyormuşsun gibi görünüyordu. Mola verdiklerinde utangaç ve yüzü kızararak size gelirdi ama ona sarıldığınızda güvenini geri kazanacağını biliyordu. Ne zaman ona baksan yine de kızardı ve üyelerden hiçbirinin daha sonra onunla dalga geçmeyi görmediğini umuyordu. 

Yuto:

Siz tezgahta kahvenizi beklerken kafenin karşısında oturuyordu, sizi beklerken telefonunu yudumlarken ve kaydırıyordu. Seni görmek için rastgele yukarı baktı. Gülümsemeden ve kahvesine bakmadan önce, kaşları birbirine basıyor ve 'ne istiyorsun' diyecekmiş gibi başını dışarı fırlatıyormuş gibi davranıyordu. Hâlâ ona baktığınızı ikinci kez fark ettiğinde, kalıcı bir gülümsemeyle "Ne" kelimesini ağzına aldı. Ona döndüğünüzde size neden ona böyle baktığınızı sorardı ve ona söylediğinizde kızarır ve sandalyesine oturup saklanmaya çalışırdı. ne kadar gururluydu. 

Kino:

Mutfaktaydı, sen mutfakta otururken yemek kalıntılarını tezgahtan siliyordu. Yukarı baktığında, koltuğun koluna yaslandığınızı gördü, onu izlerken gözleriniz güçlükle yanıp sönüyordu. Gülümser ve mendili tezgaha atar ve kendini canlandırırdı. Size neye baktığınızı sorardı ve 'Sen' diye cevap verdiğinde gülümser ve tezgahın etrafında döner, hafif bir koşmaya yetecek kadar yaklaşana kadar hafif bir çömelir ve sizi kanepeye doğru şakacı bir şekilde savururdu. . Nefes nefese kalana kadar seni kıkırdatırdı. Ayağa kalktığınızda, mutfağa dönmeden önce sizi usulca öpüyordu. 

Wooseok:

Sizi oturduğu yerden ona bakarken yakalamamış gibi davrandı, ama merakından en iyisini aldı ve hala bakıp bakmadığınızı görmek için size göz atmayı bırakamazdı. Gözlerini her yakaladığında havalı oynamaya çalışırdı, ama sonunda başını bacağına yaslamak için kendini kanepenin karşısına yatırdığı bir gülümsemeye dönüştü. Saçıyla oynamaya başladığınızda gülümserdi ve kısa bir süre sonra pişman olduğu bir güven anında, 'Biliyorsun bunu yapmak istiyorsan tek yapman gereken sormaktı' dedi. 

Çeviridir. Bölüme oy ve yorum yapmayı unutmayın görüşürüz yazım yanlışlarım olabilir şimdiden kusura bakmayın bayssssssss🥀🥀🥀