otuz altı

413 57 67
                                    

"Her zaman olduğu gibi yine ilk sana geldim."

Avucumdaki toprağın içindeki çalı çırpıyı temizlerken  gözlerim ıslaktı.

Andre'yi ziyarete gelmiştim bugün. Mahkeme gününden beri iyi değildim. Yani dalgındım, kafam karışıktı ve hissisleşmiştim artık.

Bu sabahta erkenden onunla konuşmak için gelmiştim. Bana bir cevap veremiyordu. Ama ben onun benim için her zaman burada olduğunu biliyordum ve mezar taşında resmini görmek bile içimi ısıtıyordu.

Yıllarca tek istediğim şey onun mezarına gidip dua edebilmekti. Şimdi istediğim zaman gelip onu ziyaret edebiliyordum. Ayrıca babam da zaten sık sık geldiğini söylemişti.

Getirdiğim çiçekleri de düzgünce toprağın üstüne yerleştirip gözlerimi sildim.

"Oğlumuza çok iyi bakıyorum. Günden güne büyüyor, gittikçe de sana benziyor biliyor musun? Ona her baktığımda seni görüyorum artık. Sağlığı çok iyi, babamı da buldum, birbirimize çok iyi bakıyoruz. Benim için her şey yolunda gibi."

"Ama o sana yaptığı için ceza almadıkça ben asla mutlu olamayacağım."

Hıçkırıklarımı serbest bırakım ve toprağı avucumla sıktım.

"Bu yüzden sana gelirken utanıyorum. Ama merak etme, sana söz veriyorum sana yaptığının da cezasını çekecek. O zaman senin yanına daha cesur geleceğim."

Burukça güldüm ve yanaklarımı kuruladım.

Ona sarılmak isterdim, son kez vedalaşmak veya oğlumuzu görmesini isterdim. Hikayemiz çok yarım kalmıştı ama hatırladığım son anda bile beni kurtarmak için uğraşmıştı.

Luke'a bunu anlatıp anlatmamak arasında çok kararsızdım. Tabii şimdi değil büyüyünce anlayabilirdi ancak. Ama bu onun büyük bir yıkım olurdu. Bu konuda ne yapacağımı bilmiyordum.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve ellerimi temizledim.

"Gidiyorum ama yine geleceğim. Umarım rahat uyuyorsun çünkü ben bunu pek beceremiyorum. Fakat senin sevgin beni hep ayık tutuyor."

Peçeteyle gözlerimi silip çantamı tuttum.

"Gidiyorum, söz veriyorum iyi olacağım."

Yavaş yavaş yanından ayrıldım ve mezarlık yolunda yürümeye başladım.

Şimdi büyümüş bir kadın olarak onun mezarına dokunabiliyordum sadece. Acıyla gülümsedim.

Ellerimi ceketimin cebine sokup başımı kaldırdığımda gözlerim Zayn ile buluştu.

Onu görür görmez nefesimi tuttum. Ne işi vardı burada?

"Zayn?"

Bana doğru birkaç adım attı. "Günaydın." dedi gülümseyip.

"Sana da günaydın."

Rüzarga uçuşan saçlarımı düzeltirken ben de ona gülümsedim.

"Seni görmeye evinize gittim ama baban burada olduğunu söyledi."

"Bu sabah öyle oldu..Sen neden gelmiştin?"

"Seni görmek için." dedi yumuşak sesiyle.

O böyle konuştukça aptallaşıyordum. Ama toparlandım ve cevap verdim.

"Beni mi?"

"Evet. Nasıl oldun merak ettim."

"İyiyim, yani iyi olmaya çalışıyorum. Sen nasılsın?"

peace☁️malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin