*medya: emirhan*
⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀
Gözlerimi üstünden çekemiyordum ki dedikleriyle gözlerim kocaman açılmış aniden ayağa fırlamıştım."Casus falan mısın yoksa?"
"Ne! Hayır, hayır yok öyle bir şey."
Yüzünde mimik oynamazken dediklerimi duymamışçasına Melis Hanım'a döndü.
"Hanımefendiyle ilgilenirsin."
Elim ayağım birbirine girerken, ayağa fırladım. Gözlerim iki kişi arasında bir cevap aramak adına gezindi. "Kovuldum mu yani?"
Burnuma dolan kokuyla gözlerim bir iki saniyeliğine kapanırken bir yere tutunma ihtiyacı hissetmiştim. Bir elim anında koltuğun başını tutarken gözlerimi kapıda durana kişiye çevirdim.
Bana bakmıyordu, gözlerini takip ettiğimde koltuğa tutunan elime baktığını fark ettim. Sanki yanlış bir şey yapıyormuş gibi hızlıca elimi koltuktan çektim.
Hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmesiyle iyice telaşa kapılıp Melis Hanım'a baktım. "Şaka yapıyor sadece," Derin bir nefes bırakıp koltuğa oturdum. Bu nasıl bir şaka anlayışıydı böyle. Adamın yüzünde ufak da olsa bir mimik bile oynamamıştı.
"Pekala dediklerimi anladığını düşünüyorum."
"Evet, teşekkürler."
"Sana odanı göstereyim benimle gel."
Cv'mi kenara koyarken bana verdiği dosyayı masadan alıp odadan çıktık. Sağdaki koridora girip sondan ikinci odanın kapısını açtı. İçeri girmem için kenara çekildiğinde küçük ama ferah odaya adımladım. Elimdeki dosyaları ve çantamı masaya koydum.
"Yerleştiğine göre gidiyorum?"
"Teşekkürler." Yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim.
Bir şey demeden arkasını döndü. Çıkacağını düşünüp gerilen bedenim yavaşça rahatlarken son anda sesini duydum.
"Bu arada," bedenim tekrar gerilirken gözlerimi kırpıştırıp Melis Hanım'a döndüm. "Efendim?"
"Emirhan Bey yılışık hareketlerden pek hoşlanmaz, dikkat et." kaşlarım çatılırken demek istediği her neyse aramızı hoş tutmak için gülümseye çalıştım.
"Tabii, dikkat ederim." Yüzündeki bilmiş ifadeyle kapıyı çekerken dedikleri yüzünden ağzım açım kalmıştım. "İyi edersin."
Kendimi koltuğuma atarken başımı arkaya yaslayıp soluklandım. "Bir bu eksikti."
O kadar merdiven çıkıp üstüne su içmemenin verdiği rahatsızlıkla ağzımı şapırdatırken masamdaki telefonun çalmasıyla yerimden zıpladım.Telefonu kaldırıp kulağıma götürdüm.
"Buyrun, benim Emirhan Bey'in asist-"
"Aslı biliyorum, odama gel."
Suratıma kapanan telefonla bir kaç saniye telefona baktım. Kendime gelip çantamdan mor ajandamı ve kalemimi alıp odadan hızlıca çıktım.
Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım.
"Gir." Sakin ve çatallı sesi duyduğumda kapının kolunu yavaşça indirdim ve içeri girip kapıyı arkamdan kapattım.
"Bir dakika bekleteceğim." Gözlerini önündeki bilgisayardan ayırmadan konuşmasıyla hızlı hareket eden parmaklarını izliyordum. Nefesimi tuttuğumu fark edemeyişim üstüne öksürük krizine girmiştim. "İyi misin?"
Adım seslerini yakınımda duyduğumda elimi kaldırıp gerek olmadığını belli etmeye çalışıyordum. Koltuğun kol kısmına oturmuş bir eli sırtımda öksürüğümün kesilmesini bekliyordu. Kendime geldiğimde bana uzattığı su şişesini aldım.
"Teşekkür ederim."
Sırtımdaki elinin hissi kaybolurken başımdan kalkıp yerine geçti. "İç hadi."
Gözlerimi üstünden çekip şişenin kapağını açtım. Şişeyi diklerken kıkırtı sesiyle kapadığımı bile fark etmediğim gözlerimi aralayıp şişeyi indirdim. Şişeyi bitirdiğimi fark etmemiştim ve buna gülüyordu.
"Iım.. Asansörler arızalıydı."
Önündeki dosyalara dönmüş olsa da yüzündeki tuhaf sırıtışı silmiyordu. Kendimi açıklamak zorunda hissetmiştim.
"Merdivenleri kullandı-"
"Bir kaç gün asistansız günüm geçtiği için neredeyse bütün işleri ertelemiştim. Bu yüzden bu hafta biraz yoğun olacağız."
Lafımı aniden kesmesiyle kafamda, 'Yılışık hareketlerden pek hoşlanmaz.' cümlesi canlandı. Pekala.. Şişenin kapağını kapatıp önümdeki küçük masaya bıraktım ve dediklerine dikkat kesildim.
"Umarım çabuk alışırsın çünkü hatalara tahammülüm yoktur."
Kucağımdaki ajandayı açıp tükenmez kalemin arkasına bastım. Tekrar Emirhan Bey'e dönüp devam etmesini bekledim.
"Senden saat 09.30'a çevirmenler ve yazarlarla olacak yarım saatlik bir toplantı ayarlamanı istiyorum. Saat 10.15 geçe ünlü bir arayüz tasarımcısıyla görüşmem var ona göre toplantının uzamasına izin verme."
Bilgisayarına dönüp bir şeylere bakmaya devam ederken boştaki eliyle alnını ovalıyordu.
"11.00'de hastane ziyaretim var. Hmm.. Öğle arasından sonra, 13.30'da Çağatay'ın denetiminde yapılan tasarım hatasını halledeceğiz. Ayrıca Melis'e söyle Damla'nın yeni çevirmeni gelicekti, unutmasın. Saat 15.00'e kadar gelmiş olsun, hisse sahiplerimizden bir kaçıyla yeni projemiz hakkında görüşeceğiz. Çevirmen gecikirse senden bilirim."
Ajandaya olabildiğince okunaklı ve hızlı yazıyordum. Dediği şeyle duraksayıp gözlerimi Emirhan Bey'e çevirdim.
"Bir sorun mu var?"
"Hayır, yok Emirhan Bey." anladığını belirtircesine kafasını salladıktan hemen sonra tekrar konuştu.
"Başka bir şey yoksa çıkabilirsin."
Başımı eğip selam verdikten sonra odadan çıktım ve derin bir nefes bıraktım.
"Huh..."
---
Saat 09.15 geçiyordu ve telefonlarım susmadığı gibi arayacak kişi sayısı da bitmiyordu. Toplantı için gereken kişileri ayrıca Proje ve Strateji Geliştirme Departmanı sorumlusu Selim Bey'i de aramıştım.
"Sonunda.."
Toplantı da alacağım notlar için ayrı bir ajanda almıştım. Kalemimi de alıp ayağa kalktım ve çantamı koluma takıp odadan çıktım.
Kapıyı açtığım an çarpıştığım bedenle geriye doğru sendelerken burkulan bileğim yüzünden düşeceğimi hissettiğim anda belimi kavrayan parmaklar bunu engellemişti.
Kalbim deli gibi atarken dışarıdan duyulmasından korkarak elimdeki ajandayı göğsüme doğru tutup sarıldım.
Gözlerim kehribar renginde gezinirken onunsa bakışları yüzümde dolanıyordu. Yüzüme düşen bir tutam saçımı parmağıyla özenle kulağımın arkasına sıkıştırdığında zorla yutkunup titrek bir nefes verdim.
"İyi misin?"
⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
he is not just owner of company
Teen Fiction+18 Tw: Foot Fetish man: software cto woman: assistant