Gelen öksürük sesiyle ikimiz de geri çekilmiştik. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda yanaklarımın kızarmasına engel olamamıştım.
"Sizi bekliyoruz hanımlar beyler."
"Geliyoruz Selim."
Gözlerimi tekrar Emirhan Bey'e çevirdiğimde hala bana baktığını fark etmiştim. Uzaklaşan ayak sesleri eşliğinde panik olup gözlerimi kaçırdım. Benden uzaklaşıp Selim Bey'in arkasından yürüdü.
"Hadi."
---
Oturduğum yangın merdiveninden aşağı bakıp derin bir iç çektim. Telefonu hoparlöre alıp merdivene koydum ve eğilip hafif kızarmış bileğime baktım.
"Nasıl becerdin ilk günden bileğini incitmeyi?"
Gözümün önüne gelen sahneyle paniklerken telefonu hızlıca elime aldım.
"N-ne bile- o kadar merdiven çık bir de seni görelim."
"Of tamam ya sormadık."
Çemkirmesine gülerken bandı dişimle açıp telefonu tekrar merdivene koyarken konuştum.
"Kaçıyorum ben, birazdan Emirhan Bey'in görüşmesi var."
"İyi tamam, dikkat et kendine."
"Ederiiim, sen de öyle."
"Kapattım."
Açtığım ağrı kesici bandı kızaran yere yapıştırdım ve telefonumu da alıp içeri girdim.
Kapıyı kapattığım gibi çarpıştığım kişiyle bugün binince kez sövecekken bu sefer harbi yere yapışmıştım. Acıyan bileğimle gözlerimi sıkarken kahkaha sesleriyle kafamı kaldırıp karşımdaki kişiye baktım.
"Çağatay Bey?"
"Özür dileri-ahaHha ama çok komik düştün."
Kaşlarımı çatıp duvardan destek alarak ayağa kalktım. Dik dik suratına bakmaya etmeme rağmen hala gülüyordu.
"Tamam tamam, özür dilerim sigara içmeye çıkacaktım. Görmedim seni."
Kafamı iki yana sallayıp hafifçe gülümsedim. "Önemli değil, ilk günün gerginliği işte..."
Elini başıma koyup saçlarımı karıştırmasıyla şakayla karışık kaşlarımı çatarak baktım. "Saçımı bozuyorsunuz!"
"Bence bu saç modeli daha çok yakıştı sana." İster istemez gülerken bir yandan da saçlarımı düzeltiyordum.
"Aslı?"
Aniden gelen sesle yerimde zıplarken gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim.
"Çağatay? İkinizin de boş vakti bol demek."
Çağatay Bey elindeki sigara paketini gösterirken sırıtmakla yetinmişti. "Ş-şey ben... hava almaya çıkmıştım d-"
"Tamam, hikayen bittiyse gitmemiz gerekiyor."
Bütün keyfim anında yok olurken yüzüme ciddi bir ifade yerleştirip kafamı salladım. "Eşyalarımı alıp geliyorum."
Bileğimin acısını ve arkamdaki bakışları görmezden gelerek hızlı adımlarla ofise girdim ve gerekli olan şeyleri alıp Emirhan Bey'in yanına geri döndüm. Gözleri beni bulduğu gibi arkasını dönmüş ve asansöre ilerlemişti. Arkasından boğazlayacakmış gibi yaklaşsam da kendime gelip sakin olmaya çalıştım.
Adımlarına yetişeyim diye hızlanırken bileğimin tekrar burkulmasıyla acıyla tısladım. Arkasını dönmekte olan Emirhan Bey'i görünce ufak bir öksürükle her şeyi toparlamaya çalıştım. "Bir şey mi var?" Gözleri beni baştan aşağı incelerken rahatsızca kıpırdandım. "H-hayır. Hayır, gidebiliriz."
-
Off, ne bitmek bilmeyen bir görüşmeydi ya... Emirhan Bey son konuşmaları yaparken ajandamı açıp hastane ziyaretinin üstünü çizdim. Her ne kadar hatırlatsam da ertelememi istemiş ve görüşmeye devam etmişti. Öğle arasına yarım saat kalmıştı. Parmaklarımla başımı hafif hafif ovarken kapının açılmasıyla ayağa fırladım. Gitmek üzere olan adamla son kez el sıkıştıktan sonra Emirhan Bey'e döndüm.
"Hastane ziyareti iptal olduğu için şu an sadece imzalanması gereken dosyalardan başka bir işiniz yo-"
Aniden bileğimi tutup beni peşinden sürüklemesiyle zor da olsa takip etmeyi başardım. Her hangi bir odaya girdik ve tekrar çekiştirip masaya oturmamı bekledi. "N-neden buradayız?"
"Burada bekle, döneceğim." Ağzımı açamadan odadan ayrıldı. Bir kaç dakika bile geçmeden odaya bir... yardım kiti(?) ile girdi.
Şaşkın bakışlarla Emirhan Bey'i takip ederken, o ise önüme geçip diz çökmüştü ve bileğimi tutup kendi dizine yerleştirdi.
"A-a... Bunu yapmanıza hiç gerek yok gerçekten. İyiyim ben."
Parmakları nazikçe ayakkabımın bantını açarken ellerinin hafif titrediğini fark ettim. Çok fazla sorgulamadan gözlerimi bileğime çevirdim. Ayakkabımı nazikçe çıkarıp kenara koydu. Alnından akan teri görünce istemsizce kıkırdadım. Koşmuş muydu?
Başını bana kaldırmasıyla suratım eski halini alırken suratındaki ifadeyi çözemeden tekrar bileğime döndü bakışları. Ağrı kesici bantı çıkarıp hafifçe moraran yere yaklaştırdı parmağını. Refleks olarak ayağımı geri çekerken baldırıma yakın bir yerden tutup dizine tekrar koydu ayağımı.
"Canını acıtmayacağım, söz."
Emirhan Ak. en bilindik özelliğiyle verdiği sözleri daima tutan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
he is not just owner of company
Teen Fiction+18 Tw: Foot Fetish man: software cto woman: assistant