▪︎

335 38 61
                                    

içimden gelenleri yazdığım bir kitap.
ne demeliyim bilmiyorum, bir sene önce verdiğim sözün hatrına.

sarı saçlı çocuk, uyumak için girdiği odada, yatağının üstünde bulduğu mektubu aldı eline

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sarı saçlı çocuk, uyumak için girdiği odada, yatağının üstünde bulduğu mektubu aldı eline. zarif bir zarf içine konmuş, mumla mühürlenmişti. kısa ama asil bir imza yanına, Armin Arlert kelimeleri sıkıştırılmıştı.

meraklı genç, küçük bir çocuk gibi zevk alarak yavaşça kaldırdı mührü. zarfın içinden çıkan kurutulmuş menekşe çiçeklerini kokladı, kokladı ama istediğini alamadı. küçük bir hayal kırıklığıyla komodinin üstüne koydu çiçekleri. sonrasında özenle yazılmış mektubu alıp, okumaya başladı.

sen ki oyun parkında ki küçük çocuk, hala ilk aşkım, tek çocukluğumsun. sarı saçların belki uzamış, mavi gözlerinde ki o ışık sönmüş ama düşüncelerin, duyguların hala o küçük çocuğu aratmıyor. sana sözlerim var benim; canımı yakan tek kişi, aynada ki. oysa bir kaç güzel kelimenle, aynalar paramparça oluyor, korkularım bir bir kayboluyor.

yaşadığımız küçük mahalle, her köşesinde minik ellerin izleri, hüzünlü kahkalar ve benim tüm yükümü bir paket uyuşturucuya sattığım gecenin gözyaşları ile dolu. belki anılarım bulanık, hatırlamıyorum ama yaptığın her fedakarlığa minettarım. kendime geleyim diye verdiğin her sarılmanın hastayım. çocuk düşüncelerine, minik davranışlarına, her sabah uyanmama sebep olan gülüşüne aşığım ben.

ne yazık ki sana aşık değilim, seni de kendimle kirletemem. seni de bu dünya'nın içine sürükleyemem. sen peter pan dünyanda, hiçbir şeyden haberi olmadan da güzelsin. hiçliğe yeni uyanmış birisin, daha tertemizsin. birde bilsen nasıl güzelsin

unutmadan söyleyeyim, zihnim bile benimle değilken yanımda olduğun için teşekkür ederim. bunca zaman döktüğüm gözyaşları belki de sana birer minnetti. çünkü ağlamam ben kendim için, zaten yeterince ölüyüm ben. sabah aklıma ilk sen değil, beş gram eroin geldiğinde ölmüşüm.

ama şöyle anlatayım sana; öyle bir kararsızlıktır ki, olduğum yerde dönüp duruyorum. ilerleyemiyorum. çivilenmiş gibi kaldım senin gülüşünün orada, kendime olan nefretin ortasında.

aileni kaybettiğin gün soldu sanki gözlerin. katılmadığım cenaze de döktün ilk gözyaşlarını, ben o sıra bir uyuşturucu krizi yaşıyordum ve ya bir köşede sızmıştım. bilmiyordum, hatırlamıyordum her şekilde de senin yanında değildim. beni zorla eve sürüklediğin gecelere, ağzıma bir kaç lokma yemek tikmaya çalışmana, yıldızları evreni bana saymana rağmen o gün yanında değildim ve ben o gün tanıdım kendimi. o gün hatırladım nasıl biri olduğumu.

bakmam gereken bir küçük kardeşim, annem ve sen olmana rağmen yaptıklarımdı bizi düşüren. üstüme gelen ağır sorumluluklar karşısında bir aylık giderimizi verdiğim uyuşturucudan oldu bunlar. sonrasında öyle bir çöküştür ki, aramalarını yanıtlamamışım, mesajlarına dönmemişim. eski halim için ben özür dileyeyim senden.

güzel çocukluğum, bir bilsen ne kadar düşündüm bunları. ister sarhoş kafayla, ister aklım başımdayken, çok düşündüm ben. hastalığı kötüleşen annemi, daha okuyan küçük kardeşimi, seni bırakmak benim içinde kolay değil. sadece inan bana ölen babamın dileklerini yerine getiremedim. büyük adam olamadım ben, anneme bakamadım, kardeşime sahip çıkamadım, seni sevemedim.

sinirime yenik düştüğüm her gün için özür dilerim, bunları hak etmedin. bende bunları yapacak seviyede değildim. yine de umarım beni bir gün affedersin, benim haberim olmasa da. umarım bir gün bu saçma özürlerimin bir anlami olur. ve umarım bir gün, bu satırları okurken mutlu olursun.

ben yokken sessiz ol armin. çünkü dünyada; kelime yoktu, çıt çıkarmak yoktu. kaldırımdan baş kaldırsa çiçekleri, ayağıyla ezerdi dünya.

ve sakın aynaları kaldırma küçüğüm, en çok kendine ihtiyacın varken.

Eren Jaeger

eliyle hıçkırıklarını tutmaya çalışmıştı genç, başaramayınca küçük bir çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. hayır aslında ne olduğunu anlamamıştı, bu bir vasiyet miydi, yoksa veda mektubu muydu? gerçekten eren buna kalkışacak miydi, kalkışmış mıydı, şuan neredeydi? işte önemli olan sorular bunlardı.

evdekilere aldırmadan gecenin bir yarısı, sokaklarda dolaşmaya başlamıştı. birden fazla parka gitmiş, mahallede ki hemen hemen her yere bakmıştı. ümitsizlikle eski, kırık dökük bir parka gitmişti. banklara, çocuk aletlerine bakmıştı. ki gözü bir ağacı görünce durdu. uzaktaydı, net bir şey görmüyordu ama ağacın altında biri vardı. bir umut, koşmaya başlamıştı.

ağacın altında gördüğü net bedenle ilk önce irkilmiş, sonra yerdeki beyaz toz dolu paketlere bakmıştı. her şeyin farkına vardığında, çok sevdiğinin, eren'in yüzünü gördüğünde dizlerinin üstüne çökmüştü.

ama genç hala şanslıydı, çünkü yıkılıp yere çökmek için bile sağlam bir diz gerekir insana. yaraların üstüne basamazsın.

 yaraların üstüne basamazsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

intihar fısıltısı - ereminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin