Ayaklarımın altında ezilen toprağı inceledim. Arkamda duran Tuana ve Ülkü'nün nefes alış veriş sesleri kulaklarımı dolduruyordu. Yağız bir kere daha göz yaşlarımı sildi. Bir kere daha sarıldı. Ama o içimdeki bitmek bilmeyen ateş sönmedi. Ağladım.
Anlatmam gerekiyor biliyorum. Annem ve babamı dün gece bir trafik kazasında kaybettim. Öldüler. Beni bırakıp gittiler. Tam 18 yaşındayız. Ülkü, Tuana, Çağan, Deniz, Yağız, Esat ve ben. Dün akşam saatlerinde bu haberi onların yanında aldım. Sadece dizi izliyorduk. Ve nerelere geldim. Cenaze bitmiş herkes gitmişti. Ben ve arkadaşlarım dışında. Yağızın kollarının arasından çıkıp başımı yere eğip derin bir nefes aldım. Önümde yere çökmüş olan Yağız kalkıp bana elini uzattığında elini tutup yorgun düşmüş bedenimi ayağa kaldırdım. Tuana ve Ülkü iki koluma girerken Çağan, Deniz ve Esat arabaya ilerlediler. Yağız arabanın kapısını açıp binmemi bekledi. Çağan şöför koltuğuna yerleşip diğerlerinin binmesini bekledi.
Kafamı cama yasladım. Gözlerimi kapattım. Her gözlerimi kapattığımda, düşünceler aklımı savaş alanına çevirdiğinde annemler gözümün önüne geliyordu.
Sanırım orada uyuya kalmışım. Uyandığımda Çağan'ın evindeydim. Diğerleri karşıdaki masada oturuyor, hararetli bir şekild bir şeyler konuşuyorlardı. Yağız uyandığımı görünce hemen yanıma koştu. Eliyle ateşim olup olmadığını kontrol etti. Önüme gelen tutamları kulaklarımın arkasına koydu.
"Leya iyi misin kanka?" Diyerek yanıma oturdu Deniz.
Sıkıntılı bir nefes verip konuştum.
"Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim işte."
Buruk bir şekilde gülümsedim. Çağan dolu gözlerle bizi izliyordu.
Elimle yanıma gelmesini işaret ettim. Yanıma gelip bir bebek gibi kollarımın arasına girdiğinde sıkıca sarıldım ona. Ağlamaya başladı. Oda çok özlemişti ailesini. Tek dayanağı bizdik. Benim yaşadıklarımı görünce bende kedini görmüş olmalıydı. Onu şimdi çok iyi anlıyordum. Sanki kalbim benzinle ıslatılmış üzerine çakmak atılmış gibiydi. Cayı cayır.
Çağan'da ailesini kaybetmişti. Tam 2 yıl önce. Ama ne zaman aile söz konusu olsa ya oturup saçlarıyla oynar yada kalkıp giderdi. Kollarımın arasından çıkıp yüzüme uzun uzun baktığında yanaklarından süzülen yaşları parmaklarımla sildim. Deniz yavaşça omzumu sıktığında gülümsedim zoraki bir şekilde. Çağan ayağa kalktı ve odadan çıktı. Bunalmış olmalıydı.
Yağız yanıma oturup saçlarımı okşadı omzumun üstünden. Daha sonra elini elimin üstüne koyduğunda parmaklarını parmaklarıma kenetledim.
Tuana duvara yaslanmış bizi izlerken, ülkü ve deniz yatağın öbür ucunda oturuyorlardı. Saat epey geç olmuştu havaya bakılırsa. Etraf zifiri karanlıktı.
Ülkü yataktan kalkıp önümde eğilip boşta kalan elimi tuttu.
"Leya'm biz şimdi gideceğiz yağız ve çağan seninle kalacaklar. Bir ihtiyacın olursa mutlaka söyle olur mu? Yarın kahvaltıya geliriz bebeğim."
Derin bir nefes aldım.
"Tamam ülkü. Her şey için teşekkür ederim arkadaşlar."
Tuana yaslandığı duvarda doğrulup birkaç adım attı.
"Biz bügünler için varız. Lütfen bir şey olursa haber edin. Güzelce dinlenin. Biz çıkıyoruz."
Gülümseyerek el salladım. Ve yüzümdeki gülümseme onlar gidince soluverdi. Kafamı yağızın omzuna yasladım.
Çağan odaya girdiğinde yağızın bakışları ona döndü.
Yavaş adımlarla gidip masaya oturdu ve başını elleri arasına aldı.
"Çağan iyi misin kardeşim?"
Diye sordu Yağız. Bakışları yağıza döndü Çağan'ın. Ela gözleri dolu doluydu.
"Yok iyiyim ya. Duygu boşalması işte."
Kafa salladılar ikiside. Ben başımı kaldırıp yağıza baktığımda bana gülümsedi genişçe. Eğilip yanağımdan öptü. Saçlarımı kokladı.
"Ben yatacağım nerede uyuyabilirim."
Çağan bana bakıp yutkundu.
"Ba-babamların odasında yatabilirsiniz. Her yer temiz."
Boğazıma bir yumru oturdu. Çağan hala kötü zamanlar geçiriyordu. Hala kırgındı. Hala parçalanmış gibiydi. Yataktan kalkıp yanına adımladım. Yanındaki sandalyeye oturup başını göğsüme yasladım.
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Parmaklarımı koyu sarı saçlarında gezdirdim. Sakinleşmesi için. Ağladı uzun bir süre. Yağız hüzünlü bakışlarla bizi izliyordu. Onun içinde zordu. Bir değil ikinci defa bir arkadaşı gözlerinin önünde eriyordu.
Çağan biraz sakinleştiğinde onunla beraber lavaboya kadar gidip elini yüzünü yıkamasına yardımcı oldum.
"Hadi birtanem ağlama artık. Biz yatıyoruz sende dinlen olur mu canım?"
Burnunu çekip başını salladı. Yağız gelil Çağan'ın omzunu sıvazladı. Çağan bir kaç dakika sonra iyi geceler dileyip yanımızdan ayrıldı. Bizde Çağan'ın bahsettiği odaya girdik. Üzerimizdeki ceketleri çıkarıp askıya astık ve yatağa yattık. Yorulmuştuk. Zihinsel ve fiziksel açıdan. Yağız bana sırtını döndüğünde arkasından sarıldım ona. Elimi sıkıca sardığında gülümsedim.
Acım biraz olsun hafiflediyse bunun sebebş arkadaşlarımdı. Bunun sebebi onlardı...
Selam. Yeni tozkoparan kurguma hoşgeldiniz. Umarım güzel bir hikaye oLur ve herkesin hoşuna gider. Bu hikayede leYağ ve çağTu olacak. Umarıö beğenirsiniz. Sizi çok çok seviyorum görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah Mat● Toz koparan İskender
Fanfic"Hayat bizler için sadece bir çizgiden ibaret. Eğer bizleysen çizgini aşsanda hayatta kalırsın. Ama eğer bizimle değilsen, çizgiyi aşarsan, öldün."