5-Bilmiyoruz

1.3K 167 84
                                    

(Jisung'un anlatımıyla)

Bahçe'ye çıktığımızda okulun en köşesine geçmiştik.Burası çok fazla gözükmüyordu,yine de belli oluyordu.

Heyecanlı bir şekilde birbirimize anılarımızdan ya da sevdiğimiz şeylerden konuşuyorduk.

Hepsini çok sevmiştim.Jeongin bebek gibiydi.Seungmin gerçekten zekiydi.Felix ise hep gülen etrafa güzel enerji veren biriydi.Bir de temas bağımlılığı var galiba sarılmadan duramıyor.Tatlı olduğu için bende bir şey demiyorum.

Hemen birbirimizi çok sevmiştik.

Fakat rahatsız edici şeyler vardı mesela neredeyse tüm bahçe de ki öğrencilerin bize bakması gibi.

Nedenini bilmiyordum fakat tahmin etmek o kadar zor değildi.Yeni olduğumuz için merak etmiş olmalılardı.

"Bu gözler beni gerçekten çok rahatsız ediyor." Deme gereği duymuştum.

"Evet beni de çok rahatsız ediyor."hem utanmış hem rahatsız olmuştu yüzünde ki ifade belli ediyordu.

Bu sırada tüm gözler bizim üzerimizden başka bir yöre yöneldiğinde hepimiz rahatlamış bir nefes verdik.

Hiç birimizin ilgisini baktıkları yer çekmediği için konuşmaya devam etmiştik.

"İçeri girsek iyi olur,rüzgar sert ediyor."

Seungmin'in söyledikleri ile sınıfa geçmiştik.

(Minho'nun anlatımıyla)

Hepimiz Chan'in annesinin aramasından sonra garip hissetmiştik ve bizi Müdüre'nin yanına göndermesi de daha fazla endişelenmemize sebep olmuştu.

Hepimizin aklından farklı farklı şeyler geçiyordu.Her şey olabilirdi.

Yolun yarısında Hyunjin bizi durdurmuştu.Bize dönerek yüzünde endişeli bir ifade ile konuşmuştu.

"Ne olursa olsun..birbirimizi bırakmayız değil mi?"

Söylediklerinde haklıydı.Ailelerimiz bize her şeyi yapabilecek durumdalardı.Zaten bizi sevdikleri için doğurmamışlardı.İşleri içindi ve onların kanından kişiler lazımdı.Hatta benden önce kızları olacakmış fakat cinsiyeti kız olduğu için aldırmışlardı.Bu kadar manyaklardı işte.

Changbin sinirli bir şekilde Hyunjin'i cevaplamıştı.

"Tabi ki bırakmayacağız,en kötü son da bile bırkmam."

Bir şeyler söyleme gereği duymuştum.

"Sizi her zaman koruyacağım."

Hepimiz duygusallaştığımız da Chan durumu farketmişti.

"Hey,kendinize gelin.Şuan duygusal olmanın sırası değil."

En olgunumuz her zaman Chan olmuştu.Bizi hep toparlamıştı.

En duygusalımız da Hyunjin'di anladığınız gibi.

Müdüre'nin odasına çoktan gelmiştik.

Kapıyı tıklatarak içeri girdik.

Bizi beklediği belli oluyordu.

Müdüremiz ailelerimizin yalakası idi.Ailelerimiz ne derse onu yapıyordu.Bizi de çok sevdiği söylenemezdi zaten fakat bize karışamaması ve laf söyleyememesi onu daha da sinirlendiriyordu.

Koltuklarımıza oturduğumuz da konuşmaya başladı.

"Biliyorsunuz ki bu sene mezun olmak zorundasınız."

Sözünü kesmeye çalıştım fakat beni bastırmıştı.

"Sözümü kesmeden saygılı bir şekilde dinleyin,1 ay sonra sınavlarınız olacak,çalışın ve gidin artık şu okuldan."

Sözlerine sinirli bir şekilde cevap verdim.

"Kim oluyorsun da böyle bir cümle kuruyorsun,bize mecbur olduğunun farkındasındır umarım."

Ona daha da sinirlenmiş bir şekilde yaklaşarak devam ettim.

"Biz gittikten sonra ailelerimiz seni önemseyecek mi sanıyorsun?"

Hepimiz sinirli bir şekilde gülmüştük.

"Tabi ki beni koruyacaklar bildiğim her şeyi anlatırım."

Bu dedikleri gerçekten komikti.Sessiz ve Tehditkar bir şekilde devam ettim.

"Sen gerçekten safmışsın."

Bu sefer bağırmıştım.

"Gerçekten yaşamaya devam edeceğini mi sanıyorsun! Seni öldürürler gözünü aç gerizekalı!"

Çok sinirlenmiştim ve yanım da olan cam panoya yumruk atarak kırmıştım.O an acısını bile fark etmemiştim.

Sinirden gözüm dönmüştü,her şey aklımdan geçiyordu.

O an hatırladığım Chan'in beni sürükleyerek dışarı çıkardığıydı.

Arkamızdan Changbin'in Müdüreye "Bir süre bize bulaşmasan iyi olur."

Dediğini duymuştum.

Dışarı çıktığımda nefes almış ve bir yere çökmüştüm.

Changbin ve Hyunjin de yanımıza gelmişti.

Herkes benden korkuyor,konuşmaya başlamıyordu.Sinirlendiğim zaman böyle oluyordu fakat kendime zarar verme boyutuna gelmeden beni durdururlardı.

Sessizliği Hyunjin bozarak konuşmaya başladı.

"Revire gidelim,çok fazla kanıyor."

O an elim aklıma gelmişti.

"Siz sınıfa geçin ben revire giderim."

"Biz de gelelim."

"Hayır sınıfa gidin,ben revire gider sınıfa gelirim sonra da konuşuruz."

"Tamam."

Ben revire doğru giderken onlar da sınıfa geçmişti.

Revir'in kapısını tıklatarak içeri giriştim.

"Gel,Minho"

"Merhaba,Jisoo hanım"

Ben ne olduğunu söylemeden o zaten farketmiş ve beni oturtmuştu.

Elimi temizleyip sarmaya başladığın da kapı çalmıştı.

O gelmişti.

Okulun bahçesinde gördüğüm tatlı çocuktu.

"Merhaba"

Beni farketmiş ve devam etmişti.

"Rahatsız ettiğim için özür dilerim."

Jisoo hanım konuşmaya başlamıştı.

"Olur mu öyle şey,neyin var?"

"Biraz başım ağrıyor da,ağrı kesici var mı?"

"Şurda ki dolabı aç,içinde"

Gülerek teşekkür etmişti.

Çok güzel gülüyordu...

Ben onu izlerken Jisoo hanım farketmiş olmalıydı,yanıma yaklaşarak duymayacağı bir şekilde konuşmuştu.

"Bir de ye istersen Minho"

Ona şaşkınlık ile döndüğümde elimin işinin bittiğini farketmiştim.Teşekkür ederek kalktığım da o da Jisoo hanıma selam verip çıkmıştı.

Selaaammm

Nasılsınız?

Oy verirseniz ve yorum yaparsanız sevinirim <3 

Görüşürüz

Yeni Başlangıçlar,minsung;skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin