uçurumun kenarında kahvemin son damlalarını yudumluyorum. derin ve korkutucu bir okyanus manzarası yok karşımda lâkin sert ve sivri kayalar onlara lanet etmeme yetiyor. kırık ve gıcırdayan sandalyemden kalkıyorum. yere çömelip iç savaşımı usulca izliyorum.
ruhum kanıyor,, bedenim yorgun. dikişler bile tutamaz olmuş yaralarımı. ah ne kadar acıtıyor fakat hissiz suratım bu zamanı örtüyor.
gece çöküyor ve yıldızlar doğuyor. sırtıma dökülüyorlar birer birer...
kibirleri, ağırlaştırıyor hali hazırda taşımakta zorlandığım yükü.yıldızlarım ağlıyor, yere batıyorum. kuşlarım kanatlarıyla uçabilmek için bir bir asmışlar kendilerini soğuk anılara. anılar acılara, acılar zamana karışıyor.
ben geleceğimi kaybettim. karanlıkta sırtımda taşıdığım yıldızlarım da gitti.
•cam fanusa dönme vakti solan çiçek, bu kadar nefes yeterli•
dilhun.