Aşk değince öyle kırlar çiçekler gelmiyor benim aklıma. Hani eski Türk filmlerinde olur ya kız Kaçar erkek kovalar, kız ağacın arkasına saklanır erkek yakalar sonra sarılırlar göz Göze gelirler bütün vücudları birbirlerine değerken erkek Kızın bir tutam saçını okşar, koklar ve el ele tutuşup yavaş adımlarla koşarlar. Nereye koşuyorsunuz diye sormak gelirdi aklıma hep o filmleri izlerken. Gözler kör, bedenler karşıdaki insana teslim edilmiş ki onun kendinden haberi yok, beyin zaten firarda. Öylece koşarlar aşk çemberinin içinde. Bu filmlerin sonu hep hüsranla biter zaten, hep bir kötü karakter olur ve daima kötülük kazanır. Iki aşık kurttan habersiz kuzu gibi cilveleşirken kurt gösterir kendini ve aşk çemberi gitgide daralır sonunda iki aşıkta kendi yarattıkları çember içinde boğulur ! Hayat onları yutmuştur artık. Aşk denilince benim aklıma karanlık odalar geliyor, çalmayan telefonlar, umutsuzlukla Karışık umutlar, iştahsızlıklar, kendi bedenine olan nefretler, hırslar, intikamlar Geliyor. Geliyor ve gitmiyor. Yalancı mutluluklar baş gösteriyor bir ara sonra onlarıda hayat telaşesi alıyor. Gülmeye başlıyorsun ama bir kere aşk işlemişse içine güldüğünle canının yanmasıda bir oluyor. sanki hata etmiş gibi susuyorsun. Susuyorsun, Su'suyorsun. Kana kana içmek istiyorsun onu ama o okadar illet ki Boğaz'ından bir kezzap bir ateş parçası gibi Etini delik deşik Ede Ede geçip gidiyor. Gidiyor işte aşk böyle sahte mutluluklara kanıp gerçek Acılar yaşatan bir oyun. Kendisi hafif, bedeli ağır bir oyun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı özgürlük olsun
ChickLitHer insanın kalbinde tek bir kişi vardır, digerleri haso,hüso...