9

290 29 5
                                    

Kendi odamdan çıkarak tam karşımızda ki odada kalan Taeyong hyung'un odasının kapısını tıklattım ve kapı anında açıldı "Hyuckie gel bakalım içeriye " dedi geri çekilerek "Hyung sana bir şey sormam ve danışmam lazım müsaitsin değil mi ?" diye sordum

"Müsaitim kuşum az önce Doyoung'larla konuştum bir kaçı Yuta'larda kalacakmış bir kaçı otele dönüyormuş" Yuta hyung'un uzun yıllardır ailesini görmediğini düşünürsek onun için mükemmel olmuştu ama benim kendi sorunlarım Yuta hyung'dan daha önemliydi 

"Otur bakalım" dedi ve yanında koltuğu gösterdi "Çok önemli bir şey sorgulamaya geldin sanırım yoksa bu saatte Renjun'la oyun oynuyor olman gerekirdi" kolundaki saate baktı "Hyung biraz özel hayatla alakalı olacak rahatsız olmazsın değil mi ?"

"Olmam kuşum sen anlat" "Hyung birine aşık olduğunu nasıl anlarsın ?" diye sordum "Aigoo bizim Haechanımız aşık mı oldu" diyerek saçlarımı karıştırdı ve konuşmaya başladı

"Sürekli onu düşünüyorsan " düşünüyordum "hep yanında olmasını istiyorsan " istiyordum "başkalarına değil sadece sana gülümsemesini ve sadece seninle yakın olmasını istiyorsan " bunları da istiyordum "ve en önemlisi en ufak bir kağıt kesiğinde bile canın yanıyorsa aşık olmuşsundur Hyuckie" 

Siktir ben gerçekten aşık olmuştum , baya baya Mark hyung'a aşık olmuştum

 "Kimmiş bu şanslı kişi söyle bakalım" dedi Taeyong hyung ama söyleyip kendimi riske atmak gibi bir niyetim yoktu "Hyung son bir sorum olacak " kafasıyla onayladı

"Gruptan birileri birbirini sevse onlara engel olur musun ya da bu grubu kötü etkiler mi ?" "Ah sen Renjun ve Yangyang'dan bahsediyorsun" aslında hayır onlardan bahsetmiyordum ama bu meraklı sorularım için iyi bir örtü oluyordu

"Renjun ve Yangyang şimdilik aynı alt birimde olmadıkları için birbirileriyle çok yan yana gelemeyecekler ama Renjun Dream'den mezun olduktan sonra Wayv'ye alınırsa kameralar önünde çok dikkat etmeleri gerekir" dedi ve ayağa kalktı "Aralarındaki kavgaları gruba yansıtmamak da onların profesyonelliğine dayanır. Hadi kalk biraz sahile inelim"

Nereden çıkmıştı şimdi gece gece sahile inmek "Hyung gece gece ne işimiz var sahilde" dedim "Gece gece benim beynimi yordun ama " ofladım "Hyung sorun olmayacağını söylemiştin ama" 

"Hadi Hyuck sallanma sana bir sürprizim var sahilde" sürpriz kelimesi beni ayağa kaldırmak için yeterdi oldum olası bayılırdım süprizlere , bir Lee Donghyuck'a süpriz adı altında her şeyi yaptırabilirdiniz

"Hyung tam olarak nerede sürprizin ?" diye sordum hızlıca yürürken "Hyung ?" ses gelmeyince tekrardan seslendim ama gene ses gelmemişti "Taeyong hyung ?" bu sefer arkamı döndüm ama döner dönmez biri arkamdan yaklaşıp gözlerimi bağladı "hEY bırak beni imdat"

Gözlerimi bağlayan adam hızlıca eliyle ağzımı kapattı "Hyuck benim sakin ol" bu Mark hyung'du debelenmeyi kestim ve derin bir nefes aldım ciğerlerim parfümüyle dolmuştu benim ona aldığım parfümle 

"Niye gözümü bağladığınızı ve Taeyong hyung'un nerede olduğunu sorabilir miyim Bay Lee " dedim beni yürütmesine izin vererek

"Sana bir süprizim var ve bunun için Taeyong hyung'dan yardım aldım ayrıca yalnız kalmamız gerektiği için onu odasına gönderdim "diye cevapladı sorumu içime büyük bir merak düşmüştü acaba nasıl bir sürpriz yapacaktı ki yalnız kalmamız gerekiyordu 

Yaklaşık 5 dakika yürüdükten sonra beni bırakmıştı bir kaç hazırlanma sesi duyduğum için sesimi çıkarmamış beklemeye başlamıştım "Açabilirsin gözlerini" dedi ve yavaşça karşımda siyah takım elbisesiyle duran Mark hyung'a açtım gözlerimi

Ben süslenmiş etrafa bakarken eline gitarını aldı ve bana aşırı tanıdık gelen bir melodi çalmaya başladı . Kumlar ıslatılmış sertleştirilmiş üzerlerine küçük mumlar yerleştirilmişti her tarafa serpilmiş gül yapraklarını ve Mark hyung'un içinde durduğu küçük kış bahçesi benzeri yapının güzelliğini kelimelerle anlatamazdım

İncelemeyi bitirdiğimde Mark hyung'un içinde durduğu kış bahçesi benzeri yapının içine girdim ve bir sürü fotoğrafın asılı olduğunu fark ettim 

"You make me glow but I cover up, won't let it show so I'm putting my defenses up cause I don't wanna fall in love" melodinin ne olduğunu şimdi anlamıştım en sevdiğim şarkı olan Hearth Attack'in ballad versiyonuydu

"If I ever did that, I think I'd have a heart attack" Mark hyung'un gitarı ve sesinin karışımı zaten mükemmel olan şarkıyı allah katına çıkarmıştı "I think I had a heart attack" diyerek bitirdi şarkıyı ve bana bakmaya başladı

"Hyung burası çok güzel olmuş" dedim yavaşça anın büyüsünü bozmaktan korkuyordum "Sayın Lee Donghyuck bendeniz Mark Lee geçirdiğimiz bütün o yılların ardından aslında size çok farklı hissler beslediğimi fark ettim" dedi gitarını yavaşça bırakarak

Yanıma adımladı ve aramızda sadece bir kaç santim kalana kadar yürüdü ellerimi ellerinin arasına aldı ve gözlerimin içine bakmaya başladı 

"Donghyuck ... ben sana çok fena aşık olmuşum"


*Bölüm Sonu*

Yazarken feels geçirdiğim ilk ya da ikinci aşk itirafı içim bi hoş oldu , ilki Crown Prince'deki evlilik teklifiydi bir de ben bu tarz aşk itiraflarında hiç iyi değilim görüp görebileceğiniz en odun insanım fazla sevgiye gelemem ve genelde bu tarz yerler için mutlaka arkadaşlarıma dayanırım ama bu bölüm de bir baktım yazabiliyorum ve neden denemeyeyim diyip yazdım yani sonuca gelirsek kötü olduysa özür dilerim

He birde unutmadan Osaka'da ya da  genel olarak Japonya'da deniz var mı bilmiyorum ama yoksada varmış gibi düşünün

Finale son bir bölüm kaldı hazır mıyız

Heart Attack / Markhyuck ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin