Eve geleli bir saatten fazla olmuştu. Yoongi ve Hoseok babamın ortasında oturmuş Namjoon Hyung'un anlattığı gençlik anılarını dinliyorduk. Jungkook'un sorduğu soru karşısında heyecanlanmıştım ama onaylanmıştım onları. Göstermeyeceğim bir şey değildi zaten. Namjoon Hyung sustuktan sonra Jeongguk'un mochime dönüp 'Civcivim bugün biz Çilek Prensim ile ilgili bir şey öğrendik babam bunu görmediği için ağlayabilir bile.' diyerek Seokjin Hyung'u işaret etmişti. Bakışlar kısa biran bana dönmüştü. Jimin babam ne olduğunu anlamıştı. Derin bir nefes alarak hiçbirimizin beklemediğiz bir şekilde aşırı hızlı konuşarak 'Jinie Hyung biz Çilek Prensimize etek giydirmiş olabiliriz. Ona da çok yakışmış olabilir, sana gösterecektik ama sınavları başladı arada kaynadı öyle lütfen kızma bize.' diyerek dolgun dudaklarını büzmüştü. Jin Hyung ilk önce gözlerini hızlı hızlı kırpıştırdı, ağzını bir şey söylecek gibi açıp kapattı sonra rapper Jin moduna geçip' Ne, ne, ne, ne? Ben bunu nasıl görmem? Niye görmem? Ağlıyım mı? Hemen gidip giy gel eteği, bunu görmeden gidersem bu dünyadan ne olur ha?'. Kafamla onu onaylayıp koşa koşa odama çıkmıştım.
Seokjin, Taehyung' un yukarıya çıkmasını fırsat bilerek oğullarına dönmüş ve kısık sesi ile 'Siz görmek istediğiniz için beni kullandınız kimin oğulları be çok fenasın ha.' dedi ve omuzlarını pat patlayarak göz kırpmıştı. Seokjin'in dedikleri duyan Hoseok öksürerek dikkatleri üzerine toplamıştı. 'Jeongguk ve Jungkook, ona bakarken gözlerinizin içinde oluşan yıldızlardan büyüsüne kapıldığınızın bu odadaki herkes farkında. Haklısınız, ben bile onun bu yaşına kadar her anında yanındayken, en rezil anlarını görmüşken bile büyüsüne kapılmamı engelliyemiyorum. Babası olmamla bir ilgisi yok bunun emin olun. Onu dışarıda gören öylesine biri olsaydım bile büyüsüne kapılırdım. Büyüsünü bizimle paylaştığı için şanslıyız.' demiş ve gülümseyerek eşlerine bakmıştım güç almak istercesine. Daha sonra sözlerine devam etmişti ' Sizi, benim Jimin ve Yoongi'yi sevdiğim gibi sevdiğini biliyorsunuz. Onun dışında herkes bunun farkında belki de. Bunu biliyorum çünkü birgün dizlerime yatıp anlattı bana. ''Galiba beni hala küçük kardeşleri gibi görüyorlar, üzülüyorum ama endişelenme babacığım onlara bakmak bile beni mutlu ediyor.'' sizi en saf sevgisiyle seviyor çünkü çocukluğundan geliyor bu sevgisi ama farkında değil aynı şekilde güzel sevildiğinin. Sizi zorlamak istemiyorum ama çocuklarımın mutlu olmasını istiyorum. Birlikte çok güzel olacağınıza eminim. Sizleri seviyorum. Siz benim küçük tavşanlarımsınız hala ben de sizin Hoshos'unuzum hadi gelin kocaman sarılın bana.'. Herkes bu anı bekliyormuş gibi gülümsemişti. Yoongi, çocuklarını bu kadar güzel büyüdüğünün farkındalığı ile dolan gözlerini hemen silmişti karizmayı çizdiremezdi ancak Seokjin çoktan görmüştü. Seokjin biliyordu en yakın dostu ikizleri de kendi çocuğu gibi görüyordu aynı onun Taehyung'u gördüğü gibi. Hepsinin üzerinden bir yük kalmıştı bu konuşmayla. Kapıdan gelen 'Bensiz sevgi saati mi yapıyorsunuz?' sorusu ile hepsi kapıya dönmüştü. Yoongi,Jimin ve Hoseok hariç diğerleri şaşkınlıktan ne yapacaklarını sapıtmıştı. Seokjin 'Yoongi, bana bir tokat at ayıcığımın büyüsüne kapıldım çıkamıyorum ve salyalarım koltuğuna akabilir tek benim değil bu iki abazadan farklı sıvılar bile geliyor olabilir. Hatta elit kocam bile şuan salya akıtıyor Yoongi vur bana çabuk çabuk.'
Yoongi, arkadaşının isteğini geri çevirmenin ayıp olacağını düşünerek ensesine bir tane indirmişti. Ortama yayılan ses ikizler hariç herkesin dikkatinin o tarafa kaymasını sağlamıştı. Jimin, çıkan sesi o kadar komik bulmuştu ki gözleri kısılıp etrafını göremetğnceye kadar gülmüş en sonunda da koltuktan düşmüştü. Taehyung, babasının düştüğünü görünce hemen yanına gitmişti. Onu yavaşça kaldırmış ve koltuğa oturmuştu. Seokjin ve Yoongi kedi köpek gibi kavga ediyorlardı o esnada. İkside yaşlarını umursamadan didişiyorlardı. Namjoon eşinin ve arkadaşının bu haline gülmemek için yanlarını ısırıyor ve gamzelerinin daha belirgin olmasını sağlıyordu. Hoseok ise o ikisini ayrmaya çalışıyordu. İkizler ise kendilerini en sonunda toparlayabilmişler ve kendi aralarında bir tartışmaya başlamışlardı. Jimin bu kavgaya daha fazla dayanamamış olacaktı ki 'Yeter be, güze oğlum sizin için giyinip aşağıya indi kavgayı kesin ve övgülerinizi söyleyin hemencicik.' diyerek oğlunu utandırmıştı. Seokjin, saçları kuş yuvasından hallice kıyafetleri kırışmış bir şekil de bakışlarını Taehyung'a çevirip uzun bie ıslık çalmıştı.' Kırı yıllık Koreliyim böyle sütun görmedim.' demiş ve göz kırpmayı ihmal etmemişti.
Taehyung utangaç bir şekilde gülümsemişti.'Prensim, siz kendinize bakın şimdi etek giyseniz herkesi kendinize hayran bırakırsınız.' demiş ve referans yaparak Seokjin'in önünde eğilmişti. Bu diğerlerini güldürmüştü. Namjoon herkesin hak vereceği bir noktaya değinmişti 'Kış Ayıcığım, feminen tarz sana çok yakışmış gerçi sen ne giysen yakışıyor.' gamzelerini göstererek gülmüştü ona. Namjoon biliyordu ki Taehyung onun gamzelerin çok severdi. Küçükken kep gelip parmaklarını bastırırdı hala da yapardı bunu. Namjoon, Taehyung küçükken onun sanata olan ilgisi fark etmişti. Diğerlerinin aksine Taehyung, müzelere gitmeyi çok severdi. Namjoon küçük Taehyung'un elinden tutar ve onu müzelere götürürdü aralarında özel bir bağ oluşmuştu bu şekilde. Taehyung, gamzeleri görünce kendini tutmamış ve hemen Namjoon'un yanına gelip parmaklarını değişdirmişti o çukurlara. Sıra ikizlere gelmişti. Taehyung'un içinde ufacıkta olsa endişe kırıntıları vardı. Gözlerini hızlı hızlı kırpıştırdı ve bakışlarını ikizlere çevirdi. İlk Jungkook konuşmaya başladı 'Çilek Prensim, çok güzel olmuşsun keşke daha önce görebilseydik.' demişti Jeongguk'ta ikizini onaylandıktan sonra 'Çilekli bir elbise almalıyız sana kesinlikle tam bir Çilek Prens olman için.'. Söyledikleri şeyler Taehyung'u çok mutlu etmişti. 'Teşekkür ederim.' diyerek gülümsemişti ve Jimin babasının yanına oturmuştu sakince. Jimin, Taehyung'a dönüp 'Bebeğim ben sana söylemiştim beğenirler diye, endişelenmene gerek yokmuş gördün mü?'. Seokjin bunu duyunca hafif kaşlarını çatmıştı 'Ayıcığım, sence böyle bir şey olabilir miydi? Çok güzelsin ve yakışıklısın sen her şey yakışır sana. Küçükken hep yanındaydım çünkü beni gör ve bana benze diye. Gören bir daha dönüp bakıyor bize.' Bunları söyledikten sonra herkes kahkaha atmaya başlamıştı. Onlar birlikte mutluydular. O gece Hoseok biraz ağlamıştı onları ama ağladıklarından fazla gülümüşlerdi. Tatlı sohbetlerini Yoongi'nin çalan telefonu bozmuştu. Yoongi içeriye gidip geldikten sonra suratında ki kocaman gülümseme büyükleri rahataktırken küçüklere bir merak salmıştı. Çocuklara dönümüş ve şöyle devam etmişti 'Valizlerinizi ne zaman hazırlarsınız?'Bundan sonra Tae ve Joon'un müzeye gittiği bir geçiş bölümü yazacağım daha sonra ise tatil bölümleri yazarım. Umarım aralarındaki aile ilişkisini yansıtabiliyorumdur. Çocukları tatilde yakınlaştırmayı planlıyorum. İlerleyen bölümlerde daha çok kooktaegguk göreceğiz. Okuduğunuz için şimdiden teşekkürler. Beğenmediğiniz yerleri lütfen belirtin ve olmasını istediğiniz şeyleri yazın.
Taehyung'un eteğini böyle hayal edebilirsiniz ya da istediğiniz şekilde. Diğer bölümlerde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALEN
FanfictionKim Taehyung; Min Yoongi, Park Jimin ve Jung Hoseok'un küçük oğulluydu. Jeon Jungkook ve Jeongguk ise Kim Namjoon ve Seokjin'in.