3. Bölüm

190 24 5
                                    

DENİZ

Kızlar hem şaşırmıştı hem de hafif tebessüm etmişlerdi. Buse ise en şaşırmışıydı çünkü soruları öylesine sormuştu.

Selin: Şimdi sen neden okula ... Dediği an ben tekrar devam etmeye başladım.

Ben: Kızlar psikolojim bozuk ve konuşamayacak haldeyim. Okula gidip ölmemi beklemeyin benden.

Bu kızlarla işim vardı. Şimdiden anlamıştım. Aramız ya çok kötü olacaktı ya da aramızdan su sızmayacaktı.

Hande: Peki yanlış anlamadıysam okula gitseydin şimdi 12. Sınıftın?

Hayır anlamında kafı salladım ve açıklamamı yazmak için kağıda yöneldim.

Ben: Geçen yıl da okula gitmediğim için gitseydim şu an 11. Sınıfa gidiyor olacaktım sizin gibi.

Buse: Peki neden buradasın?

Buse'ye yuh der gibi baktım ve tekrar kağıda yöneldim.

Ben: Şu an anlatacak gücümün olmadığını söylemiştim. Ama gelmek zorundaydım bunu bilin yeter.

Hande: Tamam o zaman seni bu kadar yorduğumuz yeter. Hem zaten birazdan yoklamaya çağırırlar.

Anlamadığımı belli edecek bir ifade ile onlara baktım.

Selin: Yurdun en berbat şeyi, dedi. Aklıma yeni gelmişti. Tekrar yazdım.

Ben: Ben misafir olduğum için yoklamalara katılmayacağım.

Selin: Niye? Hande ve Buse yine uyarmaya çalışarak öksürdüler. Selin'in ağzını tutamayan bir kız olduğunu farketmiştim.

-Kızlar 5 yoklaması !!! Diye bağırıldı koridorda.

Buse: Biz yemeğe ineceğiz yoklamadan sonra gelecek misin?

Hayır anlamında kafamı salladım. Gidemezdim çünkü buranın yemeklerine alışabilir miyim, bilmiyorum.

SELİN

Dışarı çıkar çıkmaz söylenmeye başlamıştım.

Ben: Hanımefendiye bak. Buraya misafir olmak varmış. Buse ve Hande "Selin" demişlerdi beni susturmak için.

Ben: Ne yapayım? Doğru değil mi? Şuna bak ya bir de havalı. Sen önce biraz kız ol be bakımsızlığın bu kadarı.

Hande: Selin bu konuda laf atamazsın ona.

Ben: Evet Hande haklısın laf atamam niye çünkü onların orası hep öyle zaten bakımsız ... Erkekleri desen( Buse sözünü keserek )

Buse: Nasıl Selin, Ege gibi mi ?

Ben: Ama o ...

Hande: Sonuçta Mardin'den gelmiş. Biraz da olsa benzemeliydi onlara.

Yemekten sonra yurdun kapanma saatine kadar yani 19:00 da odamıza gittik. Hande ve Buse Hazal'la gezip konuşmuştu ama ben konuşmamıştım. Pişman olmama rağmen konuşmamıştım.

Biz odaya girdiğimizde yine aynı şekilde gördük onu. Hande'nin yatağı,telefon,umursamaz tavrı,ayaklarını uzatmış bir şekilde. Sanırım bu kızla hiçbir zaman anlaşamayacağım.

DENİZ

Umursamamaya çalışıyordum. Gerçi benim her zamanki halimdi. İnsanlarla muhattap olmayı sevmiyorum. Hele de kendi rahatına düşkün olanlarla. Şu an Hande'nin yatağında oturduğumu biliyorum. Hatta Selin ve Buse'nin birbirlerine bakıp Hande'nin ne yapacağını merak eden yüz ifadeleri var.

Hande: (Sakince) Deniz ayağını katlar mısın? Yatağıma oturacağım.

Hemen ayağımı çektim tartışma çıkmasın diye.

Buse: Deniz bugün banyo günü.

Buse'nin bu sözüne karşılık yüzümü buruşturdum. Acaba nasıl banyo yapıyorlar?

Selin: Yoksa burada banyo yapamaz mısın? Dedi yüzünü buruşturarak.

Kafamı evet manasında salladım.

Selin: Bana baksana Deniz, dedi alayla gülerek. Senin baban para mı basıyor?

Yüz ifadem durgunlaştı ve ne yapacağımı bilemedim. Selin'in bu sözleri karşısında tekrar ailemin yok oluşu geldi aklıma. Dayanamadığım için dışarıya çıktım. Aslında ne kadar zengin olduğumu bilseler benimle konuşabilirler miydi acaba? Geri geldiğimde Hande'nin yatağında Buse ve Hande yayılarak sanki bana yer kalmasın diye uzanmışlardı. Ben de yan ranzada tek uzanan Selin'in yanına gittim.

UMUDUN ADIYDIK BİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin