Duvardaki kuytudan defterimi aldım ve kolumun altına koydum. Ağzıma bir fındık atıp güvenliğin yanına geçtim.
Her zamanki gibi.
"Bilmem gereken bir şey var mı?"
"Seni yakından ilgilendirecek bir şey dolanıyor ortalıkta. Sizin sınıfa yeni bir çocuk gelmiş."
Kaşlarımı çatmış beni neden ilgilendireceğini soracakken kulağıma yaklaşıp devam etti.
"Eski okulundan eşcinsel olduğu için atıldığı söyleniyor."
Yüzümde oluşan gevşek gülümsemeye engel olmadım.
"Fındık?"
----------------------
"Abi yeni gelen çocuğun adı Sinan'mış. Dediğin şeyin yanında bir de ağır alkolikmiş. Hep yanında içkiyle geziyormuş. Öğrenebildiğimiz kadarıyla tek tabanca takılan birisi. Yalnız yaşıyormuş."
Alkolik ibnenin teki işte. Sevgililerini eve atmak için ailesinden ayrı yaşamaya karar vermiştir. Hastalıklı pezevenk.
"Yeni bir şey öğrenirseniz hemen haberim olacak. Şunları da susturun konuşmadan önce biraz tanıyalım çocuğu."
Cebimden 10 milyon çıkarıp çocuğun eline sıkıştırdım ve arkamı dönüp yürümeye başladım.
İbne üzerinden bahis oynatalım.
Kes sesini.
Çok iyi para katlarız.
Sus dedim. Zaten yapacağız, sadece emin olmamız gerekiyor.
Bugün gelmeyecek herhalde.
Herhalde.
"Osman!"
Bu çocuk ne alaka şimdi.
"Efendim Kerem."
"Bizim maçın bileti var mı sende?"
Kendi maçını izlemeye mi gelecek?
"Halledilir, neden?"
"Lazım, nedenini sorgulama. Var mı yok mu?"
"Bulurum ama biraz zor, biliyorsun maç bu akşama ve tıklım tıklım. Biz onu bi' halletmeye çalışalım."
"Halledersen çok iyi olur."
Bileti olmadan maça giremeyeceğini mi sanıyor acaba?
Çocuk gerizekalı değil sadece öfke problemi var.
"Al, fındık ye."
"Eyvallah!"
Avucumdan 3 fındık aldı ve gitti.
----------------------
Sert adımlarla direkt olarak buraya gelen Kerem'e baktım. Gerçek anlamda insanları kaşının üzerinde gözü olduğu için bile dövebilecek biriydi ve maalesef ki dayak atmanın çözüm olmadığını anlayamamıştı.
İnsanları korkutarak onları parmağında oynatabilirsin.
İnsanların taleplerini anlarsan onları korkutmakla uğraşmana gerek kalmaz.
Korkutmak ve zarar vermek daha zevkli.
Hayır.
"Ne kadar istiyorsun?"
İki yumruk atsam yeter.
"20 milyon ver yeter."
Parayı uzatırken ben de ona fındık uzattım. Arkasını dönüp gidiyorken aklıma gelen şeyle konuştum.