❦ 4

817 70 49
                                    

"Yani diyorsun ki, sana ağda yapan o sevimli çocuğa aşık oldun."

Chaewon vişne suyundan aldığı büyük yudumu yutup bana yargılayıcı bakışlarıyla bakarak sorduğunda sorusunu, gerginlikle başımı sallamıştım.

"E-evet," diye mırıldandım yavaşça.

"Sonunda!" diye bağırarak ayağa kalkmasını beklemiyordum tabii ki. "Ben de daha ne kadar sap takılacaksın diye korkmaya başlamıştım artık. Cidden... Yuri'ye koca bir teşekkür borçluyum!"

Onu hayretle izlerken insanların bize tuhaf tuhaf bakmasına aldırmadan ben de ayağa kalktım.

"Beni ellere vermeye ne kadar meraklıymışsın sen de," diye trip attığımda, omuz silkmişti. "Sevdiğim biri var Jaemin. Ailelerimiz olmasa onunla olabilme ihtimalim artardı..."

"Kim o?"

"Boş ver."

O omuz silkince ben de aynısını yaptım, ardından kantinden ayrıldım. Evet, üniversitedeydik ve bazı derslerimiz aynı olduğu için aralarda beraber inerdik kantine.

"Ona yazmalısın bence. Arkadaş olmayı teklif edersin, kabul ederse işin kolaylaşır. Etmezse de onun müşterisisin artık, her ay seni görmeye alışmalı."

"H-her ay mı?! Ben o acıya asla katlanmam bir daha!"

"Çocuk gibisin Jaemin..." Chaewon bıkkınca nefesini verdiğinde surat asmıştım. Canımın ne kadar yandığından elbette haberi yoktu. Kendisi lazer savaşlarına gidiyordu sonuçta. Oh, havaya bak.

"Ben derse gidiyorum," dedi en sonunda, saçlarımı hafifçe karıştırdı ve ayrıldı yanımdan.

Aslında benim de derse gitme gibi bir zorunluluğum vardı ama gerçekten hiç giresim yoktu. Normalde ders atlamazdım, üniversiteli olsam bile sınavlarım önemliydi. Yine de bu seferlik bir derse girmesem çok şey kaçırmazdım herhalde, değil mi?

Tabii bende göt korkusu denen şey vardı.

Eğer derse girmediğim aileme söylenirse biterdim yani. Bu tehlikeyi göze almak istemediğim için gerisin geri yürüdüm sınıfa. Profesörün delici ve kızların aşık bakışlarına takılmadan yerime yayılıp camdan dışarıyı seyretmeye başladım.

"Bay Na, lütfen neden geç kaldığınızı geçerli bir sebeple dile getirir misiniz?"

Profesörün sinirli sesini duyduğumda gözlerimi devirmemek için kendimi çok zor tutmuştum. Çabuk toparlanıp yüzüme sevimli sayılabilecek bir gülümseme yerleştirdim.

"Kız arkadaşımla beraber geziyordum hocam. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamış olmalıyım, kusura bakmayın~"

Göz devirip bakışlarını sonunda benden çeken profesörün arkasından dil çıkardıktan sonra başımı çevirdim cama doğru. Hava güzeldi, içimdeki garip sıkıntıyı alıyordu.

"Bana odaklanın çocuklar. Transfer öğrenci gelecek bugün, hatta şimdi. Lütfen onu aranıza kabul edin ve saygılı olun."

Profesör ders anlatmaya başlamadan önce sınıfa yeni bir öğrencinin katılacağını duyurduğunda şaşırmıştım açıkçası. Üniversitede öğrenci nakli yapıldığını bilmiyordum, gerçi umrumda da değildi.

"Yeni gelen öğrenci o ağdacı olmadığı sürece asla umrumda olmayacak."

Gözlerimi camdan ayırıp kendi kendime mırıldandığımda sıra arkadaşım bana garip bir bakış atmıştı. Ona yalandan gülümseyip az sonra içeri gelecek olan öğrenciye odakladım gözlerimi.

'Bari güzel bir tip olsa...' diye düşüncektim. Kapı açılır açılmaz gözlerimin bulduğu gözlerin sahibin kim olduğunu görmeseydim.

OLEY BE!

wax problems ❦ nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin